DOĞRUHABER

İslam alemi güçlünün güçsüzü ezdiği bir dünya haline geliyor. Vicdanlar köreliyor, merhamet duygusu ise çölde aranan su gibi oldu. İşte son örnek Irak`taki kamplarda yaşanıyor. DAEŞ`in yaptığı işkence ve zulüm görüntüleri hafızalarda taze fakat DAEŞ bahanesiyle kadın ve çocukların da çoğunlukta olduğu kamplarda taciz vakalarının yaşanması ise vicdanları yaralıyor.

Irak'ta Sünni nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kurulan mülteci kamplarında yaşamaya çalışan on binlerce sivil, halen devam eden insan hakları ihlalleriyle yüz yüze. Bunlardan en yaygını, kadınlara yönelik sistematik cinsel istismarlar. Mülteci kamplarında yaşamına devam etmeye çalışan kadın ve çocuklar, DAEŞ mensuplarının aileleri oldukları ifadesiyle birer suçlu, yahut potansiyel suçlu muamelesiyle karşı karşıya kalıyor. Yerel aktivistlere göre bölgedeki kamplarda toplam 20 bin civarı aile ve 100 bini aşkın insan var, bunların çoğu kadın ve çocuklar. "DAEŞ aileleri" olarak suçlanan ve sıfıra yakın imkanla hayatta kalmaya çalışan bu siviller, DAEŞ sonrası Irak'ta en büyük insani krize maruz kalmış durumda.

“YARGILAMALAR ADİL YAPILMIYOR”

Mazlum DER Genel Sekteri Avukat Kaya Kartal, “Nerede olursa olsun, neyle suçlanırsa suçlansın suçları sabit olana kadar masum addedilmeleri gerekiyor. Bu İslami olarak da böyledir, hukuki olarak da böyledir. İnsanlar adil bir yargılama neticesinde suçu işlediği ispat edilirse suçlu sayılabilir. Bunun dışında hiçbir haktan mahrum edilmemeli. Ama şu anda Irak`taki kamplar ve cezaevlerinde olduğu gibi insanlar yargılama başladığından itibaren suçlu görülüyor. Bunun neticesinde cezalandırılmaya da başlanıyor. Özelikle siyasi yargılamalar bu şekilde ilerliyor. Bu yüzden temelde bir problemle karşı karşıyayız. Çünkü süreç adil yürütülmüyor” ifadelerini kullandı.

“İADE SÜRECİ ÇOK YAVAŞ İŞLİYOR”

Irak`ta cezaevinde bulunan Türkiye vatandaşlarının iade işlemlerinin yavaş ilerlediğini belirten Kartal, “ İsnat edilen suçlar Irak topraklarında gerçekleşmiş. Devletin buna müdahil olup kendi vatandaşlarının iadesini istemesi gerekiyor. Çünkü orada bulunan kadın ve çocukların çoğu suça bulaşmamış. Herhangi bir eylemde bulunmamış veya çatışmaya girmemişler. Devletin bir an önce kamplarda ve cezaevinde tutulanlarla ilgili bir çalışma yapması gerekiyor” dedi.

“İDAM KARARLARI 5 DAKİKADA ALINIYOR”

Çocukları ve torunlarının Irak`taki kamplarda olduğunu belirten ve oradaki zorlu hayatı gazetemize anlatan Abdüllatif Ekinci ise, “Yaklaşık iki yıldır kızlarım ve gelinim torunumla birlikte cezaevindeler. Oğlumdan ve orada evlenen kızlarımın eşlerinden ise haber alınamıyor. Onlarca kez Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine dilekçe yazdım. İki ay önce kadar Erbil Konsolosluğundan beni aradılar, çalışma yaptıklarını ifade ettiler, fakat ele avuca sığacak bir neticeye ulaşılmadı. Kamplarda kalan kadınların yüzde 99`u ya idam almış ya da müebbet hapis cezası almışlar. Bu davalara iki hakimin baktığı ve bir hakimin müebbet bir hakimin ise idam verdiği söyleniyor. Mahkemeler ise öyle büyük çaplı araştırmalar soncunda karar vermiyor. Beş dakika içerisinde karar veriyorlar. Kadınlara yönelik yapılan suçlamalar ise eşlerine yemek yapmak, elbiselerini yıkamak ve çocuklarına bakmak. Bunlar ‘teröre destek` olarak değerlendirilip idam veya müebbet veriyorlar” dedi.

“KAMPLARDA SALGIN HASTALIKLAR KOL GEZİYOR”

Kamplardaki durumun çok kötü olduğunu da ifade eden Ekinci, “Aldığımız bilgilere göre kamplarda ve cezaevlerinde kalan kadınlar salgın hastalıklarla mücadele ediyor. Bakımsızlıktan dolayı birçoğu uyuz hastalığına kapılmış. Ayrıca egzama da çok yaygın. Su yok, temizlik yok. Yüzlerce kişi tek bir odada tutuluyorlar. Bütün çocuklar yara bere içinde kalmışlar. Bu tür hastalıklar orada kalanların psikolojik durumunu olumsuz etkiliyor. Cezaevlerinin durumu ise kamplardakinden çok daha kötü olduğunu söylüyorlar” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANIMIZDAN KADIN VE ÇOCUKLARIN EVE DÖNMESİ İÇİN YARDIM İSTİYORUZ”

Defalarca Dışişleri Bakanlığı`na gittiğini ve konuya çözüm bulunması gerektiğini anlattığını belirten Ekinci sözlerini şöyle sürdürdü: “ Yaklaşık 10 defa gittim bakanlığa. En sonunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu`yla görüştük. Bakan bize ellerinden geleni yaptıklarını ve Irak hükümetinin bazı sorunlar çıkardığını söyledi. Ben de Irak Hükümetinin sorun çıkardığına dair duyumlar almıştım. Yani Türkiye bu işin üzerinde biraz daha durabilir. Erkekler bir şekilde suçlu olabilirler. Ama kamplarda tutulan kadın ve çocuklar suçsuzdur. Bu durumu vicdan kabul etmiyor. Biz Dışişleri Bakanlığından ve Cumhurbaşkanımızdan, kamp ve cezaevlerinde bulunan bu kadın ve çocukların bir an önce evlerine dönmelerini sağlamasını istiyoruz.”

KAMPLARDAKİ SON DURUM İÇLER ACISI

Hammam Al-Alil ve Tall Kayf kamplarında açlık, salgın hastalık, kadınlara yönelik sistematik cinsel istismar ve işkence gibi şartlar altında yaşadıkları ve bu yüzden sağlıklarının bozulduğu belirtiliyor. Uluslararası Af Örgütü, kadın ve çocukların evlerine dönmelerine izin verilmediğini, kamplarda zorla tutulduklarını, yiyecek ve su ihtiyaçlarının karşılanmadığını rapor ediyor. Yerel kaynaklar ise kamplardaki erkeklerin tamamına yakınının DAEŞ üyesi olmakla suçlanarak öldürüldüğünü yahut tutuklandığını aktarıyor.