Batılı ülkelerin, medya aracılığıyla kendi kültür ve yaşayış biçimlerini İslam toplumlarına aşılamaya çalıştığını ve özellikle televizyon dizileri üzerinden aileyi hedef aldıklarını belirten Gaziantepli vatandaşlar, aile kurumuna sahip çıkılması çağrısında bulundular.

Toplumun en küçük yapı taşı olmak ile beraber toplumun temelini oluşturan aile kurumu diziler ve televizyon programlarıyla ifsat edilmeye çalışılıyor. Son yıllarda diziler ve televizyon programlarının yanı sıra 2012 yılından bu yana yürürlükte olan 6284 sayılı Kanun, kadın cinayetlerini ve boşanmaları artırırken, toplumun temel yapı taşı olan aile derinden yaralanıyor.

Konuyla ilgili İLKHA'ya konuşan Gaziantepliler, televizyonlardaki ahlak dışı dizilerin, filmlerin ve sosyal medyanın aile kurumunun üzerinde olumsuz etki bıraktığına dikkat çekerek, aileye sahip çıkılmaması durumunda toplumun, temelinden giderek yok olacağını ve yozlaşacağını ifade ettiler.

"Televizyon dizileri aile ve toplumsal ahlakı hedef alıyor"

Televizyonlarda oynatılan dizilerin aile ve toplumsal ahlakı hedef aldığını belirten Muhammed Kaya, " Batı, medya aracılığıyla kendi kültürünü ve yaşayış biçimini bize aşıladı. Ülkemizde televizyonlar da buna alet oldu. Kendim sosyal medyada bir yazı kaleme almıştım. Bu yazımda tacizlerin, çocuk istismarlarının bir numaralı müsebbibinin televizyonlar olduğunu söylemiştim. Maalesef televizyonlarımız, milletimizden bu konuda hiç iyi bir puan alamadı. Batı uygarlığının elbette güzel yönlerini ve teknolojisini almalıyız ama batı, bize daha çok medya aracılığıyla kendi kültürünü ve yaşayış biçimini aşıladı. Bu da özellikle televizyon dizileriyle, filmlerle bizlere yansıtıldı." dedi.

"Toplumun düzelmesi aileye sahip çıkmakla olacaktır"

İslam toplumlarının en büyük yapı taşının aile olduğunu söyleyen Kaya, "İslam toplumu olarak bizler, geniş bir aileye sahibiz. Anne, baba ve çocuk olduğu gibi amca, dayı, yeğen, üst ve alt nesil vardır. Ama batıda bu yoktur. Çünkü onlar için kazanan insan önemli, tüketen insan ise önemsizdir. Ama biz de böyle olmamalıdır. Biz de yavaş yavaş çekirdek aileye doğru gidiyoruz ve sokakta amcasının oğlunu görse tanımayan bir hale geldik. Toplumumuzun bu konuda yeniden düzelmesi, aileye sahip çıkmakla olacaktır. Şu anda istatistiklerden görüyoruz, okuyoruz. Evlenenlerin hemen hemen üçte 2'si kadar boşanmalar duyuyoruz. Bu çok üzücüdür. İnsanları güzele ve ahlaka yönlendiren dizi ve filmlerin yapılmasını ümit ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Aileye sahip çıkmazsak toplum temelinden yok olur"

Vatandaşlardan Ammar Kızılçınar, "Aileye sahip çıkmazsak toplum temelinden gittikçe yok olur ve toplum yozlaşmaya doğru ilerler. Özellikle de televizyonlarda yayınlanan ahlak dışı diziler ve sinemalardan kaynaklı olarak ailelerde çok büyük çöküntüler görmekteyiz. Bu konuda Müslüman ailelerin, kendi çevresindeki ailelerle birlikte kendi ailelerine de İslami eğitimi ve ahlakı vermeye çalışmaları gerekmektedir. Bundan dolayı Müslümanlara büyük görevler düşmektedir. Rabbim bu konuda bizi muvaffak kılsın. Gerçekten büyük oyunlara karşı iyi bir şekilde direnç göstermemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Artan boşanmaları televizyonlardaki dizilere bağlıyorum"

