DOĞRUHABER

Oda TV yazarı Nazif Ay kaleme aldığı yazılarında İslam'a, Peygamber Efendimize ve sahabelere alçakça hakaretlerde bulundu. Her fırsatta halkın değerlerine ve İslam'a hakaretler eden Oda TV bu sefer de tahrik peşinde. 21.11.2018 tarihli ‘Ders kitaplarında cihat işte böyle öğretiliyor' başlıklı yazısında iki cihan güneşimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v) ve İslam'ın cihad anlayışına hakaretler savuran Nazif Ay, şöyle diyor: “Oysa Allah, Hz. Muhammed'e ‘Biz sana Kur'an-ı eşkıyalık yapasın diye göndermedik.' Şeklinde seslenmişti, ama İslam tarihi cihadı bahane ederek, ganimet, köle ve cariye edinme eşkıyalığının şahikasını yazdı, maalesef.” Siirt Müftüsü Ahmet Altınok`un yapılan hakaretlere karşı İLKHA`ya yaptığı değerlendirmeleri ‘yavuz hırsız` misali çarpıtarak toplumda çirkin bir algı oluşturmaya çalışan Oda TV`ye tepki çığ gibi. STK temsilcileri, akademisyen ve yazarlar gazetemize yaptıkları değerlendirmede Peygamber Efendimize ve kutsallarımıza karşı yapılan saldırıların sonuçsuz kalmaması ve azgın azınlığa karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdiler.  


Peygamber Sevdalıları Vakfı Başkanı Adnan Akgönül

PEYGAMBER EFENDİMİZ ALLAH TARAFINDAN, MELEKLERİ TARAFINDAN VE BÜTÜN İYİ İNSANLAR TARAFINDAN ÖVÜLMÜŞTÜR

Peygamber Efendimizin ‘övülen` olduğunu söyleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı Başkanı Adnan Akgönül, “Peygamber bizzat Allah tarafından, melekleri tarafından ve bütün iyi insanlar tarafından övülmüştür. Ona düşmanlık besleyenler ise her zaman vardır. Kendi zamanında Ebu Cehil ve Ebu Lehebler vardı, günümüzde de böyleleri var. Onlar bu peygamberin müjdeleyici ve kurtarıcılığını inkar eden zavallılardır. Aslında bu güruh daha önce öncülüğünü yaptıkları yolun öncüleri olarak Peygamber Efendimize hakaretlerini yaparken bireysel olarak ifsat şebekeleri zaman zaman böyle olayları ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Halkın nazarında Peygamber Efendimizin şahsiyetini küçük düşürmek için kara iftiralara başvuruyorlar. Bunların teşebbüsleri de kesinlikle boşa çıkacaktır.” dedi.

YÖNETİCİLERE ÇAĞRIMIZDIR

“Ülkemiz bir İslam ülkesi olduğundan burada özellikle yöneticilere bir çağrımız var” diyen Akgönül, “1400 küsur yıldır, milyarlarca insan tarafından sevilen bir şahsiyete ülke sınırları içerisinde basın adı altında böyle pervasızca hakaretler yapılıyorsa buna karşı ciddi bir önlem almaları gerekir. Önlem almazlarsa yöneticilik vasıflarına halel getirmiş olurlar. Çünkü bu ülkede korunması gereken en önemli değer, mukaddesattır. Kuran`dır, peygamberdir, dinin temel sembolleridir, bayraktır. Bunları yasal düzenlemelerle koruma altına almak, yönetimin temel vazifesidir. Bu konuda üzerlerine ciddi işler düşüyor.” şeklinde konuştu.

PEYGAMBERİMİZE YAPILAN HAKARETLERE KARŞI HERKES YASAL TEPKİSİNİ VERMELİDİR

Akgönül son olarak şu ifadeleri kullandı; “Her defasında kendini bilmez densizler ortamı germeye çalışmaları, huzursuzluğa sebep olmaları, tefrikaya neden olmaları halkın gündelik yaşantısını olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla bu işte ciddi yasal düzenlemeler yapılırsa kimse kolay kolay böyle densizlikler yapamayacaktır. Tabii burada yönetimin kendi sorumluluğu olduğu gibi, Peygamberimize iman eden her bir Müslümanın da bir sorumluluğu vardır. Çünkü öğrenmiş oldukları İslam, kendilerine Peygamber vasıtasıyla ulaşmıştır. O nedenle peygamberimize yapılan hakaretlere karşı herkes yasal tepkisini vermelidir ki hakaret edenler, o Peygamberin takipçilerinin her zaman asla buna müsamaha göstermeyeceğini anlasınlar.”


