Gaziantep'te, 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileleri İnisiyatifi tarafından düzenlenen basın açıklamasında, hukuksuz bir şekilde özgürlüklerinden mahrum bırakılan ve zindanlarda unutulmaya terk edilen Yusufilerin, artık bu saatten sonra mevcut iktidarın mağduru oldukları vurgulandı. Zulmedenlerin ve zulme ortak olanların hem dünya hem de ahirette yaptıklarının bedelini ödeyeceklerine dikkat çekilen açıklamada, "Bu zulme neden sessiz kalıyorsunuz?" diye soruldu.
28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileleri İnisiyatifi, 28 Şubat ve FETÖ yargısının komplo ve kumpasları sonucu yıllardır cezaevlerinde olan ve mağduriyetleri hâlen devam eden mahkûmlar için kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Cuma namazı sonrası Ulu Camii önünde "Görün! Duyun! Bilin! Zindanda Unutulan Kardeşleriniz Var!" temasıyla düzenlenen kitlesel basın açıklamasına, HÜDA PAR Gaziantep İl Başkanlığı ve merkez ilçe teşkilatları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile çok sayıda vatandaş destek verdi.
Basın açıklaması sırasında, "28 Şubat Son Bulsun", "Af Değil, Yeniden Yargılanma", "Lütuf Değil, Adalet İstiyoruz", "Adil Yargılanma, Hemen Şimdi", "FETÖ Yargısı Mağdurlarına Adalet", "Ya Zulüm Kaldırılır Ya Zulme Ortak Olunur", "Bitmeyen Zulüm 28 Şubat!" ve "Devletin Dini Adalettir" şeklinde yazılı dövizler açıldı.
Basın açıklamasını, 28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileleri Gaziantep İnisiyatifi Başkanı Adem Kılınç okudu.
Kılınç, 90'lı yıllarda başlayan, 28 Şubat'la devam eden karanlık dönemde emniyette, yargıda, orduda ve istihbarat teşkilatında örgütlenen ve birçok kurumda gücü ele geçiren FETÖ ve Ergenekon gibi bazı karanlık yapıların, emperyalist güçlerle işbirliği içindeki çetelerin kendilerine, şeytani plan ve projelerine engel gördükleri İslami kesime ve dindarlara büyük kumpaslar kurduklarını söyledi.
Özellikle FETÖ'nün, İslami camia ve cemaatleri sindirmeye yönelik şeytanın aklına bile gelmeyecek kirli tuzaklara ve sinsi hilelere başvurduğunu belirten Kılınç, FETÖ'nün kirli tuzaklarının ve hilelerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere artık herkes tarafından bilindiğini dile getirdi.
FETÖ ve 28 Şubat cuntacılarının baskı ve kumpaslarının en çok bölge illerinde uygulandığına dikkat çeken Kılınç, "İslami camianın kültürel faaliyetlerle, irşat ve tebliğle halkı uyandırma, bilinçlendirme, aydınlatma çabasına tahammül edemediler ve iş birliği içindeki taşeron örgütleri İslami camianın üzerine saldılar. Birçok dindarı, 'suçu İslam'ı insanlara anlatmak' olan birçok davetçiyi vahşice ve işkencelerle katlettiler. Kadın, çocuk demeden, özellikle bölge illerinde masum dindarların kanını döktüler." ifadelerini kullandı.
"Binlerce Müslüman haksız ve hukuksuz yere gençlik yıllarını zindanlarda geçirdi"
Kılınç, "Taşeron örgütlerin İslami camiayı sindirmekte başarısız olduğunu gören FETÖ ve 28 Şubat cuntasının, denetimleri altında olan polis, asker ve hâkimleri harekete geçirerek gülünç denilebilecek bahanelerle on binlerce dindara yönelik bir tutuklama furyası başlattılar. O yıllarda 20 binden fazla mütedeyyin insanın gözaltına alınan, binlercesi işkencelerden geçirilen, işkenceler altında şehit olan kimi gençler oldu. Binlerce Müslüman, haksız ve hukuksuz yere gençlik yıllarını zindanlarda geçirdi. Bu insanlardan bazılarının uzun yıllar zindanda kalmanın ve çok kötü koşullarda yaşamanın sonucunda hastalandılar. Kimisi zindanda kimisi de tahliyelerinden kısa bir süre sonra acılara dayanamayıp yüce Rahman'a kavuştular." dedi.