Kızılçınar, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Devletin aileyi koruma noktasın da ciddi bir adım veya kanunları olmamıştır. Özellikle eşitlik bakımından yaklaşarak kadınlara fazla hak vermeleri, özellikle bayanlar belki buna böyle direk eşitlik bakımından bakıyor, ancak İslam farklı bakıyor. Ailede bir reis olmadıktan sonra bayanın bazı görüşleri gerçekten de aileyi sarsabiliyor. O yüzden ben aileye ve bu tür konulara İslami olarak yaklaşmaları gerektiğini düşünüyorum. Artan boşanmaları televizyonlardaki dizilere bağlıyorum. Çünkü şu anda genç kızların ve annelerin vakitleri televizyon önünde geçiyor. Bütün programlarda boşanmalara, aldatmalara yöneliktir. Okullar ve diğer alanlarda buna müsait olduğu için insanlar böyle kalıcı bir aile değil de kısa süreli birliktelikle bir aile kuruyorlar. Bunun asıl temeli ise bilinçsizliktir. Bunun önüne geçmek için de insanları bilgilendirmek lazım."

"Aile yıkılırsa toplumda yıkılır"

Aile ile ilgili kanunlar çıkartılırken toplumun ileri gelenleri, kanaat önderleri, entelektüelleri ve aile uzmanları ile bir araya gelinerek istişare edilip, görüşlerinin alınıp ve bu istişare sonucu daha sağlıklı kanunların ortaya konulması gerektiğinin altını çizen Osman Sönmez, "Aile toplumu oluşturan en önemli birimdir. Toplumu toplum yapan, toplumun kalitesine kalite katan ve toplumun kalitesini oluşturan birimdir. Aile yıkılırsa aslında toplum yıkılır. Zaten şu an toplumun ne durumda olduğunu görüyoruz. Aile yıkıldığı zaman işte bu hale dönüyoruz. Ne aile de ne birey de ne de çocukta, ailenin hiçbir bireyinde benlik diye bir şey kalmıyor. Adeta bir yaşayan ölü haline geliyoruz." dedi.

"Bir ceviz kabuğunu doldurmayacak nedenlerden dolayı boşanmalar oluyor"

Son yıllarda aile kurumunun giderek zayıfladığını belirten Osman Çakmak, "Şu an aileyi korumaya çalışan ebeveynlerdir. Ama maalesef ülkemizde İslam'ın tam olarak öğretilememesinin neticesi olarak ebeveynler görevini yerine getiremiyor. Görevini yerine getiremediğinden dolayı bazı aile içi şiddetler oluşuyor. Eğer ki biz dinimizin emrettiği gibi yaşasaydık, aileye gereken önemi verebilirdik. Şu an aileye önem veren kişiler azınlıkta kaldı. Peygamber efendimizin hayatını anlamadan yaşayan insanlar çoğaldığından, bu neslimize dinimizi anlatmaya kalksak 'şeriat geliyor' diye bazıları buna karşı çıkacaktır. Ailenin ne olduğunu bilmiyorlar. Eş alırken sadece güzelliğine bakıyor. Sadece güzellikle aile kurulmaz. Ailenin bozulmasındaki diğer nedenlerden biri de aile büyüklerinin çocuklarına yol göstermemesidir. İlk beş yılda boşanma oranı ülkemizde ciddi oranda arttı. Ben buna çok üzülüyorum. Hâlbuki bizde aile çok önemlidir. Boşanan kişilere sorsanız ailenin önemini, çok ileri düzeyde olduğunu söyleyeceklerdir. Ama maalesef birbirine gereken saygı, sadakat ve hoşgörü gösterilmiyor. Bir ceviz kabuğunu doldurmayacak nedenlerden dolayı boşanmalar oluyor." dedi.

