Mehmet Özcan / Doğruhaber
Suriye`de halkın Esad yönetimi tarafından uygulanan baskı ve zulümlerin son bulması için başlattığı barışçıl gösteriler rejimin tavrından dolayı katliamlara dönüştü. Ülkeyi çatışma ve kaosa sürükleyen olaylar karşısında İstanbul`da bir araya gelen Suriyeli muhalifler, Esad`a; `Ya değişimi gerçekleştir veya devrim gerçekleşir` çağrısında bulundu.
İSTANBUL - "Suriye İçin İstanbul Buluşması" İstanbul platformu tarafından Grand Cevahir otelde düzenlenen konferansla gerçekleştirildi. Konferansa diasporada yaşayan muhalif Suriyelilerin yanı sıra Suriye`den de katılım vardı. Ancak bazı Suriyelilerin gelirken gözaltına alındıkları, Darüsselam vakfı başkanı kendi de Suriyeli olan Gazi Mısırlı tarafından belirtildi. Gazi bey, yurtiçi ve yurtdışından 150 dolayında katılımcı ile Suriye`nin geleceğini masaya yatırdıklarını ifade ederek amaçlarının akıtılan bu kanın durması ve yapılması gereken reformların yapılarak halkın istediği tüm özgürlüklerin onurlu yaşamları için geri iade edilmesi olarak özetledi.
Katılımcılar arasında Suriye İslam Alimleri Birliği Başkanı Şeyh Muhammed el Sabuni, Ahmet Ramazan, Müslüman Kardeşler Genel Sekreteri Muhammed Şıkfi, Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden temsilciler katıldı. Yirmiye yakın konuşmacının kürsüye çıkarak Suriye yönetiminin halkına karşı giriştiği katliamın derhal durması ve çözüm için Türkiye`nin devreye girmesi gerektiğinin altı çizildi. İşte Suriye için İstanbul buluşmasında öne çıkan konuşmacılar ve konuşmaları;
Suriye Âlimler Birliği Başkanı Şeyh Muhmmed El Sabuni
Konferansta ilk sözü alan Suriye Alimler Birliği Başkanı Şeyh Muhmmed el Sabuni idi. Es Sabuni konuşmasında zulmün 50 yıldır devam ettiğini hiçbir reform adımı atılmayarak halkın oyalandığını belirterek, "Toplumların demir yumrukla yönetilmesi mümkün değildir. Diktatörlükten çıkılması gerekir. Halk her türlü azabı çekmiştir. Biz Suriye`de sadece hürriyetimizi istiyoruz. Suriye`de yapılması gereken şey Baas Partisi`nin yönetimden uzaklaştırılarak halkın seçeceği temsilcilerin yönetimi devralmasıdır" dedi. Hapishanelerde bulunan siyasi suçluların serbest bırakılması gerektiğinin altını çizen el Sabuni, kayıplar ile ilgili de soruşturma yapılması gerektiğinin altını çizdi. El Sabuni "Esad`dan bu adımları atmasını bekliyorduk ancak hiçbir şey yapmadı. 11 yıl bekledik, sonunda tanklar karşımıza çıktı. Allah`tan dilediğim bu halkı felaha erdirmesidir. Bu din adalet için inmiştir. Esad `ben bu reformları yapamıyorum` diyorsan; biz de ona bu görevi bırak deriz" diye konuşarak Türkiye`de bulunmaları hasebiyle Başbakan Erdoğan ve Türkiye halkına da teşekkür ederek sözlerini bitirdi.
Şa`lan Kabilesi Lideri Muhammed Şa`lan
Suriye`nin önde gelen kabile lideri Şeyh Muhammed Şa`lan, konuşmasına Suriye`de hayatını kaybedenlere Allah`tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek başladı. Şeyh Muhammed, Suriye`de şu an büyük bir zulüm işlendiğini, Esad`ın partisi Baas rejiminin Suriyelilerin cesetleri üzerinden yükseldiğini ifade etti. Bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden bu katliama seyirci kalamayacaklarını belirten Şeyh Muhammed, "Her gün onlarca kişi katlediliyor. Baas partisi nesilleri yok ediyor. Suriye halkının istediği çok basittir. Kendi istediği bir yönetim altında onurlu bir yaşamdır. Suriye yönetiminin şu anki durumu israil`in 50 yıldır uyguladığının aynısıdır. Allah`tan Suriye halkını özgürlüğüne kavuşturmasını diliyoruz" diye konuştu.