Âlimler ve Medreseler Birliği Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan

"PEYGAMBERİMİZ SADECE AZILI MÜŞRİKLERİN HİDAYETİNİ İSTİYORDU"

Taha Suresi'nin nüzul sebebini ve tefsirini açıklayan Âlimler ve Medreseler Birliği Genel Başkanı Molla Enver Kılıçarslan, "Allah-u Teâlâ Peygambere, kavmine hidayet yoluna davet etmesi için emretmişti. ‘Mekke`yi Mükerreme ehlini korkut.` demişti. Allah`ın Peygamberi onlara İslam`ı anlatınca inat ettiler. Şirk, küfür ve dalalette kaldıkları için Peygamber aleyhisselam çok üzüldü. Hadis ravisi olan Mukâtil şöyle diyor; ‘Mekke`nin azılı müşrikleri olan Ebu Cehil ve Nadr gibileri Peygamberimizi çok incittiler ve şöyle dediler; 'Sen kavminden ayrıldın.` Peygamberimiz, kavminin hidayete ulaşması için Rabbine çokça dua ediyordu. Gece gündüz ibadet ediyordu, hatta ibadet ederken ayakları şişiyordu. Bundan dolayı Allah-u Teâlâ 'Ta. Ha. (Ya Muhammed)' süresini indirdi. Ve dedi ki, ‘Ey Peygamber! Biz bu Kur`an-ı senin nefsine zahmet vermesi için ve ibadetlerde fazla yorulup sıkıntı çekesin diye indirmedik. Veya senin kavminin inkârı ve senin risaletine iman etmeyi terk etmelerinden dolayı seni üzüp mahzun etmek için de indirmedik. Bu konuda gönlünü ferah tut. Bu Kur`an-ı ancak Allah`tan korkanlar için bir öğüt ve bir hatırlatma olarak indirdik.` Peygamberimiz sadece azılı müşriklerin hidayetini istiyordu." diye konuştu.

"İSLAM`A ZARAR VERMEK İSTİYORLAR"

Bu ayeti yanlış yorumlayıp İslam`a zarar vermek isteyen art niyetli odakların olduğunu vurgulayan Kılıçarslan, "Şimdi bazı insanlar kalkıp bu ayeti yanlış yorumluyor. Yorumları Allah`ın söylediği şekilde değildir. Mekke müşrikleri Peygambere hangi eziyet, işkence ve iftirayı etmişse ve İslam`a ve Müslümanlara eziyet vermişse bugün Ebu Cehil, Ebu Leheb gibiler de İslam`a zarar vermek istiyorlar. Bunlar Kur`an ayetlerini yanlış yorumlayıp ondan farklı mana çıkarmaya çalışıyorlar. Bu ayetle ilgili binlerce tefsir yazılmıştır. Bu Kur`an Allah`tan nazil olmuştur. Allah, bu Kur`an-ı rahmet ve insanların meşakkat çekmemesi için göndermiştir. Allah, bütün Peygamberleri rahmet için göndermiştir. Bilhassa Allah, Peygamberimize, ‘Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.` buyurmaktadır." ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Ibrahim Emiroğlu

YETKİLİ MAKAMLAR BU KONUDA KAPSAYICI ÖNLEMLER ALMALI VE MÜEYYİDE UYGULAMALIDIR

Prof. Dr. Ibrahim Emiroğlu da, “Yolunu şaşırmış şaşkınların, usul bilgisi, yorum bilgisi, Arapça bilgisi olmadan ayetlere rastgele, sıradan hatta aykırı anlam vermeleri ancak kötü niyetli olmakla açıklanabilir. Kur'an'ın bütünlüğünü ve Kur'an ilimlerini, Peygamberinizin misyonunu, tebliğ metodunu, siyerini bilmeden ayetlere literal anlam vermek yanıltıcı olur. Literal yani lafzi anlam verilse dahi söz konusu edilen Taha suresi 2. ayet مَا أَنزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى teki شقي ( ş e k a) sözcüğünün ilk anlamları mutsuz, zorluk ve sıkıntıdır. Haliyle ilgili ayetin meallerdeki anlam da "Biz Kur'an'ı sana mutsuz olasın, sıkıntılar içine giresin diye indirmedik!" şeklinde anlaşılır ve tarih boyunca da böyle anlaşılmıştır. Hiç kimse kutsalına bu şekilde saldırılmasına rıza göstermez. Yetkili makamlar bu konuda kapsayıcı önlemler almalı ve müeyyide uygulamalıdır. Son zamanlarda bazı mihraklar adeta çobansız köy bulmuş değneksiz geziyor. Yerinde haklı tepki vermemek, haksızlığa rıza gösterme vebalini de içinde taşır” ifadelerini kullandı.


Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Abdullah Yıldız

“ŞER ODAKLAR İSLAM`A YÖNELİK SALDIRI KAMPANYASI YÜRÜTÜYOR”

Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Abdullah Yıldız, “Gün geçmiyor ki şer odaklar, şeytani odaklar İslam`a ve Müslümanlara yönelik bir saldırı kampanyası başlatmasınlar. Bunların kendilerince çeşitli gerekçelerini üretebiliyorlar. Herhangi bir hocaefendinin sözlerini önünden arkasından keserek ‘işte bunlar böyle` der gibi halkın nazarında, insanların nazarında ‘Müslümanlık bu (haşa) çelişkilerle dolu, kabul edilmesi mümkün olmayan bir inanç ve yaşama biçimi` diye takdim ederek insanların nazarında İslam küçük düşürülmeye çalışılıyor. Bu tarih boyu yapılan bir şeydir. Bütün peygamberlerle alay edilmiştir. Bütün Allah yolunun elçileriyle alay edilmiş, karalanmıştır. Bu kampanyalar bitmeyecek. Hele hele şu anda bir seçim ortamı var. Siyasi, sosyolojik ortamı germeye çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.

BU SUSULACAK BİR OLAY DEĞİLDİR

Yıldız, “Bunlar her saldırdığı, karaladığı kişilerin de kurban verilmesini bekliyorlar. İzmir`de bir Profesörün sözleri çarpıtılarak görevden alınmasına sebep olundu. Daha önce bu kampanya Nureddin Yıldız, İhsan Şenocak veya diğer hocalar hedefe konuldu. Şu anda herhangi bir hoca, siyasetçi veya yazarın konuşması-yazısı sağından solundan kırpılmak suretiyle onun söylemediği şeyi söylemiş gibi lanse ettirebiliyorlar. Bu son gelişmelerde ise Peygamber Efendimizin doğrudan hedef alındığını, doğrudan İslam`a saldırıldığını, ayetlerle, hadislerle oynanmaya kalkışıldığını hakaretler yapıldığını görüyoruz. Bu susulacak bir olay değildir.” dedi.

DEİZMİ, ATEİZMİ, İSLAM KARŞITLIĞINI KÖRÜKLEMEK İSTİYORLAR

Müslümanların bunlara karşı ağırbaşlı ortak bir şekilde tepki vermesi gerektiğini ifade eden Yıldız son olarak şunları söyledi; “Kimsenin ‘bizi ilgilendirmiyor` diyerek bir kenara çekilmemesi gerekiyor. Özellikle siyasi otoritelerin, yetkililerin hemen bu tartışmaları kesmek ve birilerini kurban verme, aşağılık kompleksinden vazgeçmeleri gerekiyor. Hep o taraf bastırdığında bir sonuç alıyorlarsa bunun arkası gelmez. Buna devam ederler. Nitekim Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili de benzer bir şey yapıldı. Bu durumda Diyanet İşleri Başkanı sahiplenildi, savunuldu ve bunlar geri adım atmak zorunda kaldı. Bu kesimin amacı doğruyu ortaya koymak değil aksine İslam`ın Müslümanların zan altında bırakılarak, insanların gözünden düşürmektir. Özellikle gençlerin gözünde deizmi, ateizmi, İslam karşıtlığını körüklemek istiyorlar. İslam`a, kutsallarımıza, maneviyatımıza yönelik saldırıları kesin ve net bir şekilde önleyemezsek şer odaklarının saldırıları ve istekleri bitmez. Şer odakları kurbanlara doymaz. Bu konuda net kararlı olmamız gerekiyor.”  


