İBRAHİM SEVGİLİ / DOĞRUHABER
ABD`li üst düzey bir yetkili, Türkiye ile Venezuela arasındaki ticareti izlediklerini ve herhangi bir yaptırımın ihlal edildiğinin anlaşılması durumunda harekete geçeceklerini söyledi. Papaz Brunson olayında Türkiye ekonomisine büyük bir saldırı gerçekleştiren ABD, şimdi de Türkiye`yi Venezuela üzerinden yaptırımla tehdit ediyor. ABD Başkanı Donald Trump, yine birkaç hafta önce PYD`ye yönelik yapılacak her hangi bir müdahalede Türkiye`ye ekonomisini mahvedeceğini iddia etmişti.
“HAREKETE GEÇECEĞİZ”
Reuters da yer alan haberde; “Washington, üç ay önce Venezuela'dan altın satışını engelleyen yeni yaptırımları uygulamaya koydu. Venezuela, 2018'de Türkiye'ye 20 ton değerli maden ihraç etti. ABD'nin Terörizmin Finansmanıyla Mücadeleden Sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı Marshall Billingslea'nın, Ankara'da Türk hükümetiyle görüşmesi planlanıyor. ABD'li yetkili, söz konusu ziyaretin, aslında ABD'nin İran yaptırımlarını görüşmek üzere planlandığını ancak Venezuela`yı da kapsamasının beklendiğini belirtti. ABD`li yetkili konuyla ilgili açıklamasında ‘Türkiye-Venezuela ticari faaliyetinin mahiyetine bakıyoruz ve yaptırımlarımızın ihlal edildiği sonucuna varmamız durumunda açıkça harekete geçeceğiz.` dedi.” ifadeleri yer aldı.
VENEZUELA, GEÇEN YIL TÜRKİYE`YE 23 TON ALTIN İHRAÇ ETTİ
Aynı konuyla ilgili Bloomberg`e konuşan başka bir yetkili de Venezuela`dan alınan altınların ABD`nin uyguladığı yaptırımları delerek İran`a gönderiliyor olabileceğini öne sürdü. 2017`de Türkiye`ye altın ihracatı bulunmayan Venezuela, geçen yıl ise Türkiye`ye 900 milyon dolar değerinde 23.63 ton altın ihraç etti. Söz konusu ihracın neredeyse tamamı, Washington kasım ayında yeni yaptırımlar uygulamaya başlamadan önce yılın ilk dokuz ayında yapıldı.
“BUNU TRUMP`IN AGRESİF POLİTİKASI OLARAK DEĞERLENDİRMEK GEREK”
Yard. Doç. Dr. Abdurrahman Babacan, gazetemize yaptığı açıklamada, ABD`nin Trump üzerinden uyguladığı tehdit politikasının sadece Türkiye`ye yönelik olmadığını ifade etti. Babacan, “Bu sadece Türkiye`ye yapılmıyor. Daha genel bakıldığında bunun Trump`ın agresif politikası olarak değerlendirmek gerek. Bundan bir sene evvel Trump`ın ‘Ulusal Güvenlik Belgesi`nde açıkladığı hususlar, ABD`nin bundan sonraki, hem Amerika`yı, Amerika`nın çıkarlarını tamamen merkeze alacak, önceleyecek bir politikanın beraberinde de bunun dışa yansımasında, ABD`nin çıkarlarının karşısında durabilecek herhangi bir unsurun, buna bazen Venezuela gibi Latin ülkeleri, bazen Türkiye gibi bölgesel güçler, bazen İran gibi çeşitli noktalarda kendi jeostratejik çıkarlarına karşı duran ülkeler. Bu bir sepet. Dolayısıyla bu sepet aslında yine ABD politikasının dayandığı ana akslara oturuyor. Bu aksları tanımlamak açısından konuşmak gerekirse de; Trump`ın yayınlamış olduğu ‘Ulusal Güvenlik Belgesi`nde ki; ‘Öncelik Amerika`dır, Amerika`nın çıkarlarıdır ve