28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufi Bilal Soytaş'ın ailesi, oğullarının haksız ve hukuksuz bir şekilde 23 yıldır cezaevinde tutulduğunu belirterek, adaletin yerine getirilerek var olan mağduriyetin sonlandırılması çağrısında bulundu.

28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi'nden oluşan bir heyet Yusufi Bilal Soytaş'ın ailesini ziyaret etti.

Ziyarette konuşan 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Sözcüsü Mushab Arasan, inisiyatif olarak mağdur aileleri ziyaret ederek destek vermeye devam ettiklerini söyledi.

Ailelerin mağduriyetlerinin devam ettiğini ve adalet beklentilerinin bir türlü karşılanmadığını söyleyen Arasan, "Ne gençliklerini yaşayabilmişler ne de acı tatlı günlerinde ailelerinin yanında olabilmişler. Gençken girdikleri cezaevinde şu anda saçları, sakalları beyazlamış. Tabii süreç içerisinde her biri işkenceli sorgulardan geçmişler, sürgünler yaşamış ve uzak cezaevlerine gönderilmişler." dedi.

Bilal Soytaş'ın babası Abdurrahman Soytaş ise inisiyatifin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Soytaş, "Benim arabam vardı ve ben araba ile geçimimi sağlıyordum. Oğlum Bilal, bana yardım ediyordu ve hatta bazı zamanlar arabayı Bilal'e bırakıyordum. Bilal, bir gün ticareti bırakacağını ve camiye gideceğini söyledi. Ben de onu cemaati olduğum mahalle camisine götürerek imam arkadaşıma teslim ettim. Aradan 2 ay geçtikten sonra imam arkadaşıma Bilal'in durumunu sordum. İmam, 'Ben artık ona ders vermiyorum, o bana ders veriyor.' dedi. Camiye girdiğimde oğlum Bilal'in çocukları etrafına toplayıp Kur'an dersi verdiğini gördüm." ifadelerini kullandı.

Oğlunun yakalanma sürecini anlatan baba Soytaş, "Bir gün evime geldiğimde, sokakta birkaç şüpheli şahıs gördüm. Eve geçtikten sonra Bilal de eve geldi. Ardından çalan kapıyı açtığımızda eli silahlı 5-6 kişi içeri girdi. Bilal'i yakalayıp kelepçe taktılar. Aradan birkaç saat geçtikten sonra tekrar geldiler ve beni de gözaltına aldılar. Bilal'in yanına götürdüler. Geceyi orada geçirdikten sonra sabah beni ifadeye aldılar. İfadeden sonra komiser, Bilal'i Diyarbakır'a sevk edeceğini söyledi ve beni serbest bıraktılar." şeklinde konuştu.

"İşkence görmemesi için 40 bin dolar verdim"

Soytaş, şöyle konuştu: "O dönemde tanıdığım biri, bana bir arkadaşı olduğunu ve dönemin il emniyet müdürü ile çok samimi olduğunu söyleyerek, oğluma zarar gelmemesi ve güvencede olması için yardım edeceğini belirtti. Aradan bir hafta geçti. Diyarbakır'a gelip oğlumu ziyaret ettiğimde oğluma, 'işkence görüp görmediğini' sordum. Bilal, 'işkence görmediğini' söyledi. Araya koyduğum tanıdığımı aradığımda, oğluna işkence edilmemesi karşılığında 40 bin dolar kendisinden istendiğini söyledi. Benden 40 bin dolar istedi ve ben de verdim. Sırf oğlum, işkence görmesin ve ona zarar gelmesin diye. Ama oğlum askerlik için gittiği askerlik şubesi çıkışında tekrardan yakalandı ve işkencelere maruz bırakıldı. Hem paramızı aldılar hem oğluma işkence ettiler ve hem de oğlumu cezaevine attılar."

"İşkence edip cezaevine götürdüler"

Oğlunun vücudunda sigara söndürülerek işkence edildiğini ifade eden Soytaş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bilal'i cezaevine attılar. Benim hacca gitmeme 3 gün kala Bilal cezaevinden çıktı. Bilal askerlik yapmadığından dolayı askerlik şubesine gidip işlemlerini gerçekleştiriyordu. Askerlik şubesinden çıkar çıkmaz tekrar yakaladılar, İşkence edip cezaevine götürdüler. Daha sonra Şanlıurfa'ya sevk ettiler. Bir buçuk sene Şanlıurfa'da kaldıktan sonra bakanlıktan verilen talimat ile cezaevinden çıkarıp tekrar Diyarbakır'a getiriyorlar. Gelinim, sabah vakti Bilal'in Diyarbakır'a getirildiğini haber verdi. Meğer cezaevinden gelinimi arayarak bilgilendirmişler. Bunun üzerine ne kadar aradıysak Bilal'imize ulaşamadık. 10 gün sonra sabah vaktinde Bilal'i tekrar Şanlıurfa Cezaevi'ne götürüyorlar. Cezaevi müdürü, 'mahkûmu kabul etmediğini ve kimin talimatıyla cezaevinden çıkarıldıysa onun sorumluluğunda olduğunu' söyledi. Bunun üzerine cezaevi savcısı Bilal'i hastaneye gönderdi. Hastane de Bilal'i Adana'ya gönderdi. Oğlumun göğsünde sigara söndürülmüştü. Buna ilişkin Adana'da hazırlanan adli rapor, Şanlıurfa'ya ulaşmadan bir şekilde kaybedildi."

"Oğlum sürekli sevklere tabi tutularak mağdur edildi"

Oğlunun sürekli sevklere tabi tutularak mağdur edildiğini dile getiren Soytaş, "Bilal, bir sene boyunca hasta bir şekilde Şanlıurfa'da kaldı. Şanlıurfa'dan Elâzığ'a gönderdiler. Elazığ'da da 1-2 sene kaldıktan sonra tekrar Diyarbakır'a gönderdiler. Diyarbakır'dan da bu sefer Bayburt'a gönderdiler. Ben rahatsızdım ve eşimle beraber Bayburt'a gidip gelemiyorduk. Kızım ziyarete gidip geliyordu ve durumunun iyi olmadığını söylüyordu. 2 buçuk sene geçtikten sonra tekrar Diyarbakır'a gönderildi. Yaklaşık 5-6 senedir Diyarbakır'dadır." şeklinde konuştu.

"Var olan mağduriyetin sonlandırılmasını istiyoruz"

Hem oğlunun hem de kendilerinin çok eziyet gördüklerini belirten ve yaşadıkları mağduriyetleri dile getiren anne Fikriye Soytaş ise "Nereye götürmüşlerse peşlerinden gittik, çok eziyet çektik. Biz bir çözümün bulunmasını ve var olan mağduriyetin sonlandırılmasını istiyoruz. O da, biz de çok fazla eziyet çektik, perişan olduk. O bizim oğlumuz, ciğerimizdir. Biz istiyoruz ki bırakılsın. Bizler yaşlıyız, ben ve eşim bu evde yalnız kalıyoruz. Kızımız bize yardım ediyor." diye konuştu. (Ramazan Zeren - İLKHA)