Şanlıurfa'da yaşayan Molla Sinan Ünel, İslam'da ailenin yeri ve önemi, Batı'nın aile anlayışı ve binlerce aileyi mağdur eden 6284 sayılı kanun hakkında değerlendirmelerde bulundu.
İslam'ın aile kurumuna büyük önem verdiğini belirten Ünel, Allah'ın aile fertlerine çeşitli sorumluluklar yüklediğini ve bu sorumlulukların yerine getirildiği zaman ailede herhangi bir problemin yaşanmayacağını söyledi.
Batı'da aile mefhumunun yok olduğunu dile getiren Ünal, Batı'nın kendi zihniyetini çeşitli yasalarla İslam toplumuna aşılamaya çalıştığına dikkat çekerek çeşitli uyarılarda bulundu.
6284 Sayılı Kanun ile genç yaşta kurulan binlerce yuvanın dağıtıldığını kaydeden Ünal, bu yanlıştan dönülmesi ve bir başlarına kalan kadın ve çocuklarının mağduriyetlerine son verilmesi gerektiğini söyledi.
Ünel, "İslam öncesi aile kurumu ve aile yapısını incelediğimizde, hakikaten de insanın aklını oynatabilecek, insanı derin düşüncelere sevk edecek bir aile yapısının olduğunu görüyoruz. O toplumlarda kadının hiçbir değeri yoktu. Söz sahibi değillerdi. Mirastan kendisine bir pay verilmiyordu. Evde sözü geçerli olmayan, adeta toplumda bir eşya gibi kullanılabilen, sadece şehevi arzuların tatmini için kullanılan bir meta gibi kullanıldığını görüyoruz. Aile içerisinde hiçbir hak ve hukuka sahip değillerdi. Hiçbir yetkileri yoktu. Söz sahibi değillerdi. Toplum tarafından dışlanmışlardı. Bundan dolayı da malumunuzdur; İslam öncesi dönemlerde kız çocuğu olan aileler, gelecekte kız çocuklarının başına gelecek olan fecaati bildiklerinden dolayı, o dönemde kız çocuklarını büyütüp bir anne yapabilmeden ziyade, onları diri diri toprağa gömmüşlerdir. İleride yaşanabilecek o çirkinliği, o rezaleti görmemek için çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar da cahilleşmişlerdir. İnsan bu denli bir cehalet ve vahşetin kaynağına baktığı zaman; o dönemde toplumda kadının rolünün, değerinin, saygınlığının olmadığını, hiçbir hak ve hukuka sahip olmadığından dolayı en kötü şekilde muamele gördüğünü görüyoruz. Dolayısıyla insanlar çocuklarını, özellikle kız çocuklarını, diri diri toprağa gömecek kadar da vahşileşmiştir." dedi.
"Batı toplumunda aile diye bir şey kalmamıştır, aile mefhumu yoktur"
Batının kendi kokuşmuş aile yapısını Müslüman ülkelere aşılamak istediğine dikkat çeken Ünel, "Batı toplumunu incelediğimiz zaman, batı toplumunda aile diye bir şey kalmamıştır, aile mefhumu yoktur. Bizim anladığımız anlamda, Allah'ın emri, peygamberimizin bir sünnetinin yerine getirilmesi noktasında oluşturulan aile kurumunun ve dengenin batı toplumlarında kalmadığına şahit oluyoruz. Herkesin bireysel yaşadığını, nikâh akdinin ortadan kalktığına şahit oluyoruz. Batı, bugün bu kokuşmuş yapısıyla, aile kurumunu, aile mefhumunu yok eden bu anlayışlarını, kendi toplumlarındaki bu ahlaksızlarını, kültürlerini, biz Müslüman toplumlara da maalesef aşılamaya çalışıyorlar." diye konuştu.
