Hikâyelerin en güzelini anlat

Anne bana hikâye anlat.

Bana babamın hikâyesini anlat.

Onun şefkatini, cömertliğini, asilliğini; babamı anlat.

En güzel hikâyeleri anlat anne.

Babamın cesurca direnişini o cengâverce duruşuna anlat anne.

Konuş ana konuş…

Yetmedi mi? yetmedi mi ana? Yıllarca sustuğun, tek kelime bile etmediğin…

Özledim anne, babamın gülüşünü özledim. Bana sarılıp ‘yavrum` deyişini…

Kaçıncı bayram anne, kaçıncı bayram! Hani ‘gelecek bir gün` dediğin babam… Özlüyorum anne özlüyorum. Konuşsana ana, konuş… Sen hiç mi sevmedin babamı. Ben yıllardır kanser hastası gibi acı çekiyorum. Baba özlemi ile yanıp kavruluyorum. Okulda çocuklar ‘senin baban neden yok` dediler. Ben sadece ağladım anne, sadece ağladım. Herkes tanıyor onu ama ben tanımıyorum… Sorduklarım ‘o ne yiğit adamdı` deyip susuyorlar anne. Sen konuş anne, sen konuş… Yeter değil mi sustuğun. Ben artık dayanamıyorum anne…

Dinle beni oğul, dinle… Sana hikâyelerin en güzelini anlatacağım… Doğru, yıllarca sustuğum sana sadece ‘baban bir gün gelecek` dedim. Sana diyorum oğul sana… Senin baban yiğitti, cesurdu, cömertti. Babanı bizde pek görmezdik. Çünkü baban kendini Allah`a çoktan adamıştı.

O dedenin zekâtıydı evlatları arasında. Baban seni ne de çok severdi… Öpüp öpüp koklar ‘sen de baban gibi ol` derdi.

Söylesene oğlum, söylesene…

Senin babanın vahşice, zalimce, barbarca şehit edildiğini nasıl söylerdim. Babanı, yiğidimi üçüncü kattan attıklarını sana nasıl anlatırdım. Bu da yetmezmiş gibi babanı ezdiklerini, üstüne üstlük vücudunu taşlarla ezdiklerini nasıl derdim… Yiğidimi benzin döküp yaktıklarını, onu barbarca şehit ettiklerini nasıl anlatırdım sana… Kurban eti dağıtırken şehit edildiğini söyleseydim, bana ne derdin?

Onlar bizim Kurban Bayramı`nda Rabbimize adadığımız kurbanlarımızdı yavrum. Sen sen ol asla isyan etme… Asla matem tutma… Sakın ola ki zalimi güldürme… Baban cennette… Sen babanla gurur duyarak yaşa ve baban gibi şehitlerimiz gibi kendini bu davaya ada.

Kaynak, Nisanur Dergisi, Zeynep Erdoğan