Milli Eğitim Bakanlığının 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda değişiklik öngören çalışmanın yasalaşması sonucunda özel öğretim kursları kapatılacak. Söz konusu karara tepki gösteren Mavi Umut Eğitim Kurumları Genel Müdürü Şahmerdan Tunç, "Biz okulların alternatifi değil, destekçisiyiz. Okulla birlikte öğrenciyi de destekliyoruz." dedi.
Milli eğitim bakanlığının özel okullar ile ilgili verdiği kararı İLKHA'ya değerlendiren Mavi Umut Eğitim Kurumları Genel Müdürü Şahmerdan Tunç, kararın siyasi bir karar olduğunu ve tekrar düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Tunç, "Bizim 'Dönüşüm okulu projesi' başladığında henüz FETÖ olayları başlamamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izni ile devlet bize bir seçenek sunmuştu. Biz de dönüşümü kabul etmiştik. Bu dönüşümle birlikte teşvik verileceğini ve bu teşviklerin gitgide artacağını söylemişlerdi. Biz de bu çerçevede okullaşma yönünde karar kıldık. 4 yıldır okullara hizmet veriyoruz ve gayet güzel başarılar elde ettik. Şimdi 2019 itibariyle bu okulların kapanacağını, teşvik verilmeyeceğini ve okullaşma noktasında da destek veremeyeceklerini söylediler. Bu kararın doğru olduğunu düşünmüyorum. Kararı alanların bunu sorgulaması gerektiğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Verilen karar yanlış bir karardır"
Eğitim kurumlarının orta sınıf vatandaşlara hitap ettiğini belirten Tunç, "bin ile bin 200 TL arasında bütçe ayırabilenlere hitap ediyoruz. Biz yıllık 25 ile 40 bin TL arasında ücret alan bir eğitim kurumu değiliz. Ayda bin - bin 200 TL ile yani yıllık 12-15 bin TL arasında bir bütçeyle ve devletin 4-5 bin TL desteğiyle birlikte aile, çocuklarını bize gönderiyor. Aileler devletin özellikle ortaokul kısımlarındaki okullarında ciddi zafiyet gördükleri için çocuklarını bize gönderiyorlardı. Sınıflarımız 16-18 kişilik sınıflar olduğu için velileri teşvik ediyordu. Böyle bir karar tamamen orta direk olan ailelere sıkıntı veriyor. Üst seviyede olanların ciddi bir zararı yok. Bunu özellikle düşünmeleri gerekiyor. Verilen karar yanlış bir karardır." şeklinde konuştu.
"Biz okulların alternatifi değil destekçisiyiz"
Teşvikler noktasında beklentilerinin karşılanmadığını hatırlatan Tunç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Biz verilen teşvikle birlikte daha birçok farklı desteğin verileceğini bekliyorduk. Bize, kurumlarıyla yapmamız için yer gösterilecekti fakat bu konularda hiçbir adım atamadık. Sadece evrak üzerinden yürüdük. Özel eğitim kurumları alanında biz bir sonucuz. Devlet, eğitim anlamında kalitesini ne kadar arttırırsa biz de o derece milletin gündeminden düşeriz. Fakat okul kursları bedava olmasına rağmen insanlar teveccüh etmediler. Devletin bu noktada bunu sorgulaması gerekiyor. Biz, okulların alternatifi değil, destekçisiyiz. Okulla birlikte öğrenciyi de destekliyoruz. Velinin tamamen özgür iradesiyle çocuklarını gönderdiği yerleriz. Devletin bu tutumuyla birlikte özel eğitim kurumlarının fiyatlarında artış oldu. Çünkü özel eğitim veren kurumların sayısı azaldı, azalınca da fiyat artışı yaşandı."
