Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile Türkiye Bilimler Akademisi'nin (TÜBA) 2018 ödüllerinin verildiği törene katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

Bilim ve teknolojiden mahrum bir kalkınma çabasının menzile varmasının mümkün olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim, kültür ve sanat adamlarına destek olmayan bir devletin, atılım sürecine girmesinin bir hayal olarak kalacağını, kültür ve medeniyet köklerinden, manevi hazinelerinden kopuk yürüyen bilimsel çabaların da, eksik ve yarım kalacağını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her açıdan müstesna bir kültür, ilim ve tarih havzasının üzerinde, asırlardır farklı kültür, medeniyet ve inançları bünyesinde başarıyla meczetmiş bir coğrafyanın kavşak noktasında yer aldığına dikkat çekerek, "Ülkemizi geleceğe çok güçlü bir şekilde taşıyacak her türlü birikim, millî hazinemizde bulunuyor" dedi.

Ancak uzun zamandır bu hazinenin kapağının açılıp istifade edilemediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son iki asırdır sadece ülke olarak değil; İslam dünyası olarak da ilmi çalışmalarda, üretimde, sanayide, bilimsel araştırmalarda, kültür ve sanatta yeterli inkişafı, yeterli başarıyı yakalayamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bunda Türkiye'nin ve İslam dünyasının son asırlarda maruz kaldığı emperyalist saldırıların çok büyük etkisinin olduğunu, İslam coğrafyasının, son dönemde büyük bir oyunun malzemesi yapıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kaynakları sömürülmüş, toprakları parçalanmış, sınırları petrol, altın ve çıkar hesapları üzerinden yeniden çizilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ise tahkim edilen yeni küresel sistem, İslam âlemini âdeta çeperlere itmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"İslam dünyası enerjisini iç çatışmalarla tüketiyor"

Bu yeni sistemde Müslümanlara ne kendi gelecekleri ne de insanlığın ortak meseleleri hakkında söz söyleme hakkı tanınmadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "1,7 milyar nüfusa sahip İslam dünyasının BM Güvenlik Konseyi'nde bir tane bile daimi üyelerinin bulunmaması, işte bu çarpıklığın bir sonucudur. Onun için 'dünya 5'ten büyüktür' diyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çatışma, gerilim, eğitimsizlik, fakirlik ve dışa bağımlılık âdeta coğrafyamızın kaderi hâline getirilmeye çalışılmıştır. Bu sistemi inşa edenler, ne yazık ki büyük oranda başarılı da olmuşlardır. Bugün İslam dünyasına söyle bir baktığımızda enerjisini ilmi, akademik, kültürel çalışmalara sarf etmek yerine daha çok iç çatışmalarla tüketen bir manzaraya şahit oluyoruz. Yakın çevremize baktığımızda gelir dağılımından adalete, diplomasiden demokrasiye, ekonomiden hak ve özgürlüklere kadar birçok alanda sorunlarla boğuşan bir coğrafyayla karşılaşıyoruz. Aynı fotoğrafta kendi ülkesinin bekasını, küresel silah tüccarlarına haraç ödeyerek sağlamaya çalışan devletlere rastlıyoruz. Sadece güvenlik konularında değil; teknolojide, mimaride, sanayide, diplomasi ve ekonomide de dışa bağımlılık, bugün İslam dünyasının en acı gerçeğidir. Âdeta bir öğrenilmiş çaresizlik sendromuyla karşı karşıyayız. Biz, bu durumun değişeceğine yürekten inanıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Uzun yıllar çatışmalarla, siyasi kavgalarla, ideolojik kamplaşmalarla anılan Türk üniversiteleri, ilk defa bizim dönemimizde bilim üretim merkezleri hâline geldi ve görevlerini yerine getirebilecekleri imkânlara kavuştu. Açık ve net söylüyorum: Kapısına ikna odalarının kurulduğu bir üniversite atmosferinden ne bilim çıkar ne âlim çıkar ne de dünya çapında araştırmacılar çıkar. Öğrencilerin yetişmesiyle, eğitimiyle değil de; başörtüsüyle,  sakalıyla, kılık-kıyafetiyle uğraşan bir üniversitenin, ne ülkeye ne de millete bir faydası olur. Liyakat ve ehliyet yerine hizip dayanışmasının hâkim olduğu bir üniversiteden bilim dünyasına katkı beklemek beyhudedir. Öğrencilerin vakitlerini laboratuvar ve kütüphaneler yerine kavgalarla geçirdiği bir üniversite atmosferinde Fuat Sezginler, Aziz Sancarlar hayat bulamaz. Hepsinden önemlisi özgürlüğün olmadığı yerde özgünlük de olmaz."

"Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle tahkim etmiyorsanız kendinizi kandırıyorsunuz demektir"

Konuşmasında siber güvenlik konusuna da değinerek, "Artık fiziki güvenliğinizi siber güvenlikle, dijital sanayiyle, yerli yazılımla ve yapay zekâyla tahkim etmiyorsanız, kendi kendinizi kandırıyorsunuz demektir" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sınırların korunmasına gösterdikleri hassasiyeti, ülkenin ürettiği verilerin korunmasına da göstermek durumunda olduklarını vurguladı.

Geliştirilen Ahtapot yazılımının bir kuvvet komutanlığı karargâhına yapılan siber saldırıyı engelleyip bir NATO tatbikatına dâhil edildiğine, Türkiye'nin artık uzaydan kutuplara kadar her noktada çalışmalar yürüttüğüne ve Uzay Ajansı'nı kurduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sektöründe gösterdiğimiz başarıyı; yazılım, finans, sağlık, enerji ve diğer kritik teknoloji alanlarında da yakalayıp ekonomik bağımsızlığımızı perçinlemeliyiz." diye konuştu. (İLKHA)