Suriye İnsan Hakları Örgütü Başkanı Velid Saffur
Özgürlük isteyen Suriye halkının protestoları başlattığı günden bugüne 700 kişinin hayatını kaybettiğini, 5 bin kişinin tutuklandığını belirten Velid Saffur, "1963 senesindeki `Olağanüstü Hal Kanunu` ile Suriye halkı bütün haklarından mahrum edilmiştir. Bu kanun ile Suriye`de ne bir bağımsız medya vardır ne de yabancı medyaya hak verilmiştir. İnsan hakları örgütlerine de izin verilmiyor. Bu ülkede kanun yoktur, kanunlar güvenlik birimlerinin inisiyatifindedir. İstedikleri gibi tutuklama yapabilirler, işkence edebilirler ve öldürebilirler. Tutuklanan birçok insan hakkında bilgi alamıyoruz, bu insanlar hakkında soru dahi sorulamaz. Suriye halkının güvenliği yoktur ve bu bakımdan rejimi değiştirmek istiyor" dedi. 17 bin kişinin 1980`lerden beri kayıp olduğunu dile getiren Saffur, İhvan`a üye olmanın idam sebebi olduğunu, Kürtlerin yok sayıldığı Suriye`de barışçıl bir özgürlüğün peşinde olduklarını ifade etti. Saffur, hiçbir şekilde bu haktan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak bu konuda Türkiye`nin Suriye halkının yanında olmakla beraber büyük görevler üstlenmesi gerektiğini belirtti.
Suriye Deklerasyonu Genel Sekreteri Enes el Akdağ
Halkın istediği özgürlüğe karşı Esad yönetiminin katletmeyi seçtiğini ifade ederek sözlerine başlayan Akdağ, Suriye rejiminin güvenilmez bir rejim olduğunu dile getirdi. Esad`ın sadece vakit kazanmanın peşinde olduğunu söyleyen Akdağ, ayaklanmaların başladığı günden bu yana reform söylemlerinin hep sözde kaldığını, ciddi anlamda bir reformun gerçekleştirilmediğini belirtti. Suriye`de Müslümanlardan Hıristiyanlara, sol görüşlü kesimlerden liberallere kadar çoğulcu ve barışa dayalı bir muhalefet olduğunu, hiçbir dini veya kavmi önceliğe dayanmadığının altını çizen el Akdağ, Kürtler`den Süryanilere kadar bütün hakları koruyan bir tavır belirlediklerinin altını çizdi. Siyasi ve ekonomik alanda güçlü bir yapı hedeflediklerini dile getiren El Akdağ, "bu noktada Türkiye`nin yardımını talep ettiklerini ifade etti.
Kürt liderlerden Ahmet Ramazan
Özgürlüğü için ayaklanan halktan yüzlercesinin şehit edildiğini ve binlercesinin de yaralı olduğunu söyleyen Ramazan, bu zulmün 40 yıldır devam ettiğini vurguladı. "Ağır silahlara karşı çıplak ellerin direnişidir" diyen Ramazan, hürriyet ve demokrasi için birleştiklerini dile getirdi. Yönetimin Suriye muhalefetini etnik çatışmalara sevk etmemesi için gerekli çalışmalar yaptıklarını ifade eden Ramazan, aynı zamanda dış güçlerin de müdahale isteğini engellemeye çalıştıklarını vurguladı. İnsan hakları kuruluşlarına müracaat ettiklerini söyleyen Ramazan, "Bir taraftan yönetime karşı birleşerek ortak hareket ediyoruz. Aynı zamanda dış güçlere de davetiye çıkarmıyoruz. Ama direnişimizde Türkiye`nin de yanımızda olmasını istiyoruz" diye konuştu.
İDSB Başkanı Necmi Sadıkoğlu
İslam dünyası sivil toplum kuruluşları birliği genel başkanı Necmi Sadıkoğlu da, Suriye`deki gelişmeleri başladığı günden bugüne genel anlamda kısaca değerlendirdikten sonra Suriye yönetiminin, halkının isteklerini karşılaması gerektiğinin altını çizdi.