"Halk eğitim merkezleri ihtiyaca cevap veremeyecek"
Özel eğitim kurumlarının kapatılması halinde Halk Eğitim Merkezlerinin ihtiyaca karşılık veremeyeceğini dile getiren Tunç," Eğitim merkezlerinde ücretsiz eğitim verileceği söyleniyor. Bu ne kadar bu ihtiyaca karşılık verecek. Halk eğitim merkezlerinde kaç tane derslik var? Sadece benim üç tane kurumumda 54 tane dersliğim var. Bununla birlikte birçok farklı kurum var. Sadece Zeytinburnu'nda, Halk Eğitim Merkezinde 60 tane derslik olması gerekiyor. Bununla birlikte öğretmeninin de olması gerekiyor. Halk eğitim Merkezinin bunu karşılayabileceğini düşünmüyorum. Kendilerine göre çok güzel hizmetleri var. Biz de bunlardan faydalanıyoruz ama üniversiteye hazırlama işi farklı bir tecrübe gerektiriyor. Devletin bu tecrübeyi sıfırlanması doğru değildir. Çünkü bizim kurslarımızda yeni mezun olmuş öğretmenler yetişiyor. 2 yılda 5-6 yıllık tecrübe kazanıyorlar. Devletin bizimle birlikte ortaklaşa iş yapmasının daha faydalı olacağına inanıyorum." dedi.
"Özel eğitim kurumlarının kapatılması siyasi bir karardır"
. Özel eğitim kurumlarının kapatılması siyasi bir karardır. Öncesinde bu kararın verilmesi doğruydu. Çünkü FETÖ gibi arka bahçesi olan kurumlar vardı. Fakat biz arka bahçesi olmayan orta sınıf insanlara ışık olmaya çalışan kurumlarız. Geçen yıl bizim kurumumuzda 15-16 kişi Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Koç, Galatasaray gibi marka yerlere gittiler. Bunda bizim gibi kurumların yüzde 10 payı olduysa ne mutlu bize. Onun için bu konunun iyi düşünülmesi gerekiyor. Özel okullara ayda bin 200 TL verebilen aileler var. Ama bize bir tırpan kurulursa zannediyorum ki kaş yapayım derken göz çıkarmış Olacaklar. Bu kararı verenlerin tekrar tekrar düşünmeleri gerekiyor."
"Bu kurumları kapatmak demek bir sürü insanın sıkıntıya düşmesi demektir"
Okulların kapatılması yerine Milli Eğitim ile ortak çalışma yapılabileceğine dikkat çeken Tunç, son olarak şunları kaydetti:
"Devlet, okullarını bize versin, hafta sonları kurs verelim. Hem öğretmenleriyle hem idarecileriyle beraber çalışalım. Biz de yüklü kiralar vermeyelim. Burada bir adalet sağlansın, kayırmacılık olmasın. Biz de okulun başarısı için beraber çalışalım. Biz kanunla kapatılacak kurumlar değiliz. Sektörümüzün en üst düzeyindekiler okullaşarak bu işten çekildiler ama biz bir yaraya merhem olan bir sektörüz. Belki de sektör olamadık ve onun için her taraftan ikide bir darbe yiyoruz. Bu konuda devlet, Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte bizimle beraber iş yaparsa, kursları bize bırakırlarsa biz de hafta sonları kurslarımızı yaparsak o zaman çok daha güzel şeyler olabilir. Hem okula vereceğimiz kira ile onlara da yardım etmiş oluruz. Fakat kurumlarımızı kapatmakla bu sorun çözülmez. Kurumumuzda yaklaşık 30 öğretmen çalışıyor. Öyle bir durumda hepsinin işine son vermemiz gerekir. Diğer kurumlarda da durum aynı şekilde. Bir kurumun 300 öğrencisi varsa en az 25 tane öğretmeni oluyor. Bu kurumları kapatmak demek bir sürü insanın sıkıntıya düşmesi demektir. Devletin KPSS ile atadığı sayı belli. Atanamayanlar için biz de bir kapı oluyoruz. Kararı doğru bulmuyorum." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)