Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mülki İdare Amirleri Buluşması'na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Kaymakamlık makamının, köklü bir geçmişe sahip olduğuna ve anayasaya göre kaymakamların ilçelerde Cumhurbaşkanı adına görev yapan en yüksek devlet görevlisi olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamların kadim bir devletin günümüzdeki yöneticileri olarak büyük bir şerefi ve sorumluluğu üstlendiklerini söyledi.
Kaymakamların, yönetim sisteminin en uçtaki yetkilisi olarak işlerini iyi yaptıkları oranda milletin devletine bağlılığının güçleneceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, güzel hizmetler yapmış kaymakam, vali belediye başkanı ve milletvekillerinin halk içinde sitayişle; şehrin ve insanların yıllarını heba eden isimlerin ise serzenişle, hatta nefretle anıldığını hatırlattı.
Kaymakamların özlük hakları
Kaymakamların, görev yaptıkları yerlerde diğer kamu görevlileriyle aralarında oluşan özlük hakları ayrışmasının farkında olduklarını ve bu durumun kabullenmenin mümkün olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir çalışmanın olduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunu en geç 2019'da çözme sözü verdiklerini ve ilgili çalışmanın sonuçlanarak önüne gelmesini beklediğini dile getirdi ve "İnşallah, gayretlerini ve fedakârlıklarını yakından bildiğimiz kaymakamlarımızın bu sıkıntısını da çok yakında neticeye kavuşturmuş olacağız." açıklamasını yaptı.
Türkiye'nin son 16 yılda sadece ekonomide, yatırımlarda, ulaşım, ticaret, diplomaside değil, Cumhuriyet'le cumhurun kaynaşmasında da büyük mesafeler kat ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de devlet-millet ilişkisinin tek parti döneminin baskıcı ortamında çok ciddi zararlar gördüğünü, millî iradeye yönelik anti-demokratik müdahalelerle bu ilişkinin âdeta kopma noktasına geldiğini söyledi.
Kendi dönemlerinde devletle milleti aynı hedefler, aynı idealler, aynı mücadeleler etrafında yeniden birleştirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gezi Olaylarıyla başlayan 17-25 Aralık girişimiyle devam eden, 15 Temmuz ihanetiyle zirveye çıkan onca saldırının başarısız olmasının en önemli nedeni de işte bu güçlü birlikteliktir." diye ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhuriyetin, elitlerin cumhuriyeti olmaktan çıkıp, 'cumhurun Cumhuriyeti' olması, istikbalimiz adına tarihî bir başarıdır. 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' diyen herkesin de bu başarıdan, böyle bir kucaklaşmadan memnun olması, bahtiyarlık duyması gerekir. Ancak ülkemizde sayısı az ama sesi çok çıkan bir kesim, devlet ile vatandaşları arasındaki uçurumun kapanmasından rahatsız oluyor. Bu kesim, cumhurla Cumhuriyetin barışmasını, kucaklaşmasını kendi varlıklarına, kendi ikballerine, kendi çıkarlarına yönelik büyük bir tehdit olarak algılıyor. En sert tepkiyi de normalleşme yolunda atılan adımlar karşısında gösteriyorlar. Ülkemizde sosyal gerilimleri düşürecek, milletimizin tüm renkleriyle, tüm farklılıklarıyla kenetlenmesini sağlayacak çabalar, niyeyse bunları çok öfkelendiriyor."
Söz konusu kesimin, kendi ipoteklerinde olduğunu düşündükleri sanat alanında başkasının varlık göstermesini değil, söz söylemesini dahi kabul edemediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü bunların nazarında sanatçı ancak kendilerine hizmet ettiği, kendi çizdikleri sınırlar içinde hareket ettiği sürece sanatçıdır. Bunlara göre sanat, sadece kendilerinin onay verdiği kalıplarda olduğu zaman sanattır." sözlerine yer verdi.
Fazıl Say konseri
Geçtiğimiz haftalarda piyanist Fazıl Say'ın konserine katılımında, söz konusu kesimlerin, daha konser daveti şahsına ulaştığı andan itibaren büyük bir linç kampanyası başlattığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: "Şahsıma ve hatta konsere katılan herkese edebe, ahlaka, vicdana asla sığmayacak laflar ettiler. Oysa bizim gelenekli sanatlarımızla beraber modern sanatlara verdiğimiz değer ortadadır. Bugüne kadar sanatçılarımız arasında ayrım yapmadığımız gibi, sanat türleri arasında da ayrım yapmadık. Nazım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Sezai Karakoç'tan İdris Küçükömer'e, Evliya Çelebi'den Ahmed-i Hâni'ye merhum Müslüm Gürses'ten Bozkırın Tezenesi rahmetli Neşet Ertaş'a kadar bu toprakların yetiştirdiği bütün değerleri hiçbir ayrım yapmadan bağrımıza bastık."
