Kış mevsiminin gelmesiyle beraber, fosil yakıtların kullanılmasıyla birlikte hava kirliliği de artışa geçti. Birçok etkenle mikroplara maruz kalınan bu soğuk günlerde hava kirliliği de insan sağlığını tehdit eden önemli bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Giderek artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için büyüyen sanayi çevreyi önemli ölçüde kirletirken, maruz kalınan zararlı maddeler de cilde, gözlere ve solunum sistemine zarar veriyor.

Hava kirliliğinin yoğunlaşmasına, rüzgâr, meteorolojik durum, yerleşik alanının topografik yapısı ve şehirleşmenin de çok etkili olabildiğine dikkat çeken uzmanlar, sisinde hava kirliliğinin daha da fazla hissedilmesine neden olduğunu ve hava kirliliğinin canlılar üzerindeki etkisini arttırdığını söyledi.

Türkiye'de ve özellikle de Gaziantep'te hava kirliliğinin son yıllarda giderek arttığını belirten Gaziantep Makine Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Ovayolu, İLKHA'YA yaptığı açıklamada, hava kirliliğine neden olan etkenlerin azaltılması gerektiğini söyledi.

Ovayolu, hava kirliliği ile mücadelenin her şeyden önce onu doğuran nedenlerin ortadan kaldırılması ve azaltılması ile mümkün olabileceğine işaret ederek, bu konuda da herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini belirtti.

Hava kirliliği ile sisin birbirine karıştırılmaması gerektiğini ve sisin genellikle meteorolojik nedenlerden kaynaklandığını vurgulayan Ovayolu, sisin her zaman hava kirliliğinin bir göstergesi olmadığını, ancak hava kirliliğinin sisin etkisini artırabileceğini kaydetti.

Hava kirliliğinin sisin artmasına neden olduğunu ifade eden Ovayolu, özellikle bu sene kentte yaşanan yoğun sisin hayatı olumsuz etkilediğini belirterek, "Özellikle bu yıl Gaziantep'te sisten dolayı çok ciddi bir hava muhalefeti ve yoğun bir şekilde uçak rötarları ile karşı karşıyayız." dedi.

"Hava trafiğinde çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır"

Hava muhalefetinden dolayı uçakların havaalanına inip kalkamamasının vatandaşları mağdur ettiğini belirten Ovayolu, "Havaalanına inemeyen uçaklardan dolayı ciddi şekilde vatandaşlardan da ve kendi üyelerimizden çok ciddi tepkiler geliyor. Bunun sebebi ise son dönemde özellikle bu yıl çok yoğun bir şekilde yaşandığı için bunu söyleyebiliyoruz. Yoğun bir şekilde bir sis muhalefeti ile karşı karşıyayız. Bu sisin sebebi meteorolojik bir olay. Sisin yaklaşık olarak bir kilometre görüş mesafesinin altında olması durumunda meteorolojik bir olay olarak değerlendirebiliriz. Çünkü sis bir meteorolojik olaydır ve bu meteorolojik olaydan kaynaklı olarak görüş mesafesinin kısıtlanmasının durumu söz konusudur. Bu sebepten dolayı özellikle de hava trafiğinde çok ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır." ifadelerini kullandı.

"Sis sürekli şehrin üzerine bir karabasan gibi çöküyor"

Sisin önlenebilmesi için rüzgârın çok önemli bir faktör olduğunu aktaran Ovayolu, özellikle kentleşme aşamasında kent planlamasında rüzgâr yönünün hesaplanarak kentin ona göre planlaması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

"Rüzgâr yönü düzgün seçilen bir imar programında, bir şehirleşme de rüzgârın çıkmasından mütevellit olarak mutlaka sis dağılacaktır ve sisin dağılmasından sonra aydınlık bir havayla bizim bu kışı atlatma durumumuz söz konusu olacaktır. Ama özellikle kentleşme ve kentin planlanması aşamasında biz şu anda görüyoruz ki rüzgâr yönü çok dikkate alınmamış. Ama bundan sonra en azından rüzgâr yönünün şehrin genel olarak nefes almasında genel olarak rüzgâr yönünün dikkate alınması gerektiğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sisin içerisinde su buharı var. Bu su buharının kristalleşmesinden kaynaklı olarak sis meydana geliyor. Tabi sis havada olduğu zaman fosil yakıtlar, fosil yakıtlardan çıkan partikül maddeler havada o sisin içerisindeki su buharcıklarına tutunarak havada kalıyorlar ve hava kirliliği meydana geliyor. Bu hava kirliliği sisin dağılmasıyla ancak mümkün olabilecektir. Ama özellikle rüzgâr yönünün hesaplanmamasından kaynaklı olarak maalesef rüzgâr ile biz bu sisi dağıtamıyoruz. Sis sürekli şehrin üzerine bir karabasan gibi çöküyor."