"Aile olmadan toplum olmaz, toplum olmadan devlet olmaz"
Müslümanların aile yapısındaki bozulmalarının batının ve emperyalist güçlerin bir oyunu olduğuna dikkat çeken Ünel, "Zaman zaman biz de bakıyoruz. Müslüman toplumlarda bile artık 'aile' mefhumunun sarsıldığına şahit oluyoruz. Bu tamamen batının ve emperyalist güçlerin Müslüman ülkeler üzerinde oynamış olduğu bir oyundur. Kendi kokuşmuş medeniyetlerini, kendi bozulmuş aile yapılarını, maalesef Müslüman toplumlara aşılatmak için ellerinden gelen her türlü gayreti gösteriyorlar. Müslümanların bu tuzağa düşmemesi lazımdır. Aile olmadan toplum olmaz, toplum olmadan devlet olmaz. Bu anlayış elhamdülillah yıllardır İslamî ve Kur'anî geleneğimiz aile mefhumuna çok önem vermiştir. Aile mefhumunun ayakta kalması için her türlü tedbir alınmıştır. Her türlü hak ve hukuk sınırları çizilmiştir. Bundan dolayı da Batı'nın bu kokuşmuş anlayışının, Müslümanların içerisinde yer edinmemesi lazımdır." diye konuştu.
"Aile kurumunun oluşmasını emreden Allah ve Resulüdür"
Evlenmenin Allah'ın emri ve Hazreti Muhammed'in sünneti olduğuna dikkat çeken Ünel, şöyle devam etti: "Bizler evlenmek isteyen iki gencin nikâh akdini kıyarken, Allah'ın emri, Peygamberin kavli olarak başlıyoruz. Dolayısıyla bu aile kurumunun oluşmasını emreden Allah ve Resulüdür. Allah bize evliliği şöyle tarif ediyor: 'Nefislerinizden sizin için eşler yaratması Allah'ın ayetlerindendir. Kendileriyle mutlu olasınız, kendileriyle huzur bulasınız, kendileriyle teskin olasınız diye."
"Aile; huzurun, sevginin, güvenin yeridir"
Allah'ın aile kurumunun ayakta kalması için sevgi, şefkat ve merhamete işaret ettiğine vurgu yapan Ünel, "Allah aramızda sevgi ve merhametin oluşması için aile kurumunu kurmuştur. Dolayısıyla ayeti kerimeden anlıyoruz ki aile; huzurun, sevginin, güvenin yeridir. Aile bireylerinin arasındaki sevgi ve merhamet aileyi ayakta tutan iki ayaktır. Allah, aileyi sevgi, şefkat ve merhamet ile ayakta tutmaktadır. Aile bireyleri birbirlerine karşı sevgi ve merhamet çerçevesinde bir denge kurarlarsa Allah'ın kendilerinden istediği şekilde o zaman yuvalarımız mutluluğun, huzurun, sükûnetin kaynağı olur. Onun için bizim rabbimizin öğretilerine dikkat etmemiz, rabbimizin bu emrini yerine getirmemiz lazımdır." diye konuştu.
"Allah aile bireyleri içerisinde her ferdin hak ve hukukunu ortaya koymuştur"
Allah'ın aile fertleri arasında mükemmel bir denge kurduğuna dikkat çeken Ünel, "Allah aile bireyleri içerisinde her ferdin hak ve hukukunu ortaya koymuştur. Eğer bugün bizler, Allah'ın koymuş olduğu ve her ferde yüklemiş olduğu o sorumluluğu hakkıyla yerine getirdiğimiz zaman aile kendi amacına hizmet edecektir. Bakınız Allah o kadar güzel bir ifade ile bize yapılması gerekeni ifade ediyor ki. Diyor ki, 'Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düştüğünüz zaman bu meselinizi Allah ve resulüne getirin.' Aile içerisinde zaman zaman oluşan meselelerde kadın veya erkek kendini haklı görebilir. Hâlbuki Allah diyor ki bu meselenizi Allah ve resulüne getirin. İnsanın yaratıcısı aramızda çıkacak meselelerin çözümünü bize bildirmiştir. Biz bugün bu mercie müracaat etmediğimiz için maalesef bugün çok farklı bir aile anlayışı ile karşı karşıyayız. Onun için istenilen, arzulanan biçimde aile kurumunu oluşturmamız için bizim hakikate ve özümüze dönmemiz lazımdır. Yaratıcımızın bizim için belirlemiş olduğu hak ve hukuka riayet etmemiz lazım. Bu şekilde aileyi koruyabilelim, aileyi muhafaza edebilelim, nesillerin devamını sağlayabilelim." ifadelerini kullandı.
