Yaptığı haftalık değerlendirmelerle gündemin nabzını tutan HÜDA PAR, bu hafta da iç gündeme dair önemli konuları masaya yatırdı. HÜDA PAR, genç yaşta evlilik mağduriyetleri olmak üzere, elektrik yardımının genişletilmesi, sadakatsizliğin velayete engel teşkil etmediğine ilişkin Yargıtay kararı ve TV'lerdeki gündüz kuşağı programlarının aile kurumuna olumsuz etkilerini gündemine aldı.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Elektrik Tüketim Desteği projesi adı altında, sosyal yardım alan vatandaşlara aylık 150 kilowatt/saat kullanıma kadar 80 TL'lik elektrik yardımı yapılacağı açıklamasının hatırlatıldığı değerlendirmede, elektrik yardımının geliri olmadığı halde sosyal yardım alamayanlara da verilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Daha önceleri yuvaların yıkılmasına sebebiyet veren ve tepkiyle karşılanan evlilik programlarının yerini şimdilerde 'gündüz kuşağı' olarak adlandırılan ve yoğunlukla kadınlara hitap eden programların aldığına, bunun da ahlaki temelleri derinden sarstığına dikkat çekilen açıklamada, hükümetin bu tür yayınlara karşı etkin tedbirler alması çağrısında bulunuldu.
Genç yaşta evlilik mağduriyetlerine de yer verilen değerlendirmede, "ailelerin rızası ile gerçekleşen bu evliliklerin birer suç kurumu gibi değerlendirilmesi tam bir fecaattir" denildi.
Ekonomik dalgalanmaların vatandaşları mağdur ettiği belirtilen açıklamada, "Yaşanan ekonomik istikrarsızlık, enflasyon oranlarının fahiş seviyelerde seyretmesi ve satın alma gücünün düşmesi; yeterli veya düzenli geliri olmayan vatandaşları daha da yoksullaştırarak temel insani ihtiyaçlara ulaşmalarında zorluklar yaşamalarına sebebiyet vermiştir. Tabii ve sürekli bir ihtiyaç olan enerji kullanımının mevsimsel koşullar sebebiyle artması ve söz konusu ekonomik dalgalanmaların faturalandırmaya olumsuz yansıması milyonlarca vatandaşı mağdur etmektedir." denildi.
"Elektrik yardımı sosyal yardımdan muaf tutulan vatandaşlara da uygulanmalıdır"
80 TL'lik elektrik yardımından diğer vatandaşların da faydalanması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, "Yakın zamanda Sayın Cumhurbaşkanı, Elektrik Tüketim Desteği projesi adı altında, düzenli sosyal yardım alan vatandaşlara aylık 150 kilowatt/saat kullanıma kadar 80 TL'lik elektrik yardımı yapılacağını açıklamıştı. Sosyal devlet ilkesi gereği bu projenin sadece sosyal yardım alan belli sayıdaki vatandaşa değil; geliri olmadığı halde sosyal yardım alamayan veya düşük de olsa belli bir gelirinin olması sebebiyle sosyal yardımdan muaf tutulan vatandaşlara da uygulanmalıdır." ifadelerine yer verildi.
Sadakatsizliğin velayete engel teşkil etmediğine ilişkin Yargıtay kararı
Yargıtay'ın 'velayet' kararının da değerlendirildiği açıklamada, "Aile kurumu; gerek yasal düzenlemeler, gerek yargı uygulamaları gerekse de başkaca pek çok etken tarafından yıpratılmakta; boşanmalar kolaylaştırıldığı gibi toplumun ahlaki yapısını koruma bağlamında da adeta devre dışı bırakılmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yakın zamanda sadakatsizliğin velayete engel teşkil etmediğine ilişkin ilamı da bu kapsamda değerlendirilmelidir." denildi.
"Bu kararın gözden geçirilerek toplumun ahlaki ve vicdani değerleriyle barışık bir çerçeve içinde ele alınacağını umuyoruz"
Yargıtay'ın verdiği kararının nesil emniyetine yönelik tehdit oluşturduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Aile birliğinin sadakatsizlik nedeniyle bozulduğu durumlarda çocukların velayetinin sadakat görevini ihlal ettiği için boşanmaya neden olan eşe verilmesi; anne veya babanın bu sadakatsizliklerinin çocukların ahlaki, vicdani ve fikri gelişimini olumsuz yönde etkileyeceği ve söz konusu sadakatsiz yaşam tarzının da çocuklara bir model oluşturabilme riski maalesef yargı kurumları tarafından dikkate alınmamaktadır. Bu kabul edilemez husus nesil emniyetine yönelik ağır tehditler içermektedir. Velayet tercihinin sadece ekonomik şartlar itibariyle değerlendirilmeye tabi tutulması ve çocuklara rol model olacak bireyin ahlaki ve vicdani ölçütlerinin göz önünde bulundurulmamasının; inancımıza, evrensel hukuk ilkelerine ve aile kurumunun bizatihi kendisine yönelik kabul edilebilirliği ve sürdürülebilirliği yoktur. Bu bağlamda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin, eşlerden birinin sadakatsizliğinin velayet hakkına engel teşkil etmediğine ilişkin kararının aile kurumuna ve nesil emniyetine zarar vereceğini düşünüyor, bu kararın gözden geçirilerek toplumun ahlaki ve vicdani değerleriyle barışık bir çerçeve içinde ele alınacağını umuyoruz. İffet ve aile kurumun önemi ve toplumu ayakta tutan temel unsurlardan biri olması nedeniyle her olayda farklı kararlar verilip toplumun dinamiklerini tartışma konusu haline getirmenin önüne geçmek için bu konu kanunla düzenlenmelidir." ifadelerine yer verildi.