Suriye Hukukçular Birliği Başkanı Yasin Mahili
Marttan bu yana yüzlerce kişinin hayatını kaybetmesine rağmen Esad`ın sadece zaman kazanmak için halkı oyaladığını ifade eden Mahili, bunun kabul edilemez olduğunu belirterek Suriye`de Türkiye`nin denetleyici olacağı serbest seçimlerin yapılması gerektiğini belirtti.
Time Turk Genel Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı
Esad`ın devlet başkanlığına geldiği 2000`li yıllarda Suriye için çok umutlu olduğunu ifade eden Kışlakçı, ancak zaman içerisinde Esad rejiminin gereken adımları atmamasının umudunu yok ettiğini dile getirdi. Hatta 2001`lerde Suriye`ye yaptığı bir ziyarette halkın içinde bulunduğu korkuya bizzat şahid olduğunu anlatan Kışlakçı, "Düşünün geçenlerde Esad konuşma yapmak için meclise geldi, bütün milletvekilleri `kanımız canımız sana feda` diyerek ayakta alkışladı. Dünyanın hangi ülkesinde, bırakın Afrika ülkelerinde bile yoktur ki mecliste yönetime karşı olan bir muhalif bulunmasın. Bu örnek bile tek başına Esad`ın hiçbir muhalife söz hakkı vermediğinin delilidir. Bu bağlamda Esad`ın artık reform yapması değil, istifa etmesi gerekir" diye konuştu.
TGTV Başkanı Necati Ceylan
Siyonist israilin Filistinlileri katlettiği gibi Suriye yönetiminin halkını katlettiğini belirttiğini belirten Ceylan, katliamlarla, tutuklamalarla sindirilmeye çalışılan bu durumu kınadıklarını ifade etti. Suriye halkının yanında olduklarını söyleyen Ceylan uygulanan baskı ve zulme son verilmesi ve özgürlüklere giden bütün yolların açılması gerektiğini dile getirdi.
Türkiye Tabipler Birliği Başkan Yardımcısı Suriyeli Dr. Hamdi Osman
Der`a`daki durumun çok kötü olduğunu kaydederek konuşan Dr. Hamdi Osman, Der`a`daki ayaklanmaların çocukların duvarlara Esad karşıtı yazılar yazması sonrası bu çocukların işkencelere maruz kaldığını ve ardından olayların başladığını anlattı. Olaylar sonrası Ürdün`e, Der`a`ya yakın bir bölgeye gittiğini belirten Dr. Osman şöyle konuştu; "Yaralılara müdahale edilemiyor. Ufak yara alanlar dahi doktor bulamadığından kimi zaman kan kaybından ölebiliyor. Çünkü hastaneye de götürülemiyorlar, gittikleri takdirde öldürülüyorlar. Bundan dolayı birçok yaralı evinde iyileşmeyi bekliyor." Kendisi de Hamalı olan Osman, son gösterilerde en az 15 kişinin sadece Hama`da öldürüldüğünü belirterek, yaralılara müdahale eden doktorların dahi öldürüldüğünü ifade etti. Dr. Osman, Suriye medyasının bu tür durumlardan bahsetmediğini de sözlerine ekledi.
Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal
Suriye`nin israil karşıtlığının yalan olduğunu ifade eden Ünsal, Filistin işgali ve Golan meselesinin öylece durduğu müddetçe bu durumun Suriye`nin siyonizme karşı bir duruşu olarak algılanamayacağını ifade etti. Suriye`nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini söyleyen Ünsal Suriye halkının uğradığı baskı ve haksızlıkları sayarak Esad`ın artık ülkeyi yönetemeyeceğini belirtti.
Gazeteci-yazar Ahmet Varol
Suriye yönetiminin ayaklanmalar karşısında reform sözünün süre içerisinde oyalamadan ibaret olduğunu belirterek bir örnek veren gazeteci Varol, "Esad, kardeşi Mahir Esad`ın yaptığı katliamlar sonrası yargılamasının istenmesi durumunda acaba yargılayabilecek mi? diye dikkat çekti.
