Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Büyükşehir Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu toplantı salonunda iki gün süren "2023 Eğitim Vizyonu ve Eğitimde Dönüşüm Semineri" düzenlendi. Seminerde, öğretmen ve idarecilere konuşan Profesör Doktor Servet Özdemir, Türkiye'de eğitim sisteminin eksik olduğu alanlara dikkat çekerek, okumaya ayrılan zamanın günde bir dakika olduğunu dile getirdi.
Seminer, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan'ın kısa bir açılış konuşmasıyla başladı.
Diyarbakır'ı tanıtıcı sinevizyon gösteriminin ardından Başkent Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Servet Özdemir, Türkiye'deki eğitim sisteminin eksik olduğu alanlara vurgu yaptı.
Seminerde "Öğrenme Ekosistemi ve Okul" temalı bir konuşma yapan Özdemir, eğitime yönelik güncel tehditlere dikkat çekerek, okulun çocuklara hitap eder hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Eğitimde yenilikçilik, eğitim fırsatları, eğitimin çeşitliliği, eğitimde projelerin önemini anlatan Özdemir, "Okulu çocuklara hitap eder hale getirmeliyiz. Öğrenme ekosistemi oluşturulursa eğitim sistemi çok mesafe kat eder. Eğitime yeni bir gözle bakmalıyız. Finlandiya modeline gerek yok. Yeni bir gözle kendi eğitim sistemimizi oluşturalım. Aile ve okul teorisi uyuşmalı. Eğitim sistemimiz girişimcilik ruhu vermiyor. Okul hayatın ta kendisidir. Diğer taraftan soru soran, araştıran ve farklı fikirleri olan öğrencilerin önünü açmamız lazım. Farklı çocukları cesaretlendirmeliyiz. Çocukların taleplerini yerine getirmek, haklarına saygı göstermek gerekiyor. Çocuğa ne kadar çok proje yaptırırsanız o kadar iyi. Öğretmen bir ekosistemdir, sınıftaki çeşitlilikten faydalanmalıdır." dedi.
"Okumaya ayırdığımız zaman günde bir dakika"
Temel mesleklerin iletişim sorununun var olduğunu ve öğretmenliğin de bu mesleklerden bir tanesi olduğunu söyleyen Özdemir, "Okuldaki dile bir bakın! Öğretmen ve öğrenci arasındaki dile. Doktorların da din adamlarının da dili problemlidir. 'En uzak mesafe ne Afrika ne Çin ne Seyyareler... Ne de yıldızlar, geceleri ışıldayan. En uzak mesafe, iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan!' Çocuklarımızın 3'te biri okuduğunu anlamıyor. Bu önemli bir durum! Fen ve matematikte bu yüzde 50 oranında. TÜİK verilerine göre okumaya ayırdığımız zaman günde bir dakika... Gerçekçi olalım. Eğer değişmek istiyorsak gerçeklerle yüzleşmemiz gerekir. Çocuğumuzun mutlu olması lazım. Araştırmalar mutlu bireylerin öğrenebileceğini söylüyor. Mutlu olmayan bireyler öğrenemez. Gerilim ve tedirginlik öğrenmenizi engeller. Bu yüzden çocuklarımızın okullarda mutlu olması lazım." ifadelerini kullandı.
"Okula çocuğun gözüyle bakabilmeliyiz"
İdareci ve öğretmenlerin varlık gayesinin aslında öğrenci olduğunu dile getiren Özdemir, son olarak şunları kaydetti:
"Bir defa da okula çocuğun gözüyle baksak... Öğretmen ve müdür olduğu için okul yoktur. Öğrenci olduğu için okul vardır. Varlık gayemiz, veri nimetimiz öğrenci aslında. Fakat en kötü muameleyi onlara yapıyoruz. Tuvaletten su içen öğrenciler... Size tuvaletin yolları, bizimse pet şişelerimiz ellerimizde. Çocuk odaklı, kaynaklarını çocuğa ve sınıfa harcayan bir yapı olmak lazım. Bakanlığın, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin amacı nedir? Amacı, sınıfı iyileştirmek. Eğer sınıfı iyileştirmiyorsa Bakanlığın her tarafı altın olsa ne yazar. Yani eğitimde yapılacak iş, sınıfı etkilemek ve olaylara çözüm gözüyle bakmaktır."
Seminere; Özdemir'in yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, il milli eğitim müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürleri, şube müdürleri, okul müdürleri ve müdür yardımcıları katıldı. (Muhammed Said Aksoy - İLKHA)