Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu HGM (Harita Genel Müdürlüğü) Atlas ve HGM Küre Uygulamalarının Tanıtılması Töreni'ne katıldı. Kara Harp Okulunda gerçekleşen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

Konuşmasının başında Millî Savunma Bakanlığı Harita Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Harita Genel Müdürlüğü Küre ve Harita Genel Müdürlüğü Atlas Millî Harita uygulamalarının Türkiye için hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu uygulamaların geliştirilmesinde görev alan kamu ve özel sektör kurumları tebrik etti.

Belediye başkanlığı döneminde harita çalışmalarında Millî Savunma Bakanlığı'nın merkezinden başka hiçbir müracaat edilecek yer bulunmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir taraftan Google, bir taraftan Yandex aracılığıyla şimdi yaygınlaşmaya başladı. Fakat bizim çok daha ileriye gitmemiz gerekiyordu. Harita Genel Müdürlüğümüzün, Millî Savunma Bakanlığı çatısı altında şimdi güçlü bir şekilde ortaya çıkmış olması bizler için bir iftihar vesilesidir. Her türlü takdirin üzerindedir." dedi.

Yaklaşık yarım asırdır bilgi toplumundan, 21. asrın başından beri de dijital dünyadan söz edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilginin ve teknolojinin nasıl bir güç olduğunu, küresel şirketlerin piyasa değerlerinin en çarpıcı şekilde ortaya koyduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en değerli beş şirketinin tamamının, ilk 10 şirketin yedisinin dijital teknoloji veya bu altyapıya dayalı olarak çalışan hizmet şirketleri olduğunu vurgulayarak Başbakanlığı döneminde himaye ettiği, projelerini yakından takip ettiği, toplantılarına düzenli katıldığı alanlardan birinin de bilim ve teknoloji olduğunu anımsattı.

"Savunma sanayi yüzde 65 yerlilik seviyesine ulaştı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim ve teknolojideki gayretlerin sadece savunma sanayinden ibaret olmadığını, geniş bant internet abonesi sayısının 16 yılda 3 binden 74 milyona yaklaştığını, mobil telefon abone sayısının 23 milyondan 80 milyonun üzerine çıktığını açıkladı.

Türkiye'de elektronik devlet kullanıcı sayısının 41 milyonun üzerine çıktığı, fiber hatların uzunluğunun 345 bin kilometreye dayandığı ve abone sayısının 2.7 milyon olduğu bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın çevresine yerleştirilen yeni uydular ve hâlen hazırlığı sürdürülen üç yeni uydu ile Türkiye'nin bu alanda da yerini alma gayretinde olduğunu, geçen haftalarda kuruluşu gerçekleştirilen Türkiye Uzay Ajansı ile uzay çalışmalarında yeni bir aşamaya geçtiklerine inandığını sözlerine ekledi.

"Araştırma-geliştirme merkezlerimizin sayısı bini geçti"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, araştırma-geliştirme merkezlerinin sayısının bini geçtiğini, tasarım merkezlerinin 300'e yaklaştığını ve teknopark sayısının 81'i bulduğunu belirterek Türkiye'nin sanayide ve teknolojide kat ettiği mesafenin, diğer alanlardaki gayretlerin de altyapısını oluşturduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanlığında kurulan bir sistemle 81 ildeki tüm yatırımların takip edildiğini, Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi ile tüm kurumlardan acil durum bilgi akışını koordine ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dünya 18. yüzyıldan beri bilim ve teknolojinin iç içe geçerek insanların günlük hayatlarında çok büyük değişimlere yol açtığı bir dönemi yaşıyor. Sanayi devrimi, insanlık tarihinde önemli bir dönüm noktasıydı. Önce su ve buhar gücüyle, ardından elektrik gücüyle yükselişe geçen sanayi devrimi, geçtiğimiz asırda bilgi teknolojileriyle zirve yaptı, zirveye ulaştı. Üretim süreçlerinin otomasyonu, bilgisayar ve yazılım teknolojilerinin önünü açmıştır. Bu yüzyılın başından itibaren ise dünya yeni bir yöne doğru evrilmeye başladı. Her ülke bu yeni döneme kendi hedeflerine göre isimler veriyor. Mesela, Almanlar buna endüstri 4.0 diyor. Buna karşılık Japonlar toplum 5.0 yaklaşımı üzerinde çalışıyor. Amerika'da yaşam 3.0, dördüncü devrim, birey 4.0 türü tartışmalar var. Biz ise millî teknoloji hamlesi ve dijital Türkiye diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yüzyılın belirleyicisinin üretim gücü ve buradan elde edilen katma değer olduğuna vurgu yaparak, "Nasıl ülkemizin her karış toprağı bizim için canımız pahasına bir değere sahipse, her byte veriye aynı gözle bakmalıyız. Bugün artık kendi ürettiğimiz verinin ülkemizin kontrolünde olması da, siber dünyadan gelecek saldırılara karşı gereken tedbirlerin alınması da başlı başına bir millî güvenlik meselesidir." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ne geçtikten sonra elektronik devlet ve siber güvenlik koordinasyonunu aynı çatı altında toplayacak önemli bir adım attıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli ve millî yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi, millî yazılımların desteklenmesi, kritik altyapıların korunması gibi konuları da aynı kapsamda değerlendirdiklerini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu işlerin kararlılıkla ve yetkin bir şekilde yürütülmesi için direkt kendisine bağlı olarak dijital dönüşüm ofisinin görevlendirildiğini, sadece mevcut veriyi muhafaza etmek, anlık veriyi takip etmek amacıyla değil, bu veriyi işleyerek anlamı hâle getirecek ve kullanılabilir hâle getirilecek adımları attıklarını bildirdi.

