Emrah Tel / İstanbul
Aile içi şiddet olayları, toplumda benimsenmese de aile içinde artarak devam ediyor. Aile içi şiddetin nedenlerini, dinimizdeki boyutunu, şiddeti tetikleyen faktörleri ve şiddet olaylarının asgari düzeye indirilmesi için yapılması gerekenleri İstanbul Müftü Yardımcısı Aile İrşat ve Rehberlik Büroları Başkanı Kadriye Avcı Erdemli ile konuştuk. Toplumdaki aile içi şiddetin, eğitimsizlik, sevgisizlik ve merhametsizlikten kaynaklandığını ifade eden Erdemli, “Ama en bariz sebebi toplumdaki yanlış kadın algısıdır. Yani kadının dövülebileceği, güçlünün zayıfı ezme merhametsizliği ve ‘koca döver de sever de’ yanlış algısından kaynaklandığını düşünüyorum. Tüm bunların çatısını ise ahlaki yozlaşma oluşturuyor” dedi.
Aile içi şiddet olayları, toplumda benimsenmese de aile içinde artarak devam ediyor. Aile içi şiddetin nedenlerini, dinimizdeki boyutunu, şiddeti tetikleyen faktörleri ve şiddet olaylarının asgari düzeye indirilmesi için yapılması gerekenleri İstanbul Müftü Yardımcısı Aile İrşat ve Rehberlik Büroları Başkanı Kadriye Avcı Erdemli ile konuştuk. Toplumdaki aile içi şiddetin, eğitimsizlik, sevgisizlik ve merhametsizlikten kaynaklandığını ifade eden Erdemli, “Ama en bariz sebebi toplumdaki yanlış kadın algısıdır. Yani kadının dövülebileceği, güçlünün zayıfı ezme merhametsizliği ve ‘koca döver de sever de’ yanlış algısından kaynaklandığını düşünüyorum. Tüm bunların çatısını ise ahlaki yozlaşma oluşturuyor” dedi.
TOPLUM ŞİDDETE KARŞI DUYARSIZ
Şiddet olaylarının son dönemlerde arttığı düşüncesinin kısmen doğru olduğunu belirten Erdemli, “Şiddet artıyor mu yoksa daha görünür mü kılındı bu da net değil. Bazılarına göre arttı. Bazı istatistiklere göre ise aslında şiddet vardı, medya ve birtakım araştırmalarla varlığı ortaya çıktı. Tabi bunların hangisi olursa olsun bu durum yanlıştır. Burada beni üzen asıl sebep toplumun duyarsızlığıdır. Bir yerde bir kadına, bir canlıya eziyet ediliyor. Toplum gözü kapalı geçiyor. Komşusu ilgilenmiyor. Gözünün önünde bıçaklanıyor, ‘bana da darbe gelir’ ya da ‘beni de şahit olarak götürürler’ diye kimse müdahale etmiyor. Bu üzücü bir durum, geldiğimiz nokta olarak bence bunun tartışılması ve bu konudaki sorumluluğun da arttırılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
KUR’AN NE DİYOR?
Kur’an-ı Kerim’in aile içinde yaşanan olumsuzluklara karşı yaklaşımından söz eden Erdemli, “Kur’an-ı Kerim’de, karı-koca anlaşamadığı zaman hem kadın hem de erkek tarafından kabul gören bir hakem tayin ederek veya büyüklerin araya girmesiyle aralarının düzeltilmesi istenir. Dinimiz aileyi de, toplumu da buna dâhil eder. Bu da ‘yaşananlara kayıtsız kalamazsınız’ demektir. Yani aile içinde şiddet uygulandığı zaman bundan toplum sorumludur, devlet, komşuları, din görevlileri ve medya sorumludur. Tabi şiddetin uygulandığı kişi de kendi nefsine karşı bundan sorumludur. Kişinin de kendini savunma hakkı vardır. Çünkü can, Allah’ın kişiye verdiği bir emanettir” ifadelerini kullandı.
SEVİYORSAN DÖVEMEZSİN
Toplumda var olan “Kocadır döver de, sever de” anlayışının yanlış olduğuna dikkat çeken Erdemli, “Dinimizde böyle bir anlayış yok. Allah Rasulü’nün ashabına yönelik bazı uyarılarından anlaşıldığına göre, Cahiliyye döneminden intikal eden kadına karşı şiddet kullanma alışkanlığını sürdürme eğiliminde olan bazı kimseler onun döneminde de mevcuttu. Örneğin O, kocası tarafından dövülüp kolu kırılan Cemile binti Abdullah isimli hanımı, şikayeti üzerine kocasından ayırıp babasının evine göndermişti. Hz. Peygamberin, bu sahabiye, dövme sebebini sormadan karısını boşanmasını emretmesi son derece anlamlıdır. Çünkü o, çoğu zaman yapıldığı gibi, ‘aile içinde olur böyle şeyler’ dememiş, mağdur olan kadını böyle bir şiddet ortamından kurtarmıştır. İşte bu, Hz. Peygamber’in sünneti, yani bu konuda bize nasıl davranmamız gerektiğini gösteren örnekliğidir. Çünkü O, evlilik hayatında eşleriyle ufak tefek dargınlıklar yaşasa bile, onlara asla el kaldırmamış, kırıcı ve incitici söz söylememiştir. Onun için, Veda Hutbesinde müminlere bıraktığı vasiyet ve son nasihatlarından birisi ‘kadınlar hakkında Allah’tan korkmaları gerektiği’ olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s) kadınlara karşı çok merhametli ve cömert davranmıştır. Ve nasıl davranılacağını kendi uygulamalarıyla göstermiştir. Burada kadının ‘Kocam döver de sever de’ anlayışında bilinç uyandırmamız lazım. Çünkü seven koca dövmez. Kocalara da ‘Seviyorsan dövmemen lazım’ demek lazım. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in, seven insan olarak nasıl bir uygulama yaptığını topluma göstermemiz gerekir” dedi.
KADIN VE ERKEK BİRBİRLERİ İÇİN ELBİSE GİBİDİRLER
Evlilikte kocanın da kadının da yanlışları olabileceğini ifade eden Erdemli, sözlerini şöyle sürdürdü; “Evlilik eşlerin birbirlerini setretmesi, birbirlerine elbise olması demektir. Birbirinin kusurunu örtmesi ve meselelerini o örtü içerisinde sevgiyle, merhametle halletmesi gerekiyor. Şiddetle sorunlar asla çözülmez. Bu konuda medyaya da büyük görev düşüyor. Aile içi şiddet konusunda medya da olumlu manada katkı sunması gerekiyor. Bu büyük yaranın tedavi edilmesi için el birliğiyle çalışmalıyız.”