Siyer Mektebi programında konuşan Avukat Emin Güneş 21. yüzyılın cahiliyesine dikkat çekerek, "çocuklar acımasızca, diri diri parçalanarak öldürüldü. Toprağa gömülmezden önce makaslarla kolları, bacakları kesildi. Parça parça edilerek öyle toprağa gömüldü. Bu vahşet o vahşetten daha fazladır, daha beterdir" dedi.
Peygamber Sevdalıları Vakfı Şanlıurfa Koordinatörlüğü tarafından 15 günde bir düzenlenen ve konuşmacı olarak Avukat Emin Güneş'in katıldığı "Siyer Mektebi" programları devam ediyor.
Şair Nabi Konferans Salonunda düzenlenen programa HÜDA PAR Şanlıurfa İl Başkanı Basri Demir, Peygamber Sevdalıları Vakfı yetkilileri ve vatandaşlar katıldı.
Program, Mehmet Koç tarafından okunan Kur'an-ı Kerim ile başladı. Programa konuşmacı olarak katılan Avukat Emin Güneş, cahiliye toplumu ile günümüz toplumu arasındaki benzerliklere dikkat çekerek konuşmasına başladı.
Cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğünü belirten Güneş, günümüzde ise çocukların doğum kontrol hapları ve kürtaj ile katledildiğine dikkat çekti.
Cahiliye dönemi ile günümüz modern dünyasındaki cahiliyeye vurgu yapan Güneş, "Cahiliye denildiği zaman ilk akla gelen, kızların diri diri gömülmesi olayıdır. Bunun toplumda çok biliniyor olmasının sebebi şudur; Gerçekten toplumlar kız çocuklarına karşı hassastırlar. Kız çocuğu masumiyetin ifadesidir. Suçsuz, günahsız, 'sabi' dediğimiz çocuk yaşta henüz günaha bulaşmamış yavrularını, sırf cinsiyetinden dolayı acımasızca, bizzat babaları götürüp diri diri çukurlara gömüyordu. Bununla ilgili örnekleri duymuşsunuzdur. İşte 'seni dayına götüreceğim' diyor, kazı yaparken yavrusu kızcağız, babasının terini siliyor o da ona çukurun içine itiyor." ifadelerini kullandı.
"Yirminci Yüzyıl'ın cahiliyesinde cinsiyetine bakılmaksızın çocuklar acımasızca, anne hayatı riske atılarak, ana karnında, diri diri parçalanarak öldürüldü"
Cahiliye döneminde kız çocuklarının katledilmesinin sebeplerinden birinin geçim sıkıntısı olduğuna işaret eden Güneş, "Fakir bir toplumdular, geçim sıkıntısı yaşıyorlardı. Erkek; iyi kötü kendi boğazı kadar üretebiliyordu. Kadının onun kadar üretme şansı yoktu. Sofrada bir fazlalıktı. Kadın, kız çocuğu öldürülüyordu. Bu gerekçeyle bazı kabilelerde erkek çocuklarını da öldürüyordu. Onun için Kur'an-ı Kerim; 'rızık endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, onların rızkını Allah u Teâlâ gönderir' diyor. Bizim cahiliye ne yaptı? Bizim cahiliye işte bakabileceğiniz kadar çocuk yapın, birden ikiden fazla çocuk yapmayın, dedi. Kontrol hapları dağıttılar. Doğum kontrolünü yaygınlaştırdılar. Bu hizmetleri bedava yaptılar. Kürtajı yasallaştırdılar. Dolayısıyla 21. yüzyılın cahiliyesinde cinsiyetine bakılmaksızın çocuklar acımasızca, diri diri parçalanarak öldürüldü. Toprağa gömülmezden önce makaslarla kolları, bacakları kesildi. Parça parça edilerek öyle toprağa gömüldü. Bu vahşet o vahşetten daha fazladır, daha beterdir demek ki biz cahiliyeden kurtulmuş değiliz. Cahiliyet bitmemiştir ona vurgu yapmak istiyorum." dedi.
