Yargıtay 16'ıncı Ceza Dairesi, FETÖ tarafından kurulan kumpas davasında HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcılarından Sait Şahin, Mehmet Bahattin Temel, HÜDA PAR'ın 26'ncı Dönem İstanbul milletvekili adaylarından Fikret Gültekin'in cezalarını onaylayarak skandal bir karara imza attı.
Kamuoyunda büyük bir tepkiye neden olan Yargıtay'ın söz konusu skandal kararına her kesimden sert tepkiler gelmeye devam ediyor. Avukat Halil Kılıç, 28 Şubat postmodern darbesinin etkilerinin halen devam ettiğine dikkat çekti.
Yargıtay'ın verdiği kararı İLKHA'ya değerlendiren Avukat Halil Kılıç, Türkiye'de FETÖ yargısının mağdur ettiği birçok insanın olduğunu, ancak bu durumun bilindiği halde bir adım atılmamasının 28 Şubat'ın halen etkisini göstergesinin olduğunu vurguladı.
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının yeniden yargılama taleplerinin bir lütuf olmadığını ve bir hak olduğunun altını çizen Kılıç, haksız şekilde verilen bu kararların yeniden gözden geçirilmesi ve yeniden yargılanmanın yolunun açılması gerektiğini ifade etti.
"Bizden görünenler 28 Şubat politikalarını uygulamaktadırlar"
28 Şubat'ın ana gayelerinden birinin de Türkiye'de ılımlı İslam'ı yaygınlaştırmak, Türkiye'nin özellikle toplumun inancını ve anlayışını değiştirmek, buna yönelik politikalar üretmek olduğunu belirten Kılıç, "Ancak İslamcı çevrenin ve İslami cephelerin yoğun muhalefetiyle ve mücadelesi ile 28 Şubat'ta bunu faaliyete geçirmek isteyenlerin amaçlarına engel olmuş ve bu saldırıları püskürtmüştür. Akabinde Ak Partinin iktidar olmasıyla birlikte Türkiye'de İslamcı mücadelenin ya da bizim anladığımız manada muhafazakar kesimin isteklerinin yerine geleceği düşünülmüş, fakat süreç içerisinde bunun böyle olmadığı 15 yıllık bir aradan sonra anlaşılmıştır. Bugün 28 Şubat'ın başaramadığını, bu defa bizden görünenler bizim elimizle bizim camialara 28 Şubat politikalarını uygulamaktadırlar." dedi.
"Yargıtay'da 28 Şubat anlayışını ortaya koyan yargılamalar devam ediyor"
Kılıç, "Sadece HÜDA PAR yöneticilerine değil farklı İslami cemaatlere, derneklere yönelik ciddi baskılar oluşmaya başladı. Yine bu dönem ve öncesinde yargılanıp ceza alan mahkum ve hükümlülerin hiçbir tanesinin durumlarında bir düzeltmeler yapılmadı. Zaman zaman Adalet Bakanlığının bu konuda çalışmalar yaptığı söylense de bunun önümüze hukuki bir hak olarak değil lütuf olarak getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Biz aslında bu işin mücadelesini yapanların, bu konuyu hukuki yasal zemine oturtulması gerektiğini düşünüyoruz. Yine mahkemelerde ve Yargıtay'da 28 Şubat anlayışını ortaya koyan yargılamalar ve anlayışların devam ettiğini, Kur'an kurslarına baskınlar düzenlendiğini, idari para cezaları kesildiğini, en ufak İslamcı iddialarla mahkeme önüne çıkarılan kişilerin cezalandırıldığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Tekrar şapkamızı önümüze koyma zamanı"
"Atatürk'ü Koruma Kanunun bu dönemde en sert ve şiddetli haliyle uygulandığını görüyoruz" diyen Kılıç, şunları söyledi:
"Biz bunların ılımlı İslam projesinin devam ettiğini göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Kurumlardaki değişikliklere, anlayışlarındaki değişikliklerine baktığımızda bu mağduriyetlerin sebebini anlayacağız. Bizim bu dönemki sıkıntımız; tüm İslami cephelerin tamamında bu yönde kusurlar var. Çünkü herkes mücadeleyi bıraktı. Herkes Ak Partiden ya da iktidar partisinden lütuf beklemeye başladı. Şimdi tekrar şapkamızı önümüze koyma zamanı. Yeni bir siyasi ya da hukuki mücadeleye yapmalı mıyız yapmamalı mıyız mı? Buna karar verdikten sonra tekrar yeni ve hukuki bir mücadele süreci başlatılmalıdır. İslamcı mücadelenin hapislerle ve ölümlerle kazandıklarının geriye dönüşüne izin verilmemelidir."