"FETÖ'nün 90'lı yıllarda işlediği vahşi cinayetlerin hepsi ortaya çıktı"
15 Temmuz darbe girişiminden sonra herkesin FETÖ'nün karanlık yüzüyle tanıştığını vurgulayan Kılınç, şunları söyledi:
"FETÖ'nün 90'lı yıllarda işlediği vahşi cinayetler, İslami camialara yönelik kirli kumpaslar bir bir ortaya çıktı. Müslüman gençlerin ve dindarların o yıllarda nasıl iftiralara uğradıkları, FETÖ polis ve yargısının elleriyle nasıl mağdur edildikleri güneş gibi aşikâr oldu. Devlet yetkilileri, konunun uzmanları, medya organları İslami cemaatlere, özellikle bölgede etkin olan İslami camiaya yönelik kumpasları kabul ettiler. Zindanlardaki Müslümanların mağduriyetleri konusunda itiraflarda bulundular. Devletin en tepesinde bulunan ve kendisi de 28 Şubat mağduru olan Sayın Cumhurbaşkanı dahi mütedeyyin, dindar insanların 5, 10, 15 yıldır haksız yere hapishanelerde tutuklu olduklarını dile getirdi ve bu insanların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiği yönünde ifadeler kullandı."
"16 yıldır iktidarda olanlar hiçbir girişimde bulunmuyorlar"
Kılınç, "Tüm bunlara rağmen FETÖ ve 28 Şubat cuntasının mağdur ettiği ve zindanlara attığı yüzlerce dindar mahkûmun, Yusufinin zindan çilesi devam ediyor. Bu insanların hak taleplerini, adalet isteyen çığlıklarını duymayan kalmadı. Artık FETÖ mensubu hâkim ve savcılar da yok. 16 yıldır iktidarda olanlar bu hukuksuzluğu gidermek için hiçbir girişimde bulunmuyorlar. Yusufilerin, onların ailelerinin hakkaniyete uygun taleplerini görmezden, duymazdan geliyor, adeta üç maymunu oynuyorlar. Zindanlarda unutulmaya terk edilen Yusufîler çeyrek asırdır haksız ve hukuksuz bir şekilde özgürlüklerinden mahrumdurlar. Hazreti Yusuf gibi zindanı medrese edinen bu aziz kardeşlerimiz artık FETÖ'nün mağduru değiller. Onlar, bu saatten sonra mevcut iktidarın mağdurudurlar." şeklinde konuştu.
"Bu zulme neden sessiz kalıyorsunuz?"
Hükümet yetkililerine seslenen Kılınç, son olarak şunları kaydetti:
"Allah aşkına, yıllardır haksız ve hukuksuz bir şekilde zindanda tutulan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarıyla ilgili adım atmanız, girişimlerde bulunmanız çok mu zor? FETÖ'nün en büyük mağdurları olan İslami dava mahkûmlarının yıllardır yaşadıkları zulme neden sessiz kalıyorsunuz? Fesat şebekesi yargıçlarının şantaj ve uydurma belgelerle cezalar verdiğini biliyor olmanıza rağmen bu konuda şu ana kadar bir şey yapmamanızın büyük bir vebal olduğunu bilmiyor musunuz? Bu kardeşlerimize yönelik esaret zulmüne ortak olmaktan kurtulmak istiyorsanız derhal harekete geçilmeli, bu insanların haklı taleplerine kulak vermeli ve adalet yolunu açmalısınız. Yoksa yükleneceğiniz büyük vebalin altında kalkamaz ve mazlumların, mağdurların, gözleri yaşlı anne, eş ve çocukların bedduasından kurtulamazsınız. Şu gerçek iyice bilinmeli ki hiç kimse zulümle abad olamaz ve zulmün sonu büyük bir hüsrandır. Zulmedenler, zulme ortak olanlar, zulme göz yumanlar er veya geç bunun bedelini hem dünyada hem de ahrette ödeyeceklerdir."
Basın açıklaması yapılan duanın ardından son buldu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)