İMKAN DER Genel Başkanı Murat Özer 

ODA TV SON DERECE PROVOKATİF BİR YAYIN ORGANI

İMKAN DER Genel Başkanı Murat Özer ise, “Ben Oda TV`nin son derece provokatif bir yayın organı olduğunu düşünüyorum. Sürekli benzeri haberlerle toplumdaki huzur ortamını bozmaya gayret ediyor. Maksatlı bir habercilik anlayışı olduğunu düşünüyorum. Yayınladıkları makaleyi de okudum. O makalede baştan sona Hz. Peygamberin (s.a.v.), sonra ki bütün neslin, yani İslam tarihi boyunca bütün kahramanların aslında Selahaddin-i Eyyûbi, Nurettin Zengi`nin, Fatih Sultan Mehmet`in hepsinin yapmış olduğu fetihleri birer katliam ve vahşet olduğunu ifade ediyor. Yani aslında sadece Hz. Peygambere(s.a.v.)`e dil uzatmıyor. Bütün İslam tarihi boyunca bütün önderlerimize de dil uzatıyor. Müslümanların yapmış olduğu bütün savaşların vahşet ve katliam olduğunu söylüyor. Aslında bakarsanız Kurtuluş Savaşı`nı da aynı şekilde ifade etmiş oluyor. Yani Kurtuluş Savaşı`nı da Yunanlıların öldürülmesini de aynı şekilde bir vahşet ve katliam olarak söyleyecektir. Çünkü biliyorsunuz bu kafa, gezi eylemlerinde Taksim meydanının duvarlarına ‘zulüm 1453`de başladı` diye yazmıştı. Bu kafa yapısı Fatih`le de kavgalıdır. İstanbul`un fethedilmesine de düşmandır, karşıdır. Kudüs`ün fethedilmesine de karşıdır.” dedi.

BUNLAR HAÇLILARIN, BİZANSLILARIN SAFINDADIRLAR

“Bizim tarihimizde, bize ait olan bizim zaferimizle sonuçlanan her ne varsa, ona düşmandır.” Diye konuşan Özer şunları söyledi; “Onun için cihattan bunu anlıyor olması çok normal. Çünkü biz cihattan fethi, zaferleri, insanlığın kurtuluşunu anlıyoruz. Ama onlar karşı tarafta, Bizanslıların, Haçlıların safında olduğu için, yani Selahattin`in topraklarını kurtardığı Kudüs`te haçlıların safındadırlar. İstanbul`u fethettiğimiz de Fatih`in ordusunda değil Bizans`ın safındadır. Bu kafa diğer safta olduğu için doğal olarak bizi düşman ilan edecek. Bizim yaptığımız tüm savaşlarımıza bu şekilde kulp bulacaktır. Cihadı bu kadar kötüleyecektir. Bu kafa aynı zamanda milli mücadelede de Yunanlıların safındadır.”


Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım

PEYAMBER EFENDİMİZ`İN (S.A.V) İSMİ GÖKTE DE YERDE DE ÖVÜLEN ANLAMINA GELİR

İslam`a ve Peygamber Efendimize yönelik hakaretleri değerlendiren Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, “Peyamber Efendimiz`in (s.a.v) ismi gökte de yerde de övülen anlamına gelir. Mekke müşrikleri onun ismini ‘müzemmen` -zem edilmiş, kötülenmiş anlamında- diye değiştirmek istediler. Sahabe efendilerimiz bu duruma çok tepki göstermişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ise sahabeleri teskin ederek ‘Onlar istedikleri kadar ‘müzemmen` desinler, beni Allah övmüş, göklerde de yerde de Allah övmüştür, ben göklerin de yerin de Muhammediyim.` diyerek bir kez daha anlamını beyan etmiştir. Dolayısıyla 14 asırdır Peygamber Efendimiz`in (s.a.v) hayatını çarpıtarak farklı şeyler söylemişlerdir. Ama güneş balçıkla sıvanmaz O (s.a.v) aydınlatan bir kandildir. İlk günkü gibi onun nurunun kaynağı Allah olduğu için kimse söndüremeyecektir. Allah`ın takdiri hiçbir güçle dönmez, eğer bir nuru Allah yakmışsa bütün dünya kafirleri bir araya gelse o nuru söndüremeyecektir. Peygamber Efendimiz`in (s.a.v) mesajı ilk günkü canlılığı koruyarak devam edecektir” dedi.


Yazar Sabiha Ateş Alpat,

HERKESİN BU DENSİZLİĞE TEPKİSİNİ BELİRTMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM

Kötü söz sahibindir özlü sözünü ifade ederek konuşmasına başlayan Yazar Sabiha Ateş Alpat, “Güneşin balçıkla sıvanamayacağı gerçeğinden hareketle hiçbir densizliğin, hiçbir terbiyesizliğin,  Peygamberimizin adalet ve hakikat savaşçısı olduğu hakikatini örtmeye yetmeyecektir. Konu tarih ise tarihte kimin eşkıyalık yaptığını kimin zalim olduğu kimin kadınları nasıl kullandığını iyi bilenlerdeniz. Müftülerin bu hakaretlere karşı durmasından daha doğal bir şey yoktur. Şu unutulmalıdır ki aynı inancı paylaşmasak bile başkasının inancına hakaret etme hakkı kimsede olamaz. Sadece Müslümanların değil bu konuda başkalarının sınırlarını kabul eden herkesin bu densizliğe tepkisini belirtmesi gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.