"Trafikte mümkün olduğu kadar daha az araç bulundurmamız gerekiyor"

Gaziantep'in bir sanayi kenti olmasından dolayı organize sanayi bölgelerindeki işletmelerin baca gazı emisyonlarına edilmesi gerektiğini belirten Ovayolu, "Şehrimiz bir sanayi kenti olmasından dolayı çok ciddi baca gazi emisyonları ile karşı karşıyayız. Özellikle organize sanayi bölgesi ve küsgetteki sanayi tesislerinde baca gazı emisyonlarına dikkat edilmesi gerekiyor. Bunlar tabi ki kısa vadede değil uzun vadede bazı çözümler var. Bu çözümler çerçevesinde elimizden geldiği kadar bu durumu pansuman tedbirlerle atlatmak durumundayız. Kısa vadede yapılacak çözümlerde var. Trafikte mümkün olduğu kadar daha az araç bulundurmamız gerekiyor. Halkımızın toplu taşımaya yönlendirmemiz gerekiyor. Özellikle elektrikli ve raylı taşıma sistemlerine yönlendirmemiz gerekiyor. İkinci aşamada ise trafikte bulunan araç sayısını mümkün olduğu kadar azaltmamız gerekiyor. Trafikte bulunan araçların egzoz emisyonlarını mutlaka rutin şekilde kontrol edip egzoz emisyonlarını standartlarını sağlamayan bu araçların trafikten men edilmesi gerekiyor. Kısa vadede yapacak çözümlerin başında bunlar geliyor." şeklinde konuştu.

"Kötü yanmayı engelleyici yönden çalışmalar yapılmalıdır"

Ovayolu, "Sanayi ile ilgili yapacağımız çözümlerde var. Sanayi ile ilgili baca gazlarının kötü yanmadan mütevellit olarak çok ciddi partikül ve kükürtdioksit madde salınımları oluyor. Bunların kötü yanmayı engelleyici yönden çalışmalar yapılması gerekiyor. Organize sanayi bölgesi olsun ve şehirdeki sanayi bölgesi olsun kazan yakan personellerin odamız tarafından eğitimleri mevcut. Bizler de büyükşehir belediyesi ile birlikte kazan yakma konusunda bazı seminerler veriyoruz." diye konuştu.

Yeni yerleşim yerlerinde de çok ciddi yeşil alan planlaması yapılması gerektiğini belirten Ovayolu, bu yeşil alanların ve hava kirliliğinin çözümlenmesinde bir etken olduğunu, yeşil alan ile ilgili büyükşehir belediyesi ve ilgili merkez ilçe belediyelerinin de önümüzdeki süreçte imar planlarında mutlaka bunu değerlendirmeleri gerektiğini ifade etti.

"İnsan ve canlılar odaklı bir kent tasarımı yapmamız gerekiyor"

"İnsan ve canlılar odaklı bir kent tasarımı yapmamız gerekiyor" diyen Ovayolu, "Taşıtlar veya araçlarla ilgili tasarım daha çok toplu taşımaya ve toplu kullanıma yönelik yaptığımızda önümüzdeki süreçte biz hava kirliliğini bir nebze de olsa azaltmış olacağız. Bunlar tabi ki kısa vadede çözümlerimiz. Ama uzun vadede de çevre yollarının biraz daha arttırılarak çevre yollarının biraz daha fazla kullanılmasını teşvik etmemiz lazım." diye belirtti.