"Yapay zekâ, her alanda dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrim"

Bu süreçte yapay zekânın öne çıkmasının kaçınılmaz hâle geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapay zekânın her alanda dünyanın geleceğine damga vuracak yepyeni bir devrim olduğunu, bu değişimin kontrollü gerçekleştirilememesi hâlinde çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya gelinebileceğini dile getirdi.

Her geçen gün daha da büyüyen verinin yapay zekâ ile işlenmeye başlanmasıyla gelişmelerin hızının geçmişle mukayese edilemeyecek derecede artacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapay zekânın etkin kullanımının sadece üretim ve hizmette değil yönetim ve karar alma süreçlerinde de köklü değişikliklere yol açılacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında kullanılan yöntemleri geçmişteki operasyonlarla karşılaştırmanın mümkün olmadığı vurgusunda bulundu. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, yapay zekâ nereye varırsa varsın insanın her şeyin merkezinde olmaya devam edeceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm çalışmaları insan merkezli bir anlayışla yürütmeyi sürdüreceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizi her alanda olduğu gibi bilim ve teknoloji alanında da geleceğe hazırlamak için gereken adımları kararlılıkla atıyoruz. Bu konuda, kamunun ve özel sektörün iş birliği şarttır. Aksi takdirde hedeflerimize ulaşamayız. Açılışını yaptığımız harita uygulamaları bu iş birliğinin başarılı bir örneğidir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanı metalaştıran, eşyayı ve bilgiyi insana değil insanı eşyaya ve bilgiye hizmet eder hâle getiren anlayış, bizim medeniyetimizle ve kültürümüzle bağdaşmaz. Bizim mutlak sorumlu olduğumuz tek güç Rabbimizdir. Onun dışındaki her şey, her faaliyet, her üretim insan içindir. Türkiye olarak bizi orta üst ve üst gelişmişlik derecesine sahip ülkelerden ayıran en önemli özellik bana göre, işte bu anlayışımızdır." şeklinde konuştu.

"Suriye'de insani amaçlarla bulunan tek ülke Türkiye'dir"

Türkiye'nin mültecilerin Akdeniz'de sulara gömülmesine izin vermediğini, sınırlarına dayanan göçmenlere hiç tereddüt etmeden kollarını açtığını, ekmeğini bölüştüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ta, Suriye'de, Kuzey Afrika'da, Güney ve Güneydoğu Asya'da, Kafkaslar'da, Balkanlar'da nice krize, nice trajediye bu anlayışla müdahil olduklarını sözlerine ekledi.

