M. Erkan Yavuz-Muhsin Şenol/DOĞRUHABER
Gazetemize değerlendirmelerde bulunan Siyer Vakfı kurucu Başkanı ve Araştırmacı yazar Muhammed Emin Yıldırım, Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHAD) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, Kur`an ve Sünnet`in birbirini tamamlayan iki önemli değer olduğunu, sünnetsiz bir Kur`an ve sünnetsiz bir dinin düşünülemeyeceğine vurgu yaptı.
“KUR`AN`IN BÜTÜN HÜKÜMLERİ EVRENSELDİR, ÇÜNKÜ KUR`AN SON KİTAPTIR”
Kur`an`ın son kitap olduğunu ve mesajlarının da evrensel olduğunu belirten Siyer Vakfı kurucu Başkanı ve Araştırmacı yazar Muhammed Emin Yıldırım, “Kur`an`ın bütün hükümleri evrenseldir, çünkü Kur`an son kitaptır. Son kitap olduğu için kendisinden sonra kitap gelmeyeceğine göre, Peygamber gelmeyeceğine göre Allah bu kitapta insanlığın ihtiyaç duyduğu her şeyi ortaya koymuştur. Dolayısıyla Kur`an belli bir tarihe, belli bir zamana, belli bir mekana inmiş olsa bile; mesajları belli zamana, mekana ve tarihe sıkıştırılacak bir hakikat değildir. Şayet böyle olursa evrensel olma özelliğini kaybetmiş olur. 14 asırdır Müslümanlar temel anlamda bütün ihtiyaçlarını Kur`an`a başvurarak çözdüler. Dünya 140 asır daha devam etse bu değişmeyecek bir hakikattir. Yeter ki burada Kur`an`ın bizden istediği tefekkür, aklımızı kullanma, ta`akkul yani geçmişle gelecek arasında bağ kurma, tedebbür, arkasını düşünerek bazı şeyleri düşünme, tefekkür; devamlı düşünce dünyamızı zenginleştirerek o düşüncenin önünü kapatacak engellerden vazgeçme ve tefekkuh, yani söylenen her şeyden ve bu düşüncenin ürettiği bilgiden fıkıh üretmek, ince anlayış üretmek. Bunu Müslümanlar yaptıktan sonra, gerçekten Kur`an`ın sönmez ve söndürülmez bir nur olduğu, 14 asırdır kendi kendini savunan o haliyle ortaya konduğu gibi bundan sonra da ortaya konmuş olacaktır.” şeklinde konuştu.
“BUGÜN ZİLLET İÇİNDEYSEK, KUR`AN`A UYMADIĞIMIZ İÇİNDİR”
Müslümanlar olarak Kur`an`ı ne kadar anladık, ne kadar Kur`an`ın ruhuyla kendimizi donattık sorusunu kendimize yöneltmemiz gereğine vurgu yapan Yıldırım, “Aslında burada Kur`an`da haşa bir eksiklik veya devri geçmişlik gibi bir algıyı ortaya koyup kendi acziyetimizi örteceğimize, Müslümanlar olarak Kur`an`ı ne kadar anladık, ne kadar Kur`an`ın ruhuyla kendimizi donattık, aslında bugün sorgulamamız gereken mesaj budur. Yani Peygamber Efendimiz Aleyhisellatu vesselam`ın dediği gibi, ‘Allah bu kitapla nicelerini yüceltmiş, nicelerini ise alçaltmıştır` evet, şu anda biz bir zillet yaşıyorsak bunun sebebi haşa Kur`an değil, Kur`an`a uyduğunu söyleyen ama uyuyan bu ümmettir. Eğer bu ümmet uyanır da elde Kur`an gibi bir mucize varken başka şeyler aramaz da bu büyük ilahi sermayeden istenilen oranda istifade ederse ve Kur`an`ın en önemli olan yorumu sünnet ki, sünnet Kur`an`ın hayata dönüşmüş şeklidir. Allah Resulünün yaptığı her şey Kur`an`da dayanağı olan Kur`an`ın tefsiri niteliğindeki davranış ve adımlardır. Bunları da ortaya koyarsak tarihin farklı dönemlerinde nasıl bu ümmet, belli bir biçimde Kur`an`la ayağa kalktıysa yeniden ayağa kalkacaktır. Bizim de duamız; bir an önce bu perdelerin kalkıp, Kur`an ile aramızdaki mesafelerin indirilip istenilen oranda Kur`an`ın gölgesinde bir hayata tekrardan kavuşmamızdır.” ifadelerini kullandı.
“PEYGAMBER KISSALARINI O GÜN YAŞANMIŞ BİR HİKÂYE OLARAK GÖRMÜYORUZ”
Kur`an`ı insanların hayatından çıkarmak veya uzaklaştırmak isteyen çok grup ve kişi olduğunu belirten Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADÜL ÜLEMA) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şenlik, “Son zamanlarda bir moda gibi Kur`an ve Sünnet hedef alınmakta. Bu durumda duyarlı müminler teyakkuzda olmadır. Kur`an- Kerim bizim kitabımızdır. Alemlerin Rabbi tarafından Peygamber Efendimize gönderilen O`nun kelamıdır. O kelamlar içerisinde peygamberlere ait bazı sözler geçiyor. Aslında Allah`ın kelamıdır. Allah peygamberlerin mücadelesini, duygu ve düşüncelerini peygamber efendimize aktarıyor. Bu üslupla anlatılmıştır. Biz peygamber kıssalarını o gün yaşanmış ve şimdi anlatılan bir hikâye olarak görmüyoruz. Bilakis o gün peygamberlerin kendi toplumlarına verdiği mücadeleleri nerede başlamış, nerede bitmiştir. Allah-u Teâla bunu birer örnek olarak Peygamber Efendimize anlatarak Ona bir eğitim veriyor. Hem peygamberini hazırlıyor hem de teselli ediyor. Bununla birlikte Peygamber Efendimiz güçleniyor ve mücadele ediyor. O gün Peygamber Efendimize olduğu gibi kıyamete kadar gelecek olan dava erlerini de şamildir” dedi.
‘TARİH GEÇMİŞ İLE GELECEK ARASINDA BAĞ KURARAK GÜNÜMÜZÜ AYDINLATIYOR`
Bu bir tevhid mücadelesidir diyen Şenlik şöyle devam etti: “Batıl nasıl direnmiş, hak nasıl mücadele etmiş, sonuç nasıl gerçekleşmiş? Bu şekilde tarihten ders almamız gerekiyor. Peygamberle ilgili yaptığım kitap çalışmasında o günkü tarih içerisinde peygamberlerin mücadelelerini yazdım, ardından o kıssalardan ne dersler çıkarılabilir diye bir bölüm çıkardım. Tevhid mücadelesi kâinatın yaratılışından kıyamete kadar bir serüven olarak devam edecektir. Bununla yolumuzu aydınlatabilir, dostumuzu ve düşmanımızı tanıyabiliriz. Tarih geçmişteki olayları anlatan kuru bir hikâye değildir, geçmiş ile gelecek arasında bir bağ kurarak gününde yapacağı tespit etmede yardımcıdır.”