"Beşerî yasalar aile kurumunu koruyamaz, muhafaza edemez"
6284 sayılı kanuna atıfta bulunan Ünel, "Son dönemlerde çıkan yasa ile alakalı olarak baktığımız, incelediğimiz zaman biraz önce de ifade ettiğim gibi ve beşerî yasalar aile kurumunu koruyamaz, aile konumunu muhafaza edemez. Bir beşer tarafından çıkartılmış ve özellikle de Avrupa'dan esinlenerek oluşturulmuş bu yasaların bize huzur getirmesi, ailemizi koruması, güvence altına alması, muhafaza etmesi düşünülemez. Neden çünkü diyorlar 'kelin ilacı olsaydı önce başına sürerdi.' Eğer bugün Avrupa eksenli yasalar aile kurumunu muhafaza etseydi aile kurumunu ayakta tutsaydı, sağlıklı bir aile ortamı oluşturabilseydi, bugün Avrupa aile hakkında bu hale gelmezdi. Artık Avrupa'da aile diye bir şey yok. Evlilik kurumu diye bir şey kalmamış, herkes özgür! bir şekilde hayvansal bir yaşam yaşıyor. Nikâhsız, gönlüne göre, nefsine göre, nefsin arzularına göre bir yaşam yaşıyor. Dolayısıyla aile Avrupa'da yok olmuşken artık aileme mefhumu orada kalmamışken, oradaki aileyi koruma yasalarını bize empoze etmek, burada uygulamaya çalışmak ayrı bir fecaattir." şeklinde konuştu.
"İslam'a ve Kur'an'a dayanmayan hiçbir kanun topluma huzur getiremez"
6284 sayılı yasanın aileyi yıktığını ve aileyi huzur getiremeyeceğini belirten Ünel, "Bu çıkan yasayla ailenin korunmasından ziyade daha çok ailenin parçalanacağını düşünüyoruz. Zaman zaman toplumda, medyada, basın aracılığıyla parçalanmış, dağılmış, yuvaların varlığına şahit oluyoruz. Evinden uzaklaştırılmış, ailesinden, çocuklarından uzaklaştırılmış babanın çoğu zaman cinnet geçirerek aile katliamları gerçekleştiğini basın ve medyadan okuyabiliyoruz, çevremizden duyabiliyoruz. İslami olmayan hiçbir yaşam şekli, İslam'a ve Kuran'a dayanmayan hiçbir kanun ve bu toplumda huzur getiremez." diye konuştu.
6284 sayılı kanunun tek taraflı olduğunu ve aileyi gerçek anlamda muhafaza etmediğini belirten Ünel, şunları söyledi:
"Allah, bu aile kurumu içerisinde herkesin hakkını belirlemiştir. Ama bu yasalara baktığımız zaman tek taraflı bir hak muhafazası var. Tamamıyla kadını korumaya yönelik sanki kadını muhafaza ediyorlarmış gibi bir algı oluşturuyorlar. Fakat işin içeriğine ve uygulamasına baktığımızda tamamen farklı bir resim ile karşı karşıya kalıyoruz. İnsanın yaratıcısının bu konudaki önerilerini, tavsiyelerini, emirlerini dikkate alarak kanunların ve yasaların çıkarılması gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde bu tür yasaların zaman içerisinde ülkemizde de aynı batılı ülkeler olduğu gibi aile kurumumuzu, aile yapımızı yok edeceğinden endişe ediyoruz. Zaman bunu gösteriyor, yaşanan süreçte aslında bunu gösteriyor. Her gün basında duymuş olduğunuz haberlerde bunu haber veriyor. Bir an önce yetkililerin bu hatalardan dönmesi lazımdır. Aileyi koruma adına ismi böyle olsa da ama uygulamaları ile aileyi yıktığına, dağıttığına şahit oluyoruz. En kısa zamanda bu yanlışlardan dönmemiz lazımdır. Yetkilileri bu yanlıştan dönüp, asıl mercii olan kaynağa dönmeleri lazımdır. Yüce yaratıcının tavsiyelerine ve emirlerine kulak vermek lazımdır." diye konuştu.
