Es arıtık ey rûzigâr
Seninle serinlesin yine çöller...
Gel artık bani-yi selamet
Seninle abad olsun bu viraneler...
Çal yine yerlere
Cehaletin katran dolu çanağını...
Elinden içsin yine âşıklar
Kevser kâselerinden irfan şarabını...
Seni bir kere gören gözlerin
Işığı, feri oldun
Sana bir kere dokunanın
Hem canı hem teni oldun
Sana bir kere olmuşuz meftun
Geçmişiz mal u mülkten
Geçmişiz hanumandan
Geçtik vallahi candan dila
Hem dünya hem ahiretimiz şimdi Sen oldun.
Sen olmasaydın
Doğar mıydı güneş karanlık dünyamıza
Sen olmasaydın Cana
Olur muydu kainat
Olur muydu Yâr
Yedi cihanın bağı bostanı
Görür müydü gözlerimiz
Bu cennet gülistanı.
Sen oldun varlığa can geldi
Maddeye heyecan geldi
Manalar iklimine
İnci ve mercan geldi.
Sen olmasaydın Can
Bir bir dökülürdü yaprakları merhamet ağacının
Savrulurdu insaniyet zulüm sahralarına.
Ve bir daha beli doğrulmazdı mazlumların
Zaafa uğratılmışların Senden başka kimi olurdu
Ve kimi bulunurdu
Kıyamete kadar
Senden başka kimsesi olmayan kimsesizlerin
Ve sen geldin Can
Yere göğe nur geldi
Semaya açılan ellere
Rahman’dan uğur geldi
Senin intizarında
Ümmete sürur geldi
Hercümerçte insana
Ebedi huzur geldi.
Sen olmasaydın yar
Gelir miydi bahar
Mevsimler kışta kılmışken karar
Ufuklardan çekilir miydi kara bulutlar.
Ve bu yağız dağlar
Bu yemyeşil vadi
Bu engin deniz
Ve bu şırıl şırıl akan su
Dört bir yan cennet kokusu
Dört bir yan Muhammed kokusu
Ve işte âşıklar meydanlar dolusu
Ve işte âşıkların cihan dolusu
Ve her bahar
Güle âşık bülbüller var
Seslenince meydanlardan
Kokunla dolar kıtalar
Seni anınca diller
Cezbeye gelir âşıklar
Bir heyecan fırtınası
Doldurur kâinatı
Her nefes Sen olursun dila
Her nefes Sensin Yâr
Olmasaydın Sen
Olur muydu gülşen
Kalır mıydı cihanda insan
Kalır mıydı bu can bu ten
Sahraya düştü ışık
Sahraya indi rahmet
Geldi kurtuluş gemisi
Geldi onsekizbin âlemde Muhammed
Sen olmasaydın dila
Kan revan olurdu dünya
Tarumar olurdu her yer
Levlake tahtına taç giymiş server
Gel ve gelişinle bize can ver
Gelişinle âleme can düştü
İsmin ile müzeyyen kitaba irfan düştü
Yıkık viranelere en ala imran düştü
İklime kıtalara ne de heyecan düştü
Mahlûkat deryasına inci ve mercan düştü
Ey Sevdamız ey Resul
Hasretin dağ eritti
Âşıkların bağrına ateş düştü kan düştü
Bugün bende bir hal var
Seninle geldi bahar
Şenlendi bütün âlem
Göklerden rahmet yağar
Bugün bende bir hal var
Cezbe dolu meydanlar
Tekbirler salâvatlar
Ümmet bugün ayakta
Tek ses ve tek nefes
Canımız cananımız Muhammed’tir tek yâr.
Es artık ey rûzigâr
Seninle serinlesin yine çöller...
Gel arıtık bani-yi selamet
Seninle abad olsun bu viraneler...
Çal yine yerlere
Cehaletin katran dolu çanağını...
Elinden içsin yine âşıklar
Kevser kâselerinden irfan şarabını...
Bugün bende bir hal var
Hoş geldin ey kutlu yar
Ab-ı Kevser içiyor ellerinden âşıklar
Seninle hayat bulduk
Şeref bulduk, şan bulduk
Yetim ve öksüz idik
Ne aziz sultan bulduk
Bugün bende bir hal var
Bağrı yanıktır âşıklar
Rabbim ayırmasın Senden
Bizi sonsuza kadar.
Nurullah GÜLSEVER / İnzar Dergisi - Nisan 2012