Feyzullah Zerey
Dört kardeşten en küçüğü olan Hacı Biçer`in babasının adı Nuri`dir. Yaşadıkları Boşat köyünden Silvan`a geldiklerinde Hacı 10-12 yaşlarındaydı. Hacı, ortaokula kadar okur. Yaşı büyüyünce işe başlar ve çimento, demir alım-satımıyla uğraşır. Yol, köprü yapım işlerine girer. 25 yaşlarında Müslümanlarla tanıştığında evliydi.
Hz. Ömer ahlakına sahipti
Cahiliye döneminde çok otoriter, cesur, tavizsiz ve sert bir insandı. Müslümanlara katıldığı zaman bu özelliklerini İslam`ın terbiyesiyle şekillendirir ve hayra yönlendirir. Gece gündüz İslami hizmetlere koşuşturur. Vaaz ve sohbetler vermeye başlar. İnsanlara “Gelin beraber la ilahe illallah söyleyelim” der ve konuşmalarının ana konusu bu tevhid kelimesi olurdu. Hatta yazmış olduğu bu şiiri zamanla marş haline getirilip kasetlerde çalınır.
1990`lı yıllarda mürted örgütün zorbalıklarının ayyuka çıktığı bir zamanda kendisi de defalarca tehdit edilir. Pkk`nin hedefi olur.
Malıyla canıyla İslam`a hizmet eder
Hacı, davaya katıldığı zaman çimento ve demir ticareti ile uğraşmaktadır. Bütün mal varlığını davasına adamaya başlar. Gece gündüz çalışır, hiç durmaz. Bazen taksi, bazen motosiklet, bulamazsa bisikletle veya yaya olarak dolaşır ve insanlara İslam`ı tebliğ ederdi. Hacı hiç kimseden çekinmez, korku nedir bilmezdi. İşte bu yüzden Pkk, “Hacı var oldukça biz Silvan`da duramayız” diye düşünür. Hacı, Pkk`lilerin düğününde bir Müslüman bacıya hakaretler yapıldığını duyduğunda hemen oraya gider, tek başına düğünü basarak bu hakaretlere karşılık verir.
Hacı, şehid olduğunda işyerinde bir şeyi kalmamış, sermayesi erimişti. O canıyla malıyla hep hizmet ederdi. Komşularını ve arkadaşlarını sürekli evine ve işyerine davet eder, onlara İslam`ı tebliğ ederdi. İnsanlara sürekli “la ilahe illallah” konusunu işlerdi.
Şehadeti
Pkk, Silvan`da iki kişinin vurulması kararını alır. Bunlardan biri Hacı idi. Onlar, bu iki kişi öldürülürse İslami çalışma artık kalmaz diye düşünürler. Kadir Gecesinde 45 civarında kişi evini kuşatır. Hacı, kurşun yağmuru altında tekbirler getirir. Pkk`liler kurşunlarla demir kapıyı parçalayarak açar, içeriye girerler. Bu arada pencereden de kurşun sıkmaya devam ederler. Hacı, kendisine isabet eden yaklaşık yüz mermiyle şehid olur. Canını verene kadar tekbir getirmeye devam eder. Kanı açık olan Kur`an-ın üzerine akar. Hanımı da 4 kurşunla yaralanır. Onu şehid eden katiller evine girip İslami kitap ve Kur`an-ı Kerim`i yere atarak silahla taradılar.
Taziyesi
Taziyesine Batman, Diyarbakır ve çevre köylerden binlerce Müslüman katılır ve cenazesi tekbirlerle Silvan Merkeze yakın bir mezarlığa defnedilir. Taziyesi birçok insanın İslam`la tanışmasına ve şuurlanmasına vesile olmuştur.
Sanatçı Beheşti : Şehid HACI BİÇER bir kahramandı
Şehid Hacı Biçer`le geçirdiğim zamanı ömrümün en hayırlı ve en verimli zamanları olarak kabul ediyorum. Hacı Biçer kadar kimseye gıpta etmemişim. Hemen hemen Hacı ile aynı tarihte İslam`la tanıştık.