"Doğalgaza geçiş sürecinin hızlandırılması gerekiyor"

Sanayi ve iş merkezlerinin de yerleşim alanlarından biraz daha uzakta kurulması gerektiğini söyleyen Ovayolu, "Bunların baca gazı emisyonlarının daha ciddi şekilde kontrol edilmeleri gerekiyor ve özel vasıta kullanım yerine toplu kullanım yönündeki 'Gaziray Projesi' gibi projelerin bir an önce devreye girip bu projelerin vatandaş tarafından kullanılması gerekiyor. Yeni yerleşim yerlerinde de mümkünse merkezi sistem kullanılması yönünde vatandaşların teşvik edilmesi gerekiyor. Çünkü merkezi sistem kullanımlarında yakıt tasarrufunun olduğu bir gerçektir. Bu teknik ve bilimsel olarak da ispatlanmıştır. Dolayısıyla eğer daha az yakıt kullanıyorsanız daha az baca gazı salınım oluyor. Dolayısıyla da merkezi sistem ısınma sistemlerinin mutlaka teşvik edilmesi gerekiyor. Bu konuda zaten yönetmelik gereği 2 bin metrekarenin üstündeki yerlerde yüzde 100 çoğunlukla doğalgaz kullanma zorunluluğu vardır ve bunun daha çok teşvik edilmesi gerekiyor. Özellikle kentte doğalgaza geçmeyen mahallelerin ve fosil yakıtlar, odun ve kömür gibi ya da buna benzer yakıtlar kullanılan mahallelerde bir an önce doğalgaz ile ilgili çalışmaların hız kazanması gerekiyor. Bu konuda da gerekirse kömür kullanan bu vatandaşlara doğalgaz konusunda bazı teşvikler verilerek ve bazı yönlendirmeler yapılarak kömür yerine doğalgaza geçiş sürecinin hızlandırılması gerekiyor." dedi.

"Halkın doğalgaza teşvik edilmesi gerekiyor"

Doğalgazın en temiz yakıt olduğunu ifade eden Ovayolu, "Tabi ki daha temiz yakıtlarımız var ve güneş enerjisinden elektrik üretim tesisleri bunların başında geliyor ama kentimizde şu anda en temiz enerji olarak tavsiye edebileceğimiz doğalgazdır. Doğalgaz ile ilgili de şu anda doğalgaz kullanmayan ve fosil yakıt ağırlıklı kullanılan mahallelere bir an önce doğalgaza geçişi yönünde teşvik edilmesi gerekiyor. Bununla ilgili de özellikle büyükşehir belediyemizin ve merkez ilçe belediyelerimizin mutlaka bazı cazibe yaratıcı şartları halkın kullanımına sunması gerekiyor. Kömür yerine belki de doğalgaz yönünde bazı destekler verilebilir. Doğalgaz tesisatının yapılmasından, doğalgaz sobalarının alınmasından ve doğalgaz kullanımında faturalarda belli bir kısmının devlet tarafından karşılanması yönünde bazı çalışmalar olabilir. Biz bunları önemsiyoruz. Bunlar bizim sağlığımız için önemlidir. Çünkü biz bu kentte yaşıyoruz." diye konuştu.

"Baca gazı emisyonlarında şu anda alınmış bir tedbir yoktur"

Gaziantep'in, Türkiye'nin altıncı büyük sanayi şehri olduğunu anımsatan Ovayolu, "Gerek organize sanayi bölgesi gerek küsget sanayi bölgesindeki üretim tesislerinin hemen hemen hepsinde enerji kaynakları, buhar, kızgın yağ ve benzeri fosil yakıtlar ağırlıklı kullanan yerlerde var. Doğalgaz kullanan yerler de var. Fakat baca gazı emisyonlarında şu anda alınmış bir tedbir yoktur. Baca gazı ile ilgili emisyonlarının standartlara uygun hale getirilmesi için öncelikli olarak burada bu kazanları yakan ve bu tür enerji kaynaklarını kullanan kişilerin mutlaka eğitilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Havasını soluduğumuz kenti mutlaka yaşanabilir yapmalıyız"

Ovayolu, "Organize sanayi bölgesinde yerleşik bulunan bütün tesislerin en kısa sürede baca gazı emisyonlarını ölçtürerek standartlar çerçevesine getirilmesini bekliyoruz. Gaziantep altıncı büyük sanayi şehri, bu kente yakışır şekilde biz fabrikalar yapıyoruz ama bu yaptığımız fabrikaların mutlaka baca gazı emisyonlarının kontrol edilmesi gerekiyor. Çünkü bu kentte yaşıyoruz ve bu kentin havasını soluyoruz. Havasını soluduğumuz bir kenti mutlaka yaşanabilir bir şehir yapmamız gerekiyor. Bu konuda  herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bananecilikten daha çok çözüm odaklı yöntemlerle bizim bu işi çözümlememiz lazım. Bu konu ile ilgili de yetkileri göreve davet ediyorum." çağrısında bulundu. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)