Suriyeli Aktivist Azad Münir Hanımefendi
Suriye dışında yaşayan genç bir hanımefendi olan Azad Münir, Suriye`deki zulmün her türlü sınırı geçtiğini belirterek nesillerin gelip geçtiğini; ama hiç bir şeyin değişmediğini ifade etti. "Benim halkım hürriyetini istiyorsa ya tutuklanır, ya öldürülür" diyen Azad Münir, "Ülkemde kadınlar çok bedeller ödedi. Aradıkları erkeği bulamazlarsa hanımını rehin alırlar, ta ki erkek teslim oluncaya dek. Bazı çocuklar hapishanelerde doğdular, bazıları diasporada� Şimdi hesap soruyorum; bu rejim ne hakla onurumuzu ayaklar altına alıyor. Ben altı yaşımdan beri ülkemin dışındayım. Niçin 13 yaşındayken ben vatanıma özlemlerimi yazdım diye Suriye`deki akrabalarım sorgulanıyor? Ülkeme giremiyorum ancak üstünden geçebiliyorum ama ülkeme dönmek istiyorum" diye konuştu. Azad Münir`in dokunaklı konuşması salondaki herkesi duygulandırdı.
Suriyeli Dania Abu Saleh Hanımefendi
Konuşmak için söz alan Suriyeli Dania Abu Saleh de, Azad Münir gibi Suriye dışında yaşamak zorunda olan bir hanımefendi. O da konuşmasında şunları söyledi; "Biz dördüncü nesiliz. Dönüş bizim için bir rüya oldu. Ne suç işledik ki ülkemize dönemiyoruz? Bu hükümet halkını düşman ilan etti. Çocuklar bile katliamdan geçirilerek zalim yönetimden paylarını aldılar. Rejim, halkı öldürebilir; ama bütün halkı öldürmeye gücü yetmez" diyerek Suriye halkının 50 yıl daha korku içinde yaşamak istemiyorsa artık özgürlüğünü eline geçirmesi gerektiğini ifade etti.
Kürt Araştırmacı Abdulbasık Siide
Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezinden Kürt araştırmacı Abdulbasık Siide, "Suriye rejimi meşruiyetini kaybetmedi; zaten yoktu. Bu rejim askeri darbe ile yönetimi devraldı ve Baba Esad kendisi ile devrim yapanlara karşı devrim yaptı" dedi. Siide, "halk vatanında tam bir yabancılaşma içerisindedir" diyerek yöneticilerin kim olduğu noktasında halkın kafasında soru işaretleri olduğunu hatırlatarak Esad`a da seslenen Siide, "yönetemiyorum diyorsan görevi bırak" çağrısı yaptı.
Suriyeli Dr. Halit Hoca
Suriye rejiminin yapılan katliamları dış güçlerin işi diyerek çarpıttığı anlatan Hoca, medya dezenformasyonuna dikkat çekti. Olayların başlamasından sonra yönetimin ülkeyi özgür medyaya kapattığını dile getirerek örnekler veren Hoca, Türkiye`deki medyanın bunu adil bir şekilde görmesi gerektiğini söyledi.
SONUÇ BİLDİRGESİ
"Suriye İçin İstanbul Buluşması" forumunun sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde, "Biz Suriye halkı olarak meşrû ve insanî haklarımızı sivil ve demokratik eylemlerle talep etmeye devam edeceğiz. Suriye`ye karşı dış müdahalelerle bölünmeye yol açacak girişimlere ve silâhlanmaya karşıyız`` görüşüne yer verildi. Okunan 11 maddelik bildirgede, Suriye halkının, bütün dünya halkları gibi özgür ve onurlu yaşamayı hak ettiği vurgulanarak, ülkede akan kanın bir an önce durdurulması, işkence ve keyfi tutuklamalara derhal son verilmesi, dünya basının da ülkeye girişinin sağlanması talep edildi. Düşünce, gösteri yapma hürriyeti gibi hak ve özgürlükler konusunda derhal düzenleme yapılması istenen bildirgede, dayatmacı ve baskıcı anlayışların terk edilmesi, siyasî yasakların kaldırılması, tutukluların serbest bırakılması talebine yer verildi.