Son günlerde gündeme gelen, vatandaşların 'gergedan gribi' adını verdiği grip salgını hakkında bilgilendirmelerde bulunan Siirt Tıp Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vefik Arıca, 'gergedan virüsü' diye bir şeyin olmadığını söz konusu virüsün asıl adının Rhino olduğunu söyledi.

Nezleye sıklıkla sebep olan virüsün 'Rhino virüsü' olarak bilindiğine değinen Arıca, söz konusu virüsün insana nasıl bulaştığı hakkında bilgi verdi.

Arıca, "Virüs, insan vücuduna burunda yerleşir. Burun, göz ve boğaz salgılarında artışa yol açar. Son günlerde, 'Rhinoceros'un dilimize çevrilmesiyle birlikte gergedandan esinlenerek 'gergedan virüsü' olarak anılsa da aslında hastalığın veya virüsün gergedanla ilişkisi yoktur. İsim benzerliğinden çağrışım yapmaktadır. Bu isimlendirme doğru değildir. Bunu özellikle halkımıza belirtmek isterim. Ortada ne 'gergedan virüsü' ne de 'gergedan gribi' diye bir şey var. Öncelikle grip ve nezleyi ayırt etmek gerekiyor. Grip,  nezleye göre biraz daha ağır seyreden bir hastalıktır. Her ikisinin de etkeni virüstür. Soğuk algınlığı ve nezle de Rhino virüste yer almakta ve özellikle ocak ile şubat aylarında çocuk ve yaşlılarda ciddi problemler yaşatabilmektedir. Bu dönemlerde dikkat etmek gerekiyor ve bu hastalıklardan korunmanın yollarını bilmemiz gerekiyor." dedi.

Kimler grip aşısı yaptırmalı?

Dünya Sağlık Örgütü'nün bu hastalıklardan korunmanın en iyi yolunun aşı yapmak olduğunu ifade ettiğini söyleyen Arıca, "Bu aşı, eylül ayından mart ayına kadar 6 aydan daha büyük çocuklarda yapıla bilmektedir. Her dönem yılda bir kez bu aşı yapılabiliyor. Şu anda özellikle yaşlıların, bağışıklık sistemi zayıf olan, kanser, kemoterapi, özellikle dalağı alınmış olan, kan hastalıkları, gebeler, astım, kronik akciğer hastaları, kalp-damar hastaları, şeker hastaları, kronik böbrek hastaları, sağlık çalışanları, bakıma ihtiyacı olan kişiler ve bu kişilere destek olanlar başta olmak üzere herkese grip aşısı önerilmektedir. Özellikle 65 yaş üstü hastalarda rapor usulü ile ücretsiz aşı yapılmaktadır. İsteğe bağlı yapıldığında ise çok cüzi bir rakamla bu aşı her yıl bir kere eylül-ekim aylarında yapıldığında o salgın dönemlerinde hastalığın daha ağır geçmesini engelliyor." ifadelerini kullandı.

"Grip virüsü öksürme ve hapşırma yoluyla bulaşmaktadır"

Grip hastalığından korunma yöntemleri hususunda önerilerde bulunan Arıca, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle ebeveynlerin ve okul çağındaki çocukların hastalıktan korunmaları için idarecilere büyük görevler düşüyor. Özellikle 40-50 kişilik sınıflar 40-45 dakikalık aralıklarla havalandırılmalı, sınıfta hasta olan çocuklar varsa istirahat ettirilmeli ve okula yollanmamalı. Hijyene önem verilmeli. Özellikle hapşıran çocuklar varsa sınıflar havalandırılmalı. Çünkü grip virüsünün bulaşma yolları öksürük ve hapşırma yoluyla havada asılı kalan virüsler yolu ile nefes alıp verdiğimizde bulaşmaktadır. Virüs, ilk etapta burun deliklerine giriyor, oradan geniz, boğaz, nefes borusuna ve en sonunda da bronşlara yayılarak, bronşit ve zatürre gibi ağır hastalıklara neden olabiliyor."

"Anne sütü aşıdan sonra en önemli korunma yöntemidir"

Yetişkinlerin, grip hastalığını ayakta yapılan tedavilerle geçirilebildiğine dikkat çeken Arıca, gribin önemsenmemesi durumunda 65 yaş üstü ve bebeklerde ise ölümlere neden olabileceğini söyledi.

Emziren çocuklarda anne sütünün önemli olduğuna vurgu yapan Arıca, "Grip hastalığını genelde ayakta tedaviyle geçirmeye çalışıyoruz. Ama yaşlı ve yeni doğan bebeklerde grip virüsü ciddi sonuçlara ve ölümlere neden olabiliyor. Burada ailelere şu öneride bulunuyorum. Hijyene çok dikkat etmeleri gerekiyor. Eğer bir bebek anne sütü alıyor ise ve grip virüsü ile karşılaşmışsa mutlaka anne sütü bol şekilde versin çünkü anne sütü bizim için aşıdan sonra en önemli korunma yöntemidir. Eğer bir çocuk anne sütü alıyor ise anne sütüne mutlaka devam etmeli. Anne sütünden kesilmiş ise bol meyve, sebze verilmeli ve c vitamini takviyeleri yapılmalı." şeklinde konuştu.

"Grip hastalığında antibiyotik kullanımına yer verilmemeli"

Hiçbir şekilde doktor kontrolü olmadan antibiyotik alınmaması hususunda uyarılarda bulunan Arıca, antibiyotiğin insan vücudunda bulunan bakterileri yok ettiğini söyledi.

Grip hastalığında antibiyotik kullanımına yer verilmemesi gerektiğine değinen Arıca, son olarak şunları kaydetti:

"Çünkü grip bir viral hastalıktır. Bir bakteriyel hastalık değildir. Antibiyotik alınması durumunda vücutta bulunan yararlı bakterileri de yok etmiş olur ve vücudunuza zarar vermiş olursunuz. Eğer grip, zatürre ve bronşit gibi daha ileri enfeksiyonlara ilerlemiş ise ve doktor uygun görmüşse o zaman uygun hastalara reçete edilebilmektedir. Bir diğer önemli husus ise her hapşırmada tek kullanımlık mendil kullanılmalı, kapalı alanlar sıklıkla havalandırılmalı. Özellikle bizim için riskli olan ve insanların toplu olarak bulundukları alanlarda virüs hızlı bir şekilde yayılabilmektedir. Bu sebeple hijyene dikkat ettiğimiz de ve ellerimizi yıkadığımızda bol sabun kullanır isek bu hastalıktan korunmuş oluruz." (Murat Orhan-İLKHA)