Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Konya`da Şeb-i Arus Programı`nda konuştu.

Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkanlar:

"Dünyanın farklı köşelerinden, ülkemizin farklı vilayetlerinden Mevlana'nın 'gel' çağrısına uyarak, gönüller sultanının manevi şemsiyesi altında toplanan siz dostlarıma hoş geldiniz diyorum.

Hz. Mevlana'nın düğün gecesinde böylesine müstesna bir muhabbet ikliminde bir ulu zatın, bir ulu çınarın gölgesinde kalplerimizi birleştiren herkese şükranlarımı sunuyorum. Celaleddin-i Rumi Hazretleri'ne bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum.

Hazret-i Pir, ölümü bir son değil, yeniden doğuş, diriliş vesilesi olarak görmüştür. Hakkın rahmetine erdiği o gün kendisi için bir vuslat, kavuşma günü, kendi deyimiyle Şeb-i Aruz, yani düğün gecesidir.

"Muhabbet meşalesini yüceltiyoruz"

Bizler de onun vasiyetine, onun tavsiyesine uyarak 745 yıllık Hz. Mevlana'nın vefatını, hasretin son bulduğu, aşığın maşukuyla kucaklaştığı bir düğün günü olarak idrak ediyoruz. Bizler de yüreklerimizi bir araya getiriyor, birbirimize şahitlik ediyor, sevginin, aşkın, muhabbetin meşalesini yüceltiyoruz.

Tüm vatandaşlarımın vuslat gecesi Şeb-i Aruz'u mübarek olsun diyorum. Şeb-i Aruz merasimlerinin düzenlenmesinde emeği geçen, katkısı bulunan kardeşlerime de teşekkür ediyorum.

"Mesnevi Kur'an-ı Kerim'in aşk kanıyla yazılmış bir tefsiri"

Bu seneki törenlerin tıpkı Hz.Pir'in buyurduğu gibi gönüllerdeki kiri gidereceğine, onun çağları aşan özgün mesajının layıkıyla anlaşılmasına vesile olacağına inanıyorum. İnsanlığa en büyük hediyesi sözlerini, mesajlarını ve öğütlerini bir gergef gibi dokuduğu Mesnevi'sidir. Üstat Sezai Karakoç, Mesnevi'nin Kur'an-ı Kerim'in aşk kanıyla yazılmış bir tefsiri olduğunu söyler.

Hz. Mevlana 66 yıllık ömrüne 66 bin beyitten fazla şiiri, her biri bir sanat eseri mesabesindeki 2 binden fazla rubaiyi sığdırmış bir gönül eridir. O dönemleri, çağları, toplumsal farklılıkları aşan ve dönüştüren büyük hakikati derinlikli ve estetik dille söylemeyi başarmış bir söz üstadıdır.

Onun irfan ışığı daha kendisi ayaktayken Endülüs'tün uzak Asya'ya kadar dünyanın dört bir köşesine yayılmıştır. İlim ve hikmet yolcuları Hz. Mevlana'nın rahle-i tedrisinde bulunmak için Konya'ya akın etmişlerdir.

Aşk kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Vuslatının üzerinden asırlar geçmesine rağmen Hz. Mevlana'yı her dem taze tutan aşktır, sevgidir. Eserleri, sözleri, şiirleri, mesajlarıyla 7,5 asırdır çoraklaşan gönülleri yeşertebilmesinin hikmeti işte budur. O kendi ifadesiyle Allah'a ulaşacak birçok yol varken aşkı seçmiştir.

Hz. Mevlana Moğol istilasının medeniyetimizi tehdit ettiği bir dönemde yaşamıştır. Bugün de maalesef insanlık çatışmanın, vahşetin hırsın esiri durumundadır. İnsani hasletlerin her gün biraz daha örselendiği bir dönem yaşıyoruz.

Komşumuz Suriye'de 8 yıl devam eden zulüm her gün yeni canlar almaya devam ediyor. 1 milyon Müslüman'ın katledildiği Suriye'de, Suriye'nin başındaki zat yerini korumanın gayretini veriyor, birileri de onun yerini korumasına destek veriyor. Filistin'de işgal, Libya'da kaos, Somali'de açlık, Afganistan'da terör ve istikrarsızlık yayılıyor.

Mezhep ve meşreplerimizi üzerinden bizi birbirimize kırdırarak birileri şeytani düzenlerini devam ettirmek istiyor. Menfaatperestler ceplerini doldurmanın, kârlarına kâr eklemenin mücadelesini veriyoruz.

İnsanı insanın kurdu olarak gören anlayış maalesef insanlığın hem bugününü hem de geleceğini tehdit etmektedir. İslam dünyası olarak içinden geçtiğimiz bu sancılı dönemde Hz. Pir'in insanı, ilahi aşkı, ahlak ve erdemi merkeze alan kutlu tavsiyelerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Mevlana'nı öğretisinin özü eşyaya teslim olmamak, insanı yüceltmek, çatışmayı değil dayanışmayı esas almaktır. Onun tavsiyesinin esası kesrette vahdettir, yani çoklukta birlik"