İslami hizmetlerinden dolayı uzun yıllardır cezaevinde bulunan 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru Yusufî mahkûmlara adalet için Adana'da basın açıklaması düzenlendi.
Hükümete adalet çağrısı yapılan açıklamada, "Mazlumca haykırışlarımızın karşılığında Yusufîlerimizin özgürlüğüne kavuştuğuna şahit olana kadar bu basın açıklamaları ve diğer etkinliklerimiz devam edecektir." denildi.
28 Şubat ve FETÖ Yargısı Mağduru Aileler İnisiyatifi Adana İl Koordinatörlüğü tarafından organize edilen kitlesel basın açıklamasına HÜDA PAR Adana İl Teşkilatının yanı sıra birçok sivil toplum kuruluşu da destek verdi.
Adana 5 Ocak Meydanı'nda Cuma namazına müteakip yağmur altında gerçekleşen basın açıklaması sırasında, "28 Şubat Son Bulsun", "Af Değil Yeniden Yargılanma", "Lütuf Değil Adalet İtiyoruz", "Adil Yargılanma Hemen Şimdi", "Bu Hasret Son Bulsun Yusufîler Özgür Olsun" yazılı döviz açıldı.
İnisiyatif Sözcüsü Orhan Erkuş'un sunuculuğunu yaptığı programda basın açıklamasını ise Avukat Hakan Özbay okudu.
Mazlumca yıllarını zindan köşelerinde geçiren Yusufiler için Adana'da 8'nci hafta basın açıklamasını gerçekleştirdiklerini belirten Özbay, "8 hafta önce Yusufîlere Özgürlük kapsamında başlatmış olduğumuz basın açıklamalarına bu yıl da hız kesmeden devam edeceğiz. Önceki basın açıklamalarımızda da belirttiğimiz üzere, mazlumca haykırışlarımızın karşılığında Yusufîlerimizin özgürlüğüne kavuştuğuna şahit olana kadar bu basın açıklamaları ve diğer etkinliklerimiz devam edecektir. Önemli olan ateş dokunduğunda ses çıkarmak değil, haksızlık kime karşı işlenirse işlensin ayrım gözetmeden 'mazlumun dini sorulmaz' anlayışıyla meseleye sahip çıkmaktır. Herhangi bir siyasi veyahut askeri erkin sopasından korkmadan, özgürce mazlumlara sahip çıkıp, onların sesi olmaktır." diye belirtti.
"O dönemin mazlumları bugün Stockholm sendromuna kapılmış"
28 Şubat süreci ve FETÖ yargısı zulmüne dikkat çeken Özbay, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Coğrafyamızda, özellikle de son dönemlerde ruhumuza işlemiş çaresizlik ve nemelazımcı anlayışımızın haksızlığa uğramış insanlara kör kalınmasına sebep olduğunu net olarak görmekteyiz maalesef. Önceden, en ufak haksızlığa tahammül edemeyen, sevmediği şahıslara bile zulmedildiğinde hakkaniyet ve vicdani yükümlülük gereği bunlara itiraz edip karşı çıkan bir haslete sahip iken, şimdi, zulmü yapanın bizden olduğunu görünce sessiz kalan, zulme bizzat uğrayınca feryat figan eden, başkalarına zulmedilince de 'kesin hak etmiştir' anlayışı hayat felsefesi haline gelen bir topluma evirilmiş bulunmaktayız. Bizlere yönelen baskı ve zulme karşı her daim dik ve diri dururken, bu şiddet ve zulüm yön değiştirince rehavete kapılıp duyarsızlaşmaktayız. Bu bağlamda, 28 Şubat dönemini iliklerine kadar yaşamış o dönemin mazlumlarının bugün duyarsızlaşmasını da bu anlamda değerlendirmek durumunda kalıyoruz maalesef. O dönemin mazlumlarının, bugün Stockholm sendromuna kapılan biri gibi davranmasına da anlam verememekteyiz ve bu durumu da asla kabullenemiyoruz. Bu anlamda kardeşane uyarımızı da yeniden yapmak istiyoruz. Artık gaflet uykusundan uyanın. Atalarımızın sözlerinde bahsettikleri gibi, neyden post olmayacağını da görün Allah rızası için! Allah'tan başkasını da razı etmeye çalışmayın, zira başaramazsınız."
"Bırakın da evlatlar annelerine, çocuklar babalarına kavuşsun"
Yusufî mahkumlar ve ailelerinin çektiği sıkıntılara da dikkat çekip yetkililere adalet çağrısı yapan Özbay, "Artık zulme uğramış kardeşlerinizi görün. Çocuklar karnelerini babalarına zindanda değil, babalarının kucaklarında, dizlerinin dibinde göstersin. Anneler sırf yıllardır zindanda haksız yere kalan evladı yiyemediği için onun sevdiği yemekleri, tatlıyı yapmayı kendisine yasaklamasın. Bırakın da evlatlar annelerine, çocuklar babalarına kavuşsun. Sizler nasıl bu soğuk kış günlerinde çocuklarınızla ve ailenizle sıcacık şömineleriniz karşısında oturup muhabbet ediyorsanız, izin verin bu mazlumlar da zemheri ayları soğuk zindan köşelerinde değil çocuklarının, eşlerinin, ana babalarının sıcacık muhabbetleriyle ısınarak geçirsin evlerinde. Yani diyoruz ki; Artık 28 Şubat son bulsun!" dedi. (İLKHA)