"Evlilik kurumunun en önemli amacı gözü haramdan sakındırmak ve gençleri sorumluluk sahibi yapmaktır"
İslam'da evlilik yaşı ve aile kurumunun amacına değinen Ünel, "İslam, evlilik yaşını, ergenlik çağına ulaşmış bir kadının adet görmesinden sonra artık ergenlik çağına girdiğini, evlenebileceğini, yuvasını kurabileceğini, hatta bu konuda teşvik ettiğini, genç yaşlarda çocukların yuvasını kurması gerektiğini, gözlerini haramdan soyutlanmasını istiyor. Allah 'bekârlarınızı evlendirin', diyor. Çünkü evlilik kurumunun en önemli amacı nedir? Gözü haramdan sakındırmak ve gençleri sorumluluk sahibi yapmaktır. Dolayısıyla ergenlik çağına ulaştıktan sonra yaşı ne kadar küçük olursa olsun, bir çocuk daha günaha ve günah ortamlarına bulaşmadan, kendi yuvasında gözünü açması, kendi eşiyle o duyguları yaşaması gerekir. İlerideki hayatları için daha sağlam olacağından dolayı daha güzel olacağından dolayı Allah böyle bir yasa ve denge kurmuştur." ifadelerini kullandı.
"Bu yasayı çıkaranlar imza atanlar vebal altındadır"
Ünel, 6284 sayılı yasadan dolayı ailelerin mağdur edildiğine dikkat çekerek "Tamamen ailelerin izniyle evlenmiş gençlerin bugün bu şekilde mağdur edilmesi hakikaten ne insan vicdanında ne örfümüzde ne de Allah katında bir geçerliliği yoktur. Tam tersine çok büyük bir vebal altındadırlar. Bu yasanın altına imza atanlar, bu yasayı uygulayanlar ve bu mağduriyete sebep olan her kesimin, başta idarecilerin yarın Allah katında çok ciddi bir hesapla karşılaşacaklarını bilmeleri lazımdır." dedi.
"Haram üzerine helal bina edilmez"
Bu yasayı hazırlayanların neyi ölçü alarak hazırladıklarını bilmediklerini dile getiren Ünel, "18 yaş altı birçok gencimiz bugün flört hayatı yaşıyorlar. İslam'ın, inancımız ve örfümüzün kabul etmediği bir aşk hayatı bir flört hayatı yaşanıyor. Daha sonra yıllarca bu flört hayatı yaşayan insanlar farklı farklı insanlarla bir yuva kurmaya çalışıyorlar. Yani daha önce inşa ettikleri haramın üzerine bir helal inşa etmeye çalışıyorlar. Çok iyi biliyoruz ki haram üzerine helal inşa edilmez." diye konuştu.
İslam gençlerin gözünü haramdan sakındırması için evliliğe büyük önem verdiğini belirten Ünel, "Farklı farklı insanlarla flört hayatı yaşayanlar, evlendikten sonra da çok kısa bir dönem sonra arzuları o şehvet istekleri bittikten sonra aile nedir? Ne için evlenilir? Bu inançtan da yoksun olduğu için evlendiği kişiyle şehevi duygularını tatmin ettikten sonra sorunlar yaşamaya başlıyor. Dolayısıyla İslam bunların önüne geçmek için Allah'ın ifade ettiği gibi; 'Mümin erkeklere ve mümin kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar.' ilkesinin ve ayetinin de tecelli etmesi için genç yaşta ailesinin rızası olduktan sonra evlenen evli çiftleri, Allah mesut ve mutlu etsin. Dolayısıyla şu anda bu şekilde mağduriyet yaşayan kardeşlerimizin en kısa zamanda özgürlüklerine kavuşmasını, eşi ve çocukları sahipsiz kalmaması için bir an önce yetkililer tarafından bu mağduriyetin giderilmesi gerekir. Bu bir zulümdür, haksızlıktır bunları önüne geçilmesi lazımdır." ifadelerini kullandı. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)