LONDRA (AA) - Sivil toplum kuruluşu "Özgür Rohingya Koalisyonu"nun Stratejik İlişkiler Koordinatörü Maung Zarni, ABD Temsilciler Meclisinin, 2017 yılında Myanmar ordusu tarafından Arakanlı Müslümanlara yapılan saldırıları "soykırım" olarak tanımlayan yasa tasarısını ezici çoğunlukla kabul etmesinin doğru bir adım olduğu ancak Arakanlı Müslümanların daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Arakanlı Müslümanların haklarını savunan "Özgür Rohingya Koalisyonu"nun Stratejik İlişkiler Koordinatörü Zarni, Anadolu Ajansı için kaleme aldığı analiz yazısında, ABD'nin Rusya ve Çin ile karşılaştırıldığında ekonomik, ideolojik, kurumsal ve askeri açıdan eşsiz etki alanına sahip olmayı sürdürdüğü, ABD'li milletvekillerinin aldığı bu kararın, 1,5 milyon Arakanlı Müslüman'ın hem Bangladeş'teki kamplarda hem de Arakan eyaletinde deneyimlediği tarif edilemez acıya son verme konusunda büyük potansiyel taşıdığı ifade edildi.
Myanmar Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing'in "insanlığa karşı suç", "savaş suçu" ve "soykırım"dan sorumlu tutulması gereken komutanlar arasında gösterilmesinin, Min'den memnun olmayan askerler arasında yankı bulacağına dikkat çekilen yazıda, öte yandan BM Güvenlik Konseyine, meselenin Uluslararası Ceza Mahkemesine ya da Myanmar için Uluslararası Ceza Mahkemesine taşınması, ekonomik yaptırım çağrılarının bile Arakanlı Müslümanların kasıtlı yok etmeyi kurumsallaştıran Myanmar ordusu ve toplumun beyinleri yıkanmış büyük kesimi üzerinde kayda değer bir etki yaratmayacağı değerlendirmesi yapıldı.
Pasifik Filosu'nun Nepido'daki karargahlara uluslararası sulardan füze atması gibi ABD'nin Myanmar'a olası askeri müdahalesinin ise bu durumu değiştirebileceğine işaret edilen yazıda, insani nedenlerle askeri müdahaleye, NATO'nun eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'in sarayını bombalaması örnek verildi.
Yazıda, ABD Başkanı Donald Trump, Myanmar askerlerinin, yaşlı çocuk demeden Arakanlı Müslümanlara ettiği zulüm haberleriyle ilgilenmediğinden bu seçeneğin gerçekçi görünmediği; stratejik, askeri ve ekonomik iş birliği yoluyla bu ülkeyi etkilemeye çalışan Çin ile Hindistan arasında kalan Myanmar'ın, drone ya da füze saldırısı için çok uygun bir yer olmayabileceği, bunun, Asya'daki iki rakibi askeri müdahaleye zorlayabileceği kaydedildi.
Yazıda, Myanmar'ın İngiltere'den sonra en büyük yatırımcıları Çin, Tayland, Singapur ve Hong Kong'un, ABD'nin liderliğinde ağır ekonomik yaptırımların peşinden gitmeyeceği, Myanmar ile derin askeri ilişkilere sahip Çin ya da Rusya'yı, BM Güvenlik Konseyi dahil küresel bir örgüt içinde Myanmar'a karşı cezai önlemler almaya ikna etmenin hayale kapılmak olacağı öngörüsünde de bulunuldu.
Myanmar'da soykırımı durdurmaya yönelik ilk gerçek adımın, Myanmar'ın işlediği büyük suçların mahiyetiyle ilgili resmen endişelerini dile getiren ülkelerle uluslararası konferans düzenlemesi olacağına dikkat çekilen yazıda, bu sonbaharda Myanmarlı suçluların hesap vermesi çağrısında bulunan BM İnsan Hakları Konseyi kararı için oy kullanan 47 ülke bulunduğuna işaret edildi.
ABD'nin, sivil toplumdan da destek bulacak böyle bir konferansa ev sahipliği yapacak en uygun mekan olacağı, konferansın en birincil amacının, Myanmar ordusu ile Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii üzerinde yeterince baskı oluşturmak için kaynaklarını, stratejik etkilerini ve askeri varlıkları bir araya getirmeye hazır ülkeler koalisyonu kurmak olması gerektiği vurgulandı.
Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik
Birleşmiş Milletlere (BM) göre, 25 Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 725 bine ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı.
Bangladeş, ülkedeki Arakanlı mültecilerin yurtlarına dönüşü için Myanmar ile vardığı anlaşmayı uygulamaktan vazgeçerken, uluslararası medya ve yardım kuruluşlarının Arakan bölgesine girişini ciddi oranda kısıtlayan Myanmar hükümeti, Arakanlı Müslümanların dönüşlerine ilişkin verdiği sözleri yerine getirmedi.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
İnsan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanların gerekli güvenli ortam sağlanmadan Myanmar'a dönmelerinin, yeni bir etnik temizlik kampanyasına yol açacağı endişesini taşıyor.