Aile Hakları Platformu tarafından insan hakları bağlamında "Ailenin Korunması" konulu seminer düzenlendi. Seminer sonrası İnsan Hakları 2018 Aile İyilik Ödülleri töreni yapıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Aile Platformu Başkanı Âdem Çevik, TÜİK raporlarına göre Türkiye'de son 15 yılda yaklaşık 10 milyon evliliğin gerçekleştiğini ve bu evliliklerden 2 milyonunun boşanmayla sonuçlandığını söyledi.

Çevik, "Aile, küçük bir devlettir. Ailenin korunması çok önemlidir. Aileyi koruyamazsanız devletiniz de elinizden gider. Bu alanda hepimiz geleceğimiz için, insanlık için çalışma yapmak zorundayız. Çünkü ailenin yok olması için küresel bir savaş var. Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında eşcinsellik reklamı ve teşviki yapılmaktadır. Buna dur demek lazım. Elbirliğiyle ailenin korunması konusunda üzerimize düşeni yapmak zorundayız." " dedi.  

Programda bir konuşma yapan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Av. Süleyman Arslan, son zamanlarda yaşanan boşanmaların sayısındaki artıştan dolayı zaman zaman travma yaşayan bireylerin karşı cins hakkında olumsuz görüşlere yönlendirdiğini ifade etti.

Yaşanan bu olumsuzluklar sebebiyle kadın ve erkeklerin birbirlerine karşı aşağılayıcı ifadeler kullanmaya başladığını belirten Arslan, bu tür durumlardan kaçınmak gerektiğini söyledi.

Arslan, "Bunlardan son derece kaçınmak lazım. Kadınlar kıymetlidir, baş tacımızdır. Erkekler kıymetlidir, baş tacımızdır. Hepsi birbirinin tamamlayıcısıdır. İnsan yaratılmışların en şereflisidir. Kadın ve erkek bu bütünün birer parçasıdır. Maalesef bu konuda zaman zaman kötüye gittiğini sosyal medyada görüyoruz. Kadın ve erkek üzerinden konuşulurken sürekli saygılı ifadelerle konuşmak gerekiyor. Yaşadığımız travmaları genele yansıtmamamız gerekiyor."  ifadelerini kullandı.

Arslan, "Ben İnsan Hakları Belgesinde ihmal edilen haklardan en temel haklardan biri olarak bunu görüyorum. Ailenin korunması hakkı, Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Mahkemesi  16'ıncı Maddesi evlenmeyi düzenlemiştir. Evlenme hakkının yetişkin her erkek ve kadının evlenme ve aile kurma hakkı vardır. 3'üncü fıkrası ise aile; toplumun doğal ve temel unsurudur. Toplum ve devlet tarafından korunur şeklinde düzenlenmiştir. Biz buna ailenin korunması hakkı diyoruz. İnsan hakları alanında çalışanlar bunu biraz yadırgayabiliyorlar. Hâlbuki en temel haklardan birisidir. Bu maddeyi hayata geçirmek için çalışanlar insan hakları savunucusudurlar. Onların önünü açmak gerekir. Bu konuda STK'ların gayret etmesi gerekir. Çünkü aile hakikaten toplumun geleceğidir." şeklinde konuştu.

Program, 2018 yılı boyunca yapılan etkinliklere destek veren çeşitli kurum ve şahıslarla verilen plaket takdimiyle son buldu. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)