Türkiye'nin insani yardımda millî gelire oranla dünyada bir numara olduğunu, dünyanın en zengini, dünyanın en büyüğü denilen ülkelerin bu konuda Türkiye'nin çok gerisinde yer aldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelişerek, kalkınarak, büyüyerek, zenginleşerek elde ettiğimiz gücü sadece kendi çıkarlarımızı ve refahımızı tahkim etmek için değil kendimizle birlikte tüm kardeşlerimiz, tüm insanlık için kullanıyoruz." diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Suriye'deki yürüttüğü askerî operasyonların bir amacının da kendi sınırlarını güvenlik altına almaksa diğer amacının da oradaki insanların huzurunu sağlamak olduğunu yineleyerek dün gerçekleştirdiği Rusya seyahatinin ana eksenini de bu anlayışın oluşturduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buradaki huzuru nasıl sağlarız, Afrin'de nasıl sağlarız, İdlib'de nasıl sağlarız, Cerablus'ta nasıl sağlarız, Suriye'nin özellikle bize yakın olan bölgesinde ki Sayın Trump'ın ifadesiyle o 20 mil, yani şöyle açarsak 30-32 kilometre derinlikte bunu nasıl sağlarız. Bütün bu çalışmalar bunun için. Yoksa bizim Suriye'de işgal diye bir derdimiz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarımız yeter. Ama biz buraya nereden geldik? Biz buraya 20 milyon kilometrekarelik topraklardan kaybede kaybede kaybede 780 bin kilometrekareye geldik. Biz sıradan bir kabile devleti değildik. Ve şu anda da biz bir kabile devleti değiliz. Biz anlı, şanlı bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yiz. Ve burada topraklarımızda en ufak bir parselasyona müsaade etmeyiz. Açık söylüyorum; Suriye'de insani amaçlarla bulunan tek ülke Türkiye'dir. Bölgedeki diğer tüm güçlerin ajandalarında başka hesaplar, başka projeler vardır."

"Nerede bir darbe girişimi varsa hepsinin karşısındayız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 yıldır Türkiye'yi her alanda güçlendirmenin, büyütmenin, kendi ayakları üzerinde durdurabilmenin mücadelesini verdiklerine işaret ederek, "Düştüğümüzde tekme atmak için bekleyen o kadar çok kesim var ki, ne olursa olsun ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz." dedi.

Türkiye'nin son beş, altı yılda başına gelen her hadisenin Türkiye'yi tökezleterek düşürme projesinin bir parçası olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "İşte 1998, Suriye'yle Türkiye arasında bir Adana Mutabakatı imzalanmıştır, bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabi dünkü seyahatten sonra Sayın Putin'le de yaptığımız görüşmelerle bu Adana Mutabakatının yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı bir şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz. Biz demokrasiye inanmış bir ülke olarak, demokrasiye inanmış bir Cumhurbaşkanı olarak, tüm heyetimle, tüm ekibimle, dünyanın neresinde olursa olsun nerede bir darbe girişimi varsa ayırt etmeksizin biz hepsinin karşısındayız, zira sandıktan gelene herkes saygı duymak zorundadır. Eskiler, 'kula bela gelmez Hakk yazmayınca, Hakk bela yazmaz kul azmayınca' diyor. Evet, 15 Temmuz'da bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline göz dikenler, eskilerin demiyle azanlar belalarını bulmuşlardır."

"Türkiye'yi FETÖ belasından tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'ye karşı yürütülen mücadelede en küçük bir tereddüt, gevşeme ve gerilemenin asla söz konusu olmadığının üzerinde durarak, "Bu ülkeyi FETÖ belasından tamamen temizleyene kadar mücadelemiz sürecektir. Darbecilerin gözlerin kan bürümüş şekilde sokakları ateşe boğdukları anlarda dahi bu anlayıştan taviz vermedik, mücadelemizi hep adaletin, hukukun, kanunun, kolluğun, savcının, hâkimin her zaman ve herkese lazım olduğu bilinciyle yürüttük." şeklinde konuştu.

FETÖ ile mücadeleyi sulandırmaya, kendi çıkarlarına alet etmeye çalışanlara da izin vermediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadeleyi yürüten kurumların 15 Temmuz öncesinden daha güçlü,  şeffaf, motivasyonlu olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesinin de 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Türkiye'nin en büyük kazanımlarından biri olduğunu söyleyerek, üniversitenin tüm çalışmalarında yanlarında yer alacaklarını bildirdi.

Tanıtımı yapılan uygulamaların hayırlı olması temennisini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kara Harp Okulunun öğrencilerini tebrik ederek konuşmasını tamamladı. (İLKHA)