"Bankayı soyan basit bir hırsızdır. Bankayı kuran ise nitelikli profesyonel bir hırsızdır"
Cahiliyede ekonomik hayat ile günümüzdeki ekonomik hayatı karşılaştıran Güneş, "Cahiliye ekonomisi; faiz, tefecilik üzerine kuruluydu. Yani tefecilik çok yaygındı. Şimdi, biz de tefecilik deyince insanlar piyasadaki faizcilere, tefecilere kızıyor. Bankacılık tefecilik değil midir? Bankaların yaptığı farklı bir şey midir? Biz de birisi banka soysa vay hain, terörist bilmem herkes onu kınar. Hâlbuki bankayı soyan basit bir hırsızdır. Bankayı kuran ise nitelikli profesyonel bir hırsızdır. Yani faiz sistemi cahiliyede çok yaygındı. Meşhur bir geçim, kazanç kaynağıydı. İnsanların faizi giderek katlanırdı. Zamanında ödemesini yapamayanların faizi, birkaç misli ile arttırılırdı. Peki, bu nereye kadar giderdi. Adam ödeyemiyor, istediği kadar artırsın, ne olacak. Adamı alırlardı, hürriyetine el koyarlardı, onu köleleştirirlerdi. Ya kendi çocuğunu, eşini parasının yerine verecek, tefecilerde şimdi öyle demiyorlar mı? 'Borcunu ödemezsen, karını alırız.' O zamanda adam, ya bir yakınını verecek ya da kendisi köleleşecekti. Köle pazarına götürülecekti. Fiyatın yüksek olduğu bir dönemde, borcun yerine satılacaktı. Cahiliye böyle bir sisteme sahiptir." şeklinde konuştu.
"Eğer o toplumda faizli işlemler caiz ise; o faiz senin bebeğine içirdin süte kadar, her şeyine bulaşır"
"Faiz, toplumları kemiren bir kemirgen gibidir." diyen Güneş son olarak şunları kaydetti: "Ülkeler ekonomik olarak kalkınamazlar. Faiz üretimi durdurur. Faizin yasaklanmasının hikmeti çok; ama bunun ayrıntıları üzerinde duracak zamanımız yok. Faizli bir toplumda sakın ola kimse, bana ne kardeşim! Ben ne bankaya giderim! Ne gelirim! Ne faiz verir! Ne faiz alırım! Diyemez. Yediğin ekmekte de faiz var, giydiğin kıyafette faiz var. Eğer o toplumda faizli işlemler caiz ise; o faiz senin bebeğine içirdin süte kadar, her şeyine bulaşır. Misal vereyim nasıl? Adam süt fabrikası bir tesis kuracaksa; bankadan faizli kredi alıyor. Dolayısıyla bu kredinin faizdeki giderini sütün fiyatına yansıtıyor. O fiyatta senden çıkıyor. Sen faiz ödemiş oluyorsun. Öyle ben işte faize bulaşmadım, diyemezsiniz. Bir toplumda faiz olabilir. İslamiyet faizi haram ettikten fuhuşu, kumarı ve kan davasını kaldırdıktan sonra da Müslümanlar için de böyle şeyler olmuş olabilir. Bunu yüzde 100 bitirmek mümkün değil, ama bunların hepsi yasaktı. Devletin takibi altındaydı, yapanlar cezalandırılıyordu. Şimdi, bunların hepsi serbest, bunun aleyhine hareket etmek yasak! Farkı gördünüz mü? Bu toplum diyor ki, ben Müslüman bir toplumum, bilmem son kaleyim, okçular tepesi diyorlar. Ama bakın cahiliyeden bir farkı var mı? Yani birisi borcunu öderken faizini ödemese devlet gücünü kullanıp o faizi alıyor. Yani Devlet tefecinin emrinde hareket edebiliyor." (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)