İstanbul`da düzenlenen `Adil Barış: Küresel Ortak Söylem` konulu uluslararası sempozyumda küresel barış masaya yatırıldı. Mazlum-Der`in ev sahipliğinde düzenlenen sempozyum, 28-29 Nisan tarihlerinde İstanbul Akgün Otel’de gerçekleştirildi.
Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Cüneyt Sarıyaşar’ın açılış konuşması ile başlayan sempozyumda konuşan Mazlum-Der Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, insanoğlunun yeryüzü macerasının temelinde zulümden kurtulmak, özgürleşmek ve adaleti aramak olduğunu belirterek, `Güçlünün güçsüzü ezdiği, fakir ülkelerin işgal edilerek öldürme ve sindirme olaylarının ayyuka çıktığı bir dünyada barıştan söz edilemez` dedi. Ünsal, akıl almaz çirkinlik ve haksızlıkların yaşandığı dünyada kötülüklere dur denerek, adalet, barış ve insanlık onurunu ayağa kaldırma zamanının geldiğini söyledi. Sempozyuma İran`dan katılan Dünya İslam Barış Forumu Başkanı Dr. Daut Amiri de dünyada özgür iradeli bütün insanların en büyük arzusunun adalete dayalı bir barışın hâkim olduğu dünyada yaşamak olduğunu söyledi.
Türkiye, İran, Mısır, Hindistan, Kanada ve Tayland’dan çok sayıda yazar ve akademisyenin katıldığı sempozyumda birçok akademisyen ve yazar konuşmalarda bulundu. Sempozyumda adil barış, uluslararası sistem, insan hakları, küreselleşme, dinler ve kültürler arası diyalog, adalet, sulta sistemi gibi konularda sunumlar yapan Dr. Muhammed Kazım Secadpur, Ali Bulaç, Dr. Ahmed Celali, Dr. Tuba Kirmani, Niran Pantharakit, Prof. Dr. Yasin Aktay, Dr. Hucetullah Eyubi ve yazar Ali Öner’in konuşmaları özetle şöyle gerçekleşti.
SAVAŞIN OLDUĞU YERDE NE BARIŞ NE ADALET OLUR
“Adil Barış ve Uluslararası Sistemler” başlıklı bir sunum yapan Tahran Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Görevlisi Dr. Muhammed Kazım Secadpur: “Uluslararası sistem ile adil barışı bir noktada buluşturmanın yollarını aramalıyız. Dünya şuan karışık bir dönemde ama bu fırsat dönemi de olabilir. Artık tüm bireyler sosyal ağlar ile birer siyasi aktöre dönüştüler. Savaşın olduğu yerde barış, karmaşanın olduğu yerde de adalet olmaz. Biz Müslümanlar için barıştan ziyade adalet kavramı daha önceliklidir. Biz her zaman adaletin hakim olmasını diledik. Adil barışı sağlayabilmek için, fikir birliği, hassasiyet ve sabırla çalışmalıyız”
İRAN, TÜRKİYE VE MISIR’IN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ GEREKİR
Gazeteci-Yazar Ali Bulaç “Bölge Yeniden Şekillenirken Potansiyel Çatışma Alanlarından Mezhep Faktörü” başlıklı sunumunda: “Dünya çok kutuplu bir yöne doğru gidiyor ve her kutup yeni bir entegrasyon kurmaya, yeni bir politik kültür oluşturma ihtiyacı içine giriyor. Yeni ve adil bir düzenin kurulması için İslam ülkelerinin istikrara kavuşması gerekiyor. Batı, İslam dünyası ile adilane bir ilişki kurmazsa bugün yaşanılan çatışmalar asla son bulmayacaktır. Bir reform yaşamamız gerekiyor ama sorun şu ki bu reform paketini biz kendimiz mi oluşturacağız, yoksa bu paketi bize batı mı sunacak? Batı diyor ki ‘İslam kenara çekilmeli, marjinal kalmalı’. İslam dünyası diyor ki ‘biz bir kamu düzeni kurmak istiyoruz, marjinal kalmayı kabul etmeyiz’. Adil barış ve oluşturulması gereken yeni düzen için İran, Türkiye ve Mısır’ın birlikte hareket etmesi gerekir. Eğer İslam bir barış inşa edecekse bunun kurucu unsuru ahlaki üstünlük olacaktır. İnsan önce kendisiyle, tabiatla, öteki ile barışmalı, Allah ile barışmalıdır. İslam tarihinde yayılmayı sağlayan iki önemli faktör vardı; Fethedilen yerlerde toprak üzerindeki feodaliteye son vermek ve din ve vicdan hürriyetini getirmek. Bu sebeple adaletle yola çıkmak gerekir. Çünkü adalet yoksa barış da yoktur”
KALICI BARIŞ İÇİN ADALETTEN BAŞKA ÇARE YOK
İran İslami Şura Meclisi Başkanlığı Kültürel İşler Danışmanı Dr. Ahmed Celali “Adil Barış İçin Kültürlerarası Diyalog” başlıklı sunumunda: “Din adalete bağlıdır, adalet dine değil. Peygamberlerin saygınlığı da adaletin peşinde olmalarından kaynaklanır. Bu Kur’an’ın en temel mantığıdır. Kalıcı barışı sağlamak için bizim adaletten başka çaremiz yok. Batı bizi dinlemiyor, sadece kendisi konuşmak istiyor. Birbirimizi dinlemek için ortak bir dile ihtiyacımız var. Bu dil yürek dilidir. Batı bizimle müzakere ediyor ama biz diyalog istiyoruz”