bu Amerika`nın çıkarları doğrultusunda bir yandan kendi içerisine yönelirken bir yandan da dışarıda bu çıkar merkezli politikayı engelleyeceğinin öngörüldüğü herhangi bir duruma, agresif bir şekilde elindeki bütün siyasi, iktisadi, askeri, bazen doğrudan istihbari faaliyetler üzerinden müdahale edeceğinin sinyallerini veriyordu. Dolayısıyla Venezuela örneği bunun bir yansıması. Ortadoğu`da ki Kudüs meselesi bunun bir yansıması. Türkiye`nin hem Brunson meselesinde, hem iktisadi kotaların uygulanması ve beraberinde YPG`ye verdiği desteğin, Türkiye üzerinde bir sopa gibi kullanılması bir sopa politikası uygulaması bunun bir yansıması. Dolayısıyla bunu böyle bir teorik zeminden değerlendirmek mümkün.” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE ABD`YE 'PABUÇ BIRAKMAZ'”
Türkiye`nin ABD`ye amiyane tabirle ‘pabuç bırakmayacağı`nı belirten Babacan, “Türkiye politikasında bence gayet net. Gayet doğru bir politika izliyor. ABD`ye diplomatik kanallarla da aynı anda sahada ki karşılıkta da amiyane tabirle ‘pabuç bırakılmayacağı`, bunun Türkiye açısından kabullenilmeyecek bir durum olacağı defalarca farklı şekillerde ifade edildi. Bir de Türkiye politikalarında ve ilişkiler ağında çeşitliliğe gidiyor. Bu çeşitlilik de ABD`yi ekstra agresifleştiren ekstra saldırganlaştıran başka bir dinamiğe dönüşüyor. Bu da işin başak bir boyutu. Ama bir yandan Rusya ile bir yandan BRICS ülkeleriyle bir yandan Latin Amerika`nın çeşitli ülkeleriyle, bir yandan İran`a yönelik Astana ile birlikte kurduğu yeni dinamikler, bir yandan Çin dinamiği Türkiye`nin aslında ABD`nin yanı sıra bir strateji ve networkler çeşitliliğine sahip olmasını da ABD`ye pek ala gösteriyor. Dolayısıyla biliyorsunuz bu tehditkâr politikaların sonrasında daha ılımlı mesajlar da geliyor. Bir nevi sahada ve diplomatik masada taraflar birbirlerini test ediyorlar. Bu testler neticesinde geri adım atılacak ve geri adım atılmayacak adımları da ülkelerin verecekleri tavizlerle bulundukları duruşlar, sıkı veya gevşek duruşlar belirliyor. Dolayısıyla Türkiye şuana kadar hem sahada, hem de diplomatik masada ABD`ye karşı özellikle son 2 yıldır tavizsiz sıkı bir duruş sergiliyor. Dolayısıyla bununda karşılığında hem diplomatik açıklamalarda, hem de ABD`nin kendisini buna göre yeniden pozisyonlanmaların tamamında bu etkisini gösterecektir ki gösteriyor da.” şeklinde konuştu.
“ABD TÜRKİYE KONUSUNDA DİKKATLİ DAVRANIYOR”
Son olarak ABD`nin Türkiye söz konusu olduğunda daha dikkatli davranmak zorunda kaldığını ifade eden Babacan, şunları kaydetti: Ben şöyle demeyeyim: Türkiye öyle bir güç ki; Amerika`yı dize getiriyor. Bu çok da yerine oturmayan iddialı bir ifade olur. Ancak şu var; ABD bundan sonra atacağı bölgesel ve küresel atacağı adımlarda Türkiye`yi ilgilendiren ölçülerin hangisi ise bunu mutlak surette daha dikkatli hesaba katıyor. Bu hesaba katış meselesinin çeşitli örneklerini bizler yaşıyoruz.”