Kadın Gözüyle Kadınlar

Hamd, âlemlerin Rabbine, salât−u selam serverimiz Hz.Muhammed (sav)`e ve onun yolunun takipçilerine olsun.

Çağlardan beri ezile gelen, sömürülen, onuru ayaklar altına alınan, emeğine değer verilmeyen, bir meta gibi görülen kadın gerçek değerini İslam`da bulmuştur. Müslüman toplumların emperyalistlerin istilasına uğraması, beraberinde manevi bir yozlaşmayı da getirmiştir. Bu yozlaşmadan en çok nasibini alan da yine kadın olmuştur. Bir toplumun fesada uğraması için kadının bozulması yeterlidir. Çünkü kadın, toplumun temel taşıdır. Bu yüzden bütün emperyal hedefler kadında yoğunlaşmıştır. Cinsel cazibesi sebebiyle kadınlar acımasız bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, bugün en alakasız reklâmlarda bile kadınlar kullanılıyor. Bu da kadını cinsel bir meta haline getiriyor.

Günümüzde kadının ekonomik özgürlüğü adı altında (Sözde, bu anlayışa göre kadın özgürleşiyor) kadın sömürüldükçe sömürülüyor ve daha çok eziliyor. Fakat ne acıdır ki bu sözde özgürlük o kadar yaldızlı sözler ve sahte mutlu gülümsemelerle günümüz kadınına gösterilmiş ki, kadın bütün mutluluğunu bu sahte özgürlükte arar olmuştur. Kadın, bu anlayışa göre sabahtan akşama kadar sözde işinde çalışacak, mesai bitimi o işyerinin vermiş olduğu stres ve yorgunlukla evine dönecek… Bu defa başka bir iş onu beklemektedir. Çocuğuna bakmaya, evinin işini yapmaya, yemek pişirmeye vs. koşturur durur. Bu işleri yetiştirmekte büyük bir zorluk çekmekte, yoğun stresler yaşamaktadır. Stresten kurtulabilmek için de çocuğuna, eşini veya başka birini bahane ederek bağırır, çağırır. Böylece o gün hem kendisine, hem eşine, hem de çocuklarına zehir olur. Rahat bir uykuya hasret şekilde sabahlar. Bu durum günler, aylar, hatta yıllarca devam eder. Artık bu ailenin huzursuzluğu her geçen gün biraz daha artmaktadır. Zamanla bu durum hem kadını, hem de sorumlusu olduğu ailesini öyle bunalımlara sokar ki, telafisi mümkün olmayan psikolojik rahatsızlıklar, bir aile dramına sebep olur. Böyle sağlıksız bir ailenin sonu da boşanmalara, cinnet geçirmelere, yuvaların yıkılmalarına kadar varır ki, bugün bu örneklere hemen her gün rastlamaktayız ve bu artarak devam etmektedir. Böyle aileler de sağlıksız toplumun oluşmasına en büyük sebeptir. Bütün bu sorunların temelinde ise kadının yozlaşması ve maddi bağımlılığı vardır. Dolayısıyla Allah`tan uzaklaşıp heva ve hevesine uyan kadın, hayatı boyunca bitip tükenmek bilmeyen isteklerinin peşinden koşturur, durur. Onun dünyaya olan delice tutkunluğunun önüne hiçbir şey geçemez. Her istediğini yapmaya çalışır. Artık bu Müslüman bayan bütün değerlerini yitirmeye başlar. “İnsan, insan olmadığı vakit, şeytan bir hayvan olur. Ecnebiler (yabancılar) gibi hayvani ihtiraslarda ilerledikçe hayvanlıkları şiddetlenir.” Diyor, Üstad Bediüzzaman. Şeklen olmasa da manen hayvanlaşır. Bu hayvanlaşmada ise kadının rolü büyüktür.

Oysa âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah, kadına öyle bir değer vermiştir ki, kâinat varolduğu müddetçe bu değeri hiçbir ideoloji, hiçbir din, hiçbir ırk ve hiçbir beşeri sistem kadına vermemiştir. Bu konuda İslam`dan önceki cahili toplumun kadına bakış açısı ile İslamiyetten sonra toplumun kadına bakış açısına kısa bir göz atılması yeterli olacaktır.

Ahlaki yozlaşmanın son haddine vardığı toplumumuzda Müslüman bayanların sorumlulukları da artmaktadır. Müslüman kadın denince her şeyden önce Allah`a kulluk; Müslüman kadın denince itaatkâr bir eş; Müslüman kadın denince iffet, hayâ, ar, namus; Müslüman kadın denince toplumun çekirdeğini oluşturan aileyi eğiten eğitici; Müslüman kadın denince ayakları altına cennet serilecek kadar değerli ve mükemmel bir anne gelmelidir.

İman etmiş saliha bir kadın her şeyden önce Allah`a kul olmakla görevlidir. Bu kulluğun önüne geçen hiçbir engeli tanımamalıdır. Ne baba baskısı, ne eş, ne de toplum hiçbir engel onu Allah`a verdiği sözden döndürmemelidir. O her yaptığı işte Allah`a vereceği hesabı düşünmek, ona göre davranmak zorundadır. Sadece ona dayanarak O`ndan yardım istemeli, O`nun verdiği musibetlere sabrederek nimetler karşısında şükrünü ifa etmelidir. Bu maksadına ulaşırken de hikmetle, sabırla hareket edecektir. İbadetlerinde aksaklık yapmayarak bu konuda çocuklarına da örnek bir anne olmalıdır.

Saliha Müslüman bir kadın Allah`a ve Peygamberi`ne tam bir teslimiyet içindedir. Hayatının her alanında Kur`an ve sünneti rehber edinmelidir. Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır. ‘Arzusunu benim getirdiğime tabi kılmayanınız tam iman etmiş sayılmaz. (Nevevi)

Gerek rızık korkusuyla, gerekse de başka korkularla İslami yaşantıdan yavaş yavaş uzaklaşanlar, farkında olmadan çok tehlikeli bir yola girmişlerdir. Bu durumdaki bir kadın şeytanın tuzağına düşmeye hazırdır.

Biz Müslüman kadınlar bütün beşeri sistemlerin üstünde bir anlayış sergileyerek, Rabbimizin emirlerinden hiçbir zaman taviz vermemeli, bu uğurda her tür zorluğu göğüslemeliyiz. Bugün Allah`ın emri olan tesettürü korumak adına okullarda coplanan, işyerlerinden atılan, kendilerine inancı gereği yaşama hakkı tanınmayan bacıların mücadelesi takdire şayandır.

Velhasıl! Bugün karanlık ise yarın aydınlık olacak, cehennemden sonra cennet ve ölümden sonra ebedi hayat… Biz bu zayıf bedenimizle Allah`a hakkıyla kulluk etme kararlılığında olduğumuz sürece yapılan zulüm ve hakaretler hiçbir mana ifade etmez!

Rabbim hepimize İslami bir ahlakla ahlaklanmayı, İslami şuurla şuurlanmayı nasip etsin. Âmin velhamdulillahi Rabbil Âlemin                                                       

Kaynak İnzar Dergisi, Yıl 2005, Şefika ÖZMEN