ADİL OLMAYAN BARIŞLARIN ÖNÜNE GEÇELİM
Tahran Üniversitesi İlahiyat ve Felsefe Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Tuba Kirmani “Adil Barışın Sağlanmasında Akademisyenler Arası Diyalog” başlıklı konuşmasında: “Savaşın olmamasını barış olarak tanımlamak olumsuz bir tanım olur. Adalet her şeyin kendi yerinde olması demektir. Adalet düşünürlerin eliyle gerçekleşecektir ve kimse bunu yıkamayacaktır. Adil olmayan barışların önüne geçelim”
İSLAMİYET BİR BARIŞ DİNİDİR
Tayland Mahidol Üniversitesi’nden Niran Pantharakit “Mukaddes Kitapta ve Realitede İslam Barış Dini midir?” başlıklı sunumunda: “İnsanlar fiziksel, kültürel vs. olarak birbirlerine benzemeseler de bütün insanların ortak bir doğası vardır. Dünyadaki bütün dinler de aynı hedefe yönelmiştir. Bunlardan birincisi mutlu bir hayat için acıyı ortadan kaldırmaya dönüktür. İslamiyet bir barış dinidir. Dinin çekirdeği barıştır. İslamiyet barış ile hayatın uyumluluğunu anlatır. Gidilecek hedefler gidiş yolunu tayin etmez. Yol, amaçtan daha önemlidir. Bunun yanlış anlaşılması İslam ülkelerinde yaşanan krizleri açıklıyor”
ADALET GÜÇ OLMADAN GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Yasin Aktay, “Küreselleşme ve Adalet” başlıklı konuşmasında: “Adalet güç olmadan gerçekleştirilemez ancak bugün dünyada güçlü olanların adil davranmaması büyük bir çelişkiyi doğuruyor. Küreselleşmenin artık tek bir aktörü yok. Yeni aktörler ortaya çıktı ama buna karşı direnişin de daha kolay örgütlenebildiği kanallar ortaya çıktı. Adil barışın da bu kanallardan dünyaya hakim olabileceği ümidimiz var”
ADİL BİR BARIŞ İSTİYORSAK ÖNCE KENDİMİZDEN BAŞLAYALIM
“Adil Bir Barış İçin Kültürler Arası Diyalog” başlıklı sunumunda Dr. Hucetullah Eyubi: “Tüm batılı teorisyenler bizim gerçeklerimizi anlatamıyorlar, bizim aramıza da duvarlar örmüşler. Biz, kendi özümüze dönmeliyiz. Eğer adil bir barış istiyorsak önce kendimizden başlayalım. Barışın güzel tadını dünyaya tattıralım çünkü dünya barışa susamıştır. Dini gururu bir kenara bırakıp herkese saygı ile yaklaşmalıyız. İslam kültürü bunu gerektirir. Ortak bir birliğe ulaşmanın yolu diyalogdan geçer. Herkese hoşgörü ile yaklaşmalıyız”
BATI KARŞISINDA EZİK DURUŞLARIN SON BULMASI GEREKİYOR
Ortadoğu Uzmanı ve Yazar Ali Öner “Emperyalist Kuşatma Altındaki Ortadoğu ya da Kuşatmışlığın Kuşanmışlığı” başlıklı konuşmasında: “ABD kendini evrensel krallık odağında görmektedir. Bizim içinde bulunduğumuz durum ise kuşatılmışlığın kuşanmışlığıdır, işgal içselleştirilmiştir. Batı karşısında ezik duruşların son bulması gerekiyor. Teknoloji bizi mekanik insanlar haline getiriyor. Silkinmemiz, kendi toplumumuza dönmemiz gerekiyor”
Sempozyum Sonuç Bildirgesi
İki gün süren "Adil Barış: Küresel Ortak Söylem" sempozyumunun sonuç bildirgesinde özetle: Küresel egemen sistemin sözde barış ve adaletinin dünyayı tehdit ettiğini, çelişkilere sebep olduğunu; özellikle işgal, hastalık, çevre felaketi, yoksulluk, sömürü, terörizm, psikolojik savaş ve şiddet gibi insanlık suçlarını ürettiğinin görüldüğü ifade edildi. Mevcut ve gelecekte oluşabilecek tehdit ihtimalinden kurtulmak için mutlak ve müşterek değer olarak adaletin istikrar bulması için insani, ahlaki ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi gerektiğine dikkat çekilirken, İnsanın kendi geleceğini özgürce tayin etmesi ancak özveri, çaba, adalet ve sağlam bir iradeyle mümkün olabileceği vurgulandı.
Alınan kararlarda Batı medyasında peygamberlerin şahsiyetlerine ve ilahi değerlere yönelik yapılan saldırılar kınandı. Siyonist rejiminin Filistin’de estirdiği terör kınanarak rejimin yargılanması ve cezalandırılması istendi. Ortadoğu Halklarının diktatör rejimlere karşı başlattığı özgürlük mücadeleleri desteklendi. BM Güvenlik Konseyi tamamıyla tasfiye edilerek yeni bir kurulun oluşturulmasına değinildi. Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi adalet ve hak arama eksenli kuruluşların yeniden yapılandırılması gerektiğine dikkat çekildi. Enerji kaynaklarının ve doğal zenginliklerin sömürülmemesi ve adilane kullanımı için uluslararası adil denetim mekanizmaları oluşturulması istendi.
DOĞRUHABER