Dükkânı tebliğ merkeziydi
Hacı Biçer, hidayet bulunca çok geçmeden dükkânını tebliğ ve sohbet mekânı yaptı. Sürekli şöyle derdi; “Devamlı dükkânımda bir imam arkadaş hazır bulunsun. Sizler de dışarıdan yeni arkadaşlar bulup getirin.” Bizler ilgilendiğimiz bir kişiyle Hacı`nın dükkânına geliyor, beraberce orada sohbet dinliyorduk.
Dükkânında traş yapıyordu, yemek yediriyordu
Şehid Hacı Biçer, dükkânını, kendini, malını ve tüm zamanını Müslümanların hizmetine adamıştı. Dükkânında yemek pişirir, yanına gelenlere hem yemek yedirir, hem de İslam`ı anlatırdı. Gençlerden saçı uzun olup da parası olmayanları dükkânında traş ederdi.
Bir itirafta bulunayım ki ben Hacı Biçer`le rekabet halindeydim. Hacı kaç kitap okudu, kaç insanla ilgileniyorduysa ben de öyle yapmaya çalışıyordum. Onun gibi olmayı arzuluyordum. Hacı ile birbirimizi çok seviyorduk.
Ömrünü hizmetlere verdi
Hacı, bütün ömrünü İslami çalışmaya vermişti. Hacı nereye gitse orada ya sohbet veya mücadele vardı. Bir gün saat 9 ile 10 arası bir arkadaşımın evine gittim. Kapıyı çaldım arkadaş kapıyı açtı. Baktım ki gözleri uykuluydu. Ona şöyle dedim, “Senin gibi şeyh olsa, böyle uykuda kalsa halimiz böyle olur. O da bana dedi ki, “Sen ve Hacı Biçer gibi müritlerim olsa ben de böyle uykuda kalırım. Ben de “Biz ne yapmışız” dedim. Bana, “Hacı bir yerde sohbet vermiş ve tartışmalı bir meseleyi Hacı`ya sormuşlar. Hacı da meseleyi çözemeyince gece onları orada bırakıp bana geldi. Beni uykudan kaldırdı ben meseleyi ona anlattıktan sonra Hacı tekrar onların yanına dönüp gitti.” İşte bunun gibi Hacı bir meseleye el attığında o meseleyi hal etmeyinceye kadar vazgeçmezdi.
Çok hareketliydi
Hacı çok hareketliydi. Gün olur taksi ile gün olur motosikletle ve gün olur altında bir traktörle işe gelerek Müslümanların hizmetine koşardı. Bir gün dışarıdan bir hocamız Silvan`a gelmişti, “Hacı`nın yerini bilen yok mu” diye sordu. Bir arkadaş, “Ben Hacı`nın şimdi nerede olabileceğini biliyorum” deyince, o abimiz, “Vallahi bu büyük bir başarıdır. İlk defa birisi ‘Hacı`nın yerini biliyorum` diyor. Bizler buraya her gelişte onu sorduğumuzda ‘şimdi buradaydı ama çıktı` deniyordu” dedi.
Çok fedekar ve cömertti
Şehid Hacı hemen her gün bir köye gidiyordu. Kanaatimce Silvan`da gitmediği köy kalmamıştı. Bazen düğün olduğunda “şu şu köylerden falan falan arkadaşları çağırın” derdi. Çoğu zaman da kendisi arabasıyla onları topluyordu.
Şehid Hacı, çok mert ve fedakârdı. O zamanlar Silvan`a dışarıdan birçok Müslüman gelirdi. Hacı onları misafir ediyor, güzel bir hürmetten sonra yolcu edinceye kadar onlardan ayrılmıyordu.
İbadetlerine düşkündü
Hacı ile aylarca gece gündüz kaldığım için onun gecesine ve gündüzüne çokça şahit oldum. Hacı`nın gecesi ve gündüzü hep ibadet ile geçerdi. Gece teheccüd namazını kılar, haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçlu geçirirdi.
Şehid Hacı, ömrünü şehidlerin hayatı gibi geçirdi ve böylece dünyadan ayrıldı. Zaten kendisi “Silvan`ın ilk şehidi ben olacağım” diyordu ve Silvan`ın ilk şehidi o oldu.