"Kültür merkezi sayısını 42'den 115'e çıkardık"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından bugüne modern ve gelenekli sanatların ihyası ve güçlenmesi için çaba sarf ettiklerinin, sanatçıları destekleyip modern ve ferah ortamlarda sanatlarını icra edebilecekleri fiziki mekânlar inşa ettiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan Harbiye Kongre Merkezini İstanbul'a kazandırdıklarını hatırlatıp ömrünü tamamlamış AKM binasının yerine, modern bir eserin temelini önümüzdeki hafta atacaklarını açıkladı.
Kültür merkezi sayısını 42'den 115'e, devlet tiyatrolarındaki sahne sayısını 23'den 63'e çıkardıklarını, yaptıkları düzenlemelerle sanatçıların pek çok sorununu çözüme kavuşturduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün sinema sektörünün temsilcileri, film ve dizilerle ilgili yapılan son düzenlemelere teşekkür için kendisini ziyaret ettiğini hatırlattı.
2004 yılında hayata geçirdikleri 5224 sayılı kanunun, sinema ve dizi sektörünün çağ atlamasını sağladığını, son düzenlemeyle, bu adımları daha ileriye taşıdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 9 olan vizyona giren yerli film sayısının 2018'de 180'e, 2 milyon olan yerli film seyirci sayısının ise 44,5 milyona ulaştığına dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle devam etti: "Eski Türkiye özlemiyle yanan, eski Türkiye güzellemesi yapan çevreler, ne bu başarıları, ne de bizim sanatçılarımıza verdiğimiz desteği biliyor. Üstat Cemil Meriç, kibir kulelerinden ahkâm kesmeyi maharet zanneden bu yarım porsiyon aydınları o keskin diliyle şöyle tanımlıyor: 'Türkiye'yi yaşanmaz bulanlar, Türkiye'yi yaşanmazlaştıranlardır. Yani aydınlar, karaborsacılar... Bir kelimeyle, tesadüfün başlarına bir ikbal tacı veya imtiyaz miğferi oturttuğu şuursuz ve mesuliyetsiz herifler... Çağdaşlarına küfredince yükseldiklerini, günahlarından kurtulacaklarını vehmeden bir alay.' diyor Cemil Meriç. Evet, bu son cümleyi ben tamamlamıyorum, çünkü üstadın Bu Ülke ve diğer eseri Jurnal kitaplarına bakanlar ne dediğini orada çok daha açık göreceklerdir. Aslında bu çevrelerin tahammülsüzlüğüne 'Kabil kompleksi' diyerek en iyi teşhisi de yine merhum Cemil Meriç koyuyor."
"Türkiye, sosyal devlet ilkesini en iyi hayata geçiren ülkelerin başında geliyor"
Yönetim anlayışlarının temelinde 'insanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesinin olduğuna ve İslam medeniyetinin idarecilere 'Fırat'ın kıyısında bir koyunu kurt kapsa onun hesabını verme sorumluluğunu' yüklediğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlardan günün 24 saati, haftanın yedi günü milletle iç içe olmalarını istedi.
Kendilerinden, vatandaşların ulaşabilmesi için telefonlarının her zaman açık olmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yönettiği ilçedeki her bir hanenin eksiğini, gediğini, ihtiyacını, sıkıntısını, derdini bilmeyen kaymakam, bizim gözümüzde görevini layıkıyla yerine getirmiyor demektir." diye konuştu.
Devletin imkânlarının, eskisiyle mukayese edilemeyecek kadar ileri düzeyde olduğuna ve Türkiye'nin sosyal devlet ilkesini en iyi hayata geçiren ülkelerin başında geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaymakamlara şu tavsiyelerde bulundu: "Genel sağlık sigortamızla, sosyal yardımlarımızla, eğitim desteklerimizle, diğer alanlardaki kamu imkânlarıyla vatandaşlarımızın yanında olacaksınız. Fabrika kuran sanayicimizin de, el emeğiyle üretim yapan zanaatkârımızın da, tevekkülle işinin başında duran esnafımızın da, kuru toprağı berekete dönüştüren çiftçimizin de önünü açmak sizin görevinizdir. Kamu adına faaliyet gösteren kurumların ahenkli bir şekilde çalışmasını, birbirlerinin tamamlayıcısı olarak faaliyet yürütmelerini, ortak hedeflere yönelmelerini yine siz temin edeceksiniz."
"Yeni dönem için milletimize taahhüdümüz daha hızlı ve daha etkin bir yönetim sergilemektir"
Kaymakamların, bir yandan devletin itibarını en yüksekte tutarken, diğer yandan halkın memnuniyetini en üst düzeyde sağlayabilen bir anlayışla şehirleri yönettiklerinde başarıyı yakalayabileceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletine âşık, devletine sadık, ufku açık, zihni berrak, yüreği güçlü, gönlü zengin, sözü sağlam, işinde becerikli, hayatında ahlaklı mülki idare amirlerimizle üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'yle birlikte artık mülki idare amirlerimiz daha güçlüdür. Elbette bu yeni durum, beraberinde ciddi sorumlulukları, ciddi mesuliyetleri de getirmektedir. Yeni dönem için milletimize taahhüdümüz daha hızlı ve daha etkin bir yönetim sergilemektir. Bunu da sizler aracılığıyla yapacağız." dedi. (İLKHA)