Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırma Merkezi iş birliğiyle düzenlenen Balkan Ülkeleri Medya Forumu devam ediyor.

Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi`nde düzenlenen ve Gazeteci Yazar Süleyman Gündüz`ün sunuculuğunu yaptığı günün son oturumunda, "Balkanlar`da Barış İçinde Birarada Yaşama, Ortak Değerler ve Medya" konusu ele alındı.

Süleyman Gündüz, yaptığı konuşmada, Anadolu`da yaşayan insanların anne, baba ve diğer akrabalarından dolayı hemen her bölgeden bir bağının olduğunu belirtti. Gündüz, bunun da kültürel farklıkların bir kültürel zenginliğe nasıl dönüştüğünün bir göstergesi olduğunun altını çizdi.

"KÜLTÜREL MİRAS MİLLETLER ARASINDAKİ EN KISA YOLDUR"

Bursa Olay Gazetesi yazarlarından Ahmet Emin Yılmaz da Bursa`nın, çok farklı yerlerden gelen insanların oluşturduğu bir demografik yapısı olduğunu belirterek, "Anadolu`nun hemen her ilçesinden ve Balkanlardan gelen insanlar, birlikte Bursa`da yaşamaktalar. Bu durum, aynı zamanda kent kültürü açısından büyük kazanımlar sunmakta." dedi. Mutluluğun sırrının, birlikte yaşamayı öğrenmekten geçtiğini anlatan Yılmaz, Balkanlar üzerinde de kültürel değerlerin yanı sıra, ülkelerin siyasi ve stratejik durumunun bunda etkili olduğunu söyledi. Ahmet Emin Yılmaz, kültürel mirasın farklı milletler arasındaki en kısa ama en ekili yol olduğunu sözlerine ekledi.

Hırvatistan`dan Denis Kuljis de Hırvatistan`da medyanın Balkanlar`da büyük bir geçiş dönemi yaşadığının altını çizerek, "Balkanlar`da, Avrupa`nın ota doğusuna bakarsak burada çok uluslu bir yapı var. Buralarda etnik problemler Tito`nun son mirasıdır. Balkanlar`da etnik söylemlerin sorunlara yol açtığını görüyoruz. Osmanlılar ve Avusturya Macaristan imparatorlukları ile Tito`nun döneminde dahi çok fazla etnik sorun olmamıştır. Yugoslavya`nın dağılmasından sonra milliyetçi liderlerden dolayı burada sorunlar yaşanmaya başlandı. Özellikle buralarda milliyetçi liderlerden dolayı kolay kolay barış gelmiyor. Aynı geçiş dönemi sorunları Slovenya hariç bütün Yugoslavya ülkelerinde yaşanmıştır. Bu nedenle Slovenya 2004 yılında AB`ye katılmıştır. Ayrıca, burada medya savaştan dolayı liderler tarafından kullanıldı." dedi.

Özellikle yaşanan savaş sürecinde medyanın, bazı ekonomik kuruluşların güdümüne gerdiğini anlatan Denis Kuljis, "Bunlardan birinin de Sırbistan`da Miloşeviç isimli diktatör tarafından medya kullanıldı. Daha sonra medyanın dönüşümü Yugoslavya`daki gibi bir süreç izledi." şeklinde sözlerini tamamladı.

Bosna Hersekli Gazeteci Daniel Omeragic de Bosna Hersek`teki siyasi durumdan itibaren başladığı konuşmasında, AB üyeliği ve Nato ittifakına katılım konusunda bir sunum yaptı.

AB üyeliği ile ilgili olarak kendilerinin de bu yolda olduğunu belirten Omeragic, "Şu andaki istikrarlı ortaklık ve AB müzakereleri ile ilgili çalışmalarımız sürüyor. Biz de basın olarak bu konudaki üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz." dedi.

Yine Bosna Hersekli gazeteci İndira Catic ise birlikte yaşamayı öğrenmek gerektiğine dikkat çekerek, "Ancak bugün bunu yapmak pek mümkün değil. Çünkü ülkede yaşayan insanların bir kısmı devleti tanımamakta. Özellikle son yıllarda meydana gelen olayların ardından yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlar ideolojik etnik, dini ve ideolojik nedenlerden dolayı sorunlar çıkmaya başlamıştır." dedi.

Bosna`da yaşayan Müslümanların, rahat bir şekilde kendilerini komşularına açamadığının altını çizen İndira Catic, "Bu sorunların aşılmasında zamana ihtiyaç var. Uluslararası topluma görevler düşüyor. Ayrıca, medya da insanların birlikte yaşayabileceği konusunu anlatmalı. 1992`de yaşananları hepimiz biliyoruz. Ama bu gün insanların çok daha iyi geçindiklerini söyleyebiliriz." şeklinde konuştu.

"BARIŞTAN SÖZ EDECEK İSEK NEFRET DİLİNİ BIRAKMALIYIZ"

Sırbistan`dan Tatyana Trikic Vasilyevic de birlikte yaşamak için bir sürü sebep olduğunun altını çizerek, "Öncelikle Balkanlar`da ortak yaşamanın nasıl olacağını iyi görmemiz lazım. Balkanlar`da son yıllarda yaşanan savaşın dışında buradaki insanların birbirleri ile yaşadığını da görmeliyiz. Buradaki insanlar arasında evlilikler yapılmış." dedi.

Vasilyevic, Balkanlarda uzun zaman birlikte yaşayan insanların öncelikle günümüz gerçekleri ile karşılaşması ve birlikte yaşama gücünü kuvvetlendirmek gerektiğini söyledi. Artık kin ve nefret söylemlerinin bırakılması gerektiğinin altını çizen Tatyana Trikic Vasilyevic, "Medya, eğer barıştan yana olmak istiyorsa, bu kin ve nefret dilini bırakmalı. Bizler çocuklarımızı önyargıdan kurtarmak istiyorsak önyargılarımızdan kurtulmalıyız." şeklinde konuştu. Tatyana Trikic Vasilyevic, ayrıca, bunların aşılmasında da medyanın büyük önemi olduğunu sözlerine ekledi.