"Gündüz kuşağı programlar, insanlık onurunu ayaklar altına almaktadır"
TV'lerdeki gündüz kuşağı programlarının aile kurumuna olumsuz etkilerine değinilen açıklamada, "Zihinsel ve kültürel emperyalizmin araçlarından biri olarak sosyal mühendisler tarafından toplumun şekillendirilmesi ve yönlendirilmesi noktasında etkili bir şekilde kullanılan televizyon dizileri ve televizyon programları, toplumun inanç ve ahlak değerlerini onarılması güç bir şekilde tahrip etmeye devam etmektedir. Özellikle gündüz kuşağı olarak adlandırılan ve yoğunlukla kadınlara hitap eden birtakım programlar, toplumsal manevi ve ahlaki temelleri derinden sarsmakta; insanlık onuru ve özellikle kadının naifliği ve zarafeti pespaye söylem, eylem ve tavırlarla adeta ayaklar altına alınmaktadır." uyarısında bulunuldu.
"Evlilik programları yerini 'gündüz kuşağı' programlarına bırakmış"
Toplumun ahlaki değerlerini olumsuz etkileyen bu tür yayınlara karşı hükümete çağrıda bulunulan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Daha önce evlilik programları ile birlikte aile mahremiyetinin hiçe sayıldığı, gayrı ahlaki ilişkilerin gözler önüne serildiği ve magazinsel konuların aile içerisinde işlendiği bir süreç yaşanmış; bu süreç şimdilerde farklı formatlarda yayın yapan 'gündüz kuşağı' programlarına kalmıştır. Gayrı ahlaki ilişkilerin meşrulaştırılmasının toplumun ruh sağlığı üzerindeki son derece olumsuz etkileri bilinmesine rağmen bunlara yönelik kısıtlayıcı hiçbir önlemin alınmamaktadır. Toplum sağlığı sadece bedensel anlamda algılanmakta, psikolojik ve ruhsal hassasiyet bu kapsamda görmezden gelinmektedir. HÜDA PAR olarak hükümeti aile kurumu başta olmak üzere toplumun ahlaki ve manevi dinamiklerini sarsan bu tür yayınlara karşı etkin tedbirler geliştirerek bu konuda acilen yasal düzenlemeler yapmaya davet ediyoruz."
Genç yaşta evlilik mağduriyetleri
Genç yaşta evlenerek çocuk sahibi olan binlerce babanın cinsel istismar suçlamasıyla cezaevlerine atıldıkları hatırlatılan açıklamada, "Kamuoyunda 'erken yaşta evlilikler' olarak bilinen ancak hem inanç ve değerler hem de toplumsal örf ve teamüllere uygun olarak kurulmuş binlerce aile, toplumumuzun bir gerçekliği olarak ele alınmak zorundadır. Ailelerin onayı ile aleniyet de kazanan bu evlilikler, yasa engeline takılmış ve çocuk sahibi binlerce baba, nitelikli cinsel istismar suçlamasıyla cezaevine gönderilerek hem aileler parçalanmış hem de meşru evlilikler devlet eliyle cezalandırılmaktadır." denildi.
"Ailelerin rızası ile gerçekleşen bu evliliklerin birer suç kurumu gibi değerlendirilmesi tam bir fecaattir"
İstismarcılar ile samimi aile fertlerinin ayırt edilmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada, "Tarafların ve ailelerin rızası ile aleni olarak gerçekleşen bu evliliklerin ve kurulan yuvaların birer suç kurumu gibi değerlendirilmesi tam bir fecaattir. Bu anlamda ciddi bir yasal düzenleme ihtiyacı bulunmakta ve istismarcılar ile samimi aile fertlerinin ayırt edilmesi hayati derecede önem arz etmektedir. Söz konusu mağduriyetler bir sosyolojik vakaya dönüşmüş, on bine yakın çocuğun babasız büyümesine yol açmıştır. Bu bağlamda, daha önce Medeni Kanunda bulunan; ebeveyn rızası ve hâkim izniyle evlilik yaşının düşürülmesi müessesesi tekrar mevzuata girmelidir." şeklinde ifade edildi. (Ramazan Casuk-İLKHA)