"Ailenin televizyon programlarına alet edilmesine karşıyım"

Reyting uğruna aile gibi önemli bir müessesenin televizyonlarda tartışılmasına tepki gösteren Haydar Köse "Ben, ailenin televizyon programlarında özellikle evlilik programları gibi bazı programlarda tartışılmasına ve ailenin bu tür konulara alet edilmesine karşıyım. Aile yapısının temel taşı olarak ben kadınları görüyorum. Çünkü kadınlarımız bizim dinimizde baş tacıdır. Şu anda biz kadına gereken değeri ve önemi vermiyoruz. Maalesef ki bunun da en büyük sebebi cehaletten ileri geliyor. Okuma alışkanlığı olmayan bir toplumuz, okumayı ve öğrenmeyi sevmiyoruz. Sadece kulaktan dolma hislerle yaşamayı seviyoruz. Bu yüzden de aile yapısında maalesef çok büyük bir bozulmalar olmuştur. Gelenek ve göreneklerimiz de bozulmalar olmuştur. Aile yapısı gittikçe bozulmaya başlamıştır. Kadın erkek arasında dağlar kadar uçurum, fark oluşmaya başlamıştır. Hiç kimse kadının değerini bilmiyor. Toplumunda temel taşı aile olduğu için toplumun da temel taşı olarak aileyi, ailenin temel taşı olarak da kadınları görüyorum. Ben kadınlarımıza gereken önemin ve değerin verilmesini, gereken eğitim ve imkânların sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eğitimli bir kadın eğitimli bir çocuk yetiştirir. Eğitimli bir kadın mükemmel insanlar yetiştirir. Yani eğitim aileden başlar." şeklinde konuştu.

"Bir yuva kolay kurulmadığı gibi kolay da yıkılmamalıdır"

Ailenin mutlaka korunması gerektiğini belirten Rumeysa Kaya "Aile toplumun temel çekirdeğidir. Aile olmadan toplum ve ülke olmaz. Aile bundan dolayı çok önemlidir. Anne ve babalar olarak bunu gençlerimize aşılamalıyız. Çocuklarımıza örnek olmalıyız. Biz, kendi büyüklerimizden neler gördüysek bunu kendi hayatımıza yansıttığımız gibi çocuklarımıza da yansıtmamız lazım. Bir yuva kolay kurulmuyor. Bir yuva kolay kurulmadığı gibi kolay da yıkılmamalıdır. Özellikle şuna karşıyım; 3-4 tane çocuk olduktan sonra boşanma kesinlikle olmamalıdır. Bir ailede boşanma olunca o ailedeki çocukların hayatı bitiyor. Aslında çocuklar da bir kenara atılıyor. Çocukların hayatı ve hayalleri hepsi yıkılıyor. Bu da gerçekten acı veren bir durum. Bunun önüne geçmeliyiz." diye konuştu.

"Boşanmalarda en çok çocuklar mağdur oluyor"

Enes Çubukçu da "Şu zaman çok sıkıntılı bir zaman. Çünkü sosyal medyanın bu kadar hızlı olduğu bir dönemdeyiz. Ailenin de koptuğu bir zamandayız. Bayramlarda bile herkesin elinde telefon var ve bir muhabbet bile edilemiyor. Aile ilişkileri çok zayıflamış, boşanmalar artmış durumda. Bunun da önüne ancak okuyarak geçebiliriz. Sosyal medyanın iyi taraflarını kullanıp kötü taraflarından ise sakınmalıyız. Şu anda eşler birbirleriyle anlaşamıyorlar. Eskiden eşler birbirlerinin sıkıntılarına katlanıyorlardı. Ama şimdi birbirlerinin sıkıntılarına dayanmıyorlar. İki taraf da anlayış göstermiyor. Bu şekilde olunca da boşanmalar artıyor. Çok kolaymış gibi boşanma yoluna başvuruluyor. Bu şekilde yuvalar yıkılıyor. Bir de bu ailede çocuk varsa çocuk için daha zor oluyor." ifadelerini kullandı.

Zekeriya Çevik adlı vatandaş da dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in öncülüğünde çıkarılan 6284 sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun"nun yürürlükte olduğu günden bu yana kadına yönelik şiddetin ve boşanmaların artmasına neden olduğunu ifade etti.

Bülent Terzi ise toplumun en küçük yapı taşı olmak ile beraber toplumun temelini oluşturan aile yapısının diziler ve televizyon programlarıyla ifsat edilmesine izin verilmemesi gerektiğini belirtti. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)