"Türkiye'nin terörle mücadele mantığını değişmelidir"
Türkiye'de "terör mücadelesi"nin hep batı eksenli olarak yapıldığını belirten Kılıç, "Türkiye kendisine zarar verenlerden ziyade batının anlayışına aykırı olan insanları ya da anlayışları hep 'terörist' ya da 'terör' yaftasıyla yaftalandırmış ve yargılamıştır. Türkiye'nin terörle mücadele mantığını bu bakımdan önce değişmesi gerektiğini düşünüyorum. 15 yıllık iktidar döneminde de bunun değişmediğini, bilakis aksini görüyoruz. Bu bir çelişkidir. Fethullahçı yapılanma, Amerika ajanı ve batıcı bir terör mücadelesi yapıyordu. Özellikle Amerika'nın ve batı menfaatlerini ön plana alan bir terör mücadelesi yapıyordu. Bu ayrımın bu iktidar döneminde de ve özellikle mahkemeler tarafından bu ayrımların yapılmadığını görüyoruz. Dönem dönem 'terör' ve 'terörist' tanımlamaları değişse de Türkiye'nin batı menfaatine terör mücadelesinden vazgeçmesi gerektiğini, kendi menfaatleri üzerinden bir 'terör' veya 'terörist' mücadelesi yapması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla aslında bu bir çelişki gibi gözükse de çelişki olmadığını düşünüyorum. Çünkü sistem bu şekilde kurulmuş. Sistem böyle kurulduğu için bu böyle devam ediyor." şeklinde konuştu.
"Şiddete karışmamış ve kimseye zarar vermemiş insanlar cezalandırılmamalıdır"
Şiddete karışmamış ve kimseye zarar vermemiş insanların cezalandırılmasının önünün kapatılmasını talep ettiklerini belirten Kılıç, "Bizler aslında taleplerimizi net olarak ifade edemediğimiz için bu hale geliyoruz. Esasen yeniden yargılama gerekçesi gibi düşünülse de biz temel olarak tüm İslami davaların tamamını, şiddete karışmamış ve kimseye zarar vermemiş insanların cezalandırılmasının önünün de kapatacak olan bu anlayışın yerleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bundan sonraki mücadelemiz belki bu manada da olmalıdır. Aksi halde gidişat bu camia için olumsuz şeyler göstermektedir. Bu ve benzer mağduriyetleri, sıkıntıları ilerleyen dönemlerde sıklıkla yaşayacağımızı göreceğiz. O yüzden çabuk bir şekilde vermemiz gereken mesajları net bir şekilde vermemiz gerektiğini düşünüyorum." diye konuştu.
"Yeniden yargılama talebi bir lütuf değil, bir haktır"
Kılıç, 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurlarının yeniden yargılama taleplerinin bir lütuf değil, bir hak olduğunun altını çizerek, "Özellikle de devlete yakın olan ya da devletin sahip olduğunu düşünen kesimler ile iktidarı iktidar yapan, iktidarın gerçek sahipleri arasındaki mücadele düşünüldüğünde bugünkü tavrın ikiyüzlü olduğunu görmemekte elde değil. Bu bir lütuf değil, bir haktır. Acil bir şekilde bu mağduriyetlerin tamamını sonlandırılmalıdır. Ama biz bu taleplerde bulunurken kanun hükmünde kararnameler ile öğrenci ve talebe yetiştiren barınma yurtlarının tamamını idareye, resmi kurumların denetimine geçtiğini, aksi işler yapıldığını görüyoruz. Dolayısıyla iktidarın bu noktada kimlerle dost ve düşman olduğunu ya da olmak istediğini tekrar hesap etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden bu mağduriyetlerin çok acil bir şekilde giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun mücadelesini veren arkadaşların dinlenmesini, burada hususi dinleme, hususi delil oluşturma ve benzeri hukuksuzlukların derhal tespiti ile bu mağduriyetlerin daha fazla mağduriyetler yaşanmaması için önlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun mücadelesinin verilmesi gerektiğini ve yasal bir zemine oturtulması gerektiğini düşünüyoruz." diye belirtti.
"Bu gidişatın iyiye gitmediğini görüyoruz"
Kılıç, "28 Şubat ılımlı İslam projesinin Türkiye monte edilmesiydi. Birkaç denemede de bu Fethullahçı yapılanma ile bunun başarılamayacağı görüldü. Ancak mevcut haliyle devam ettiriliyor. Çünkü bizim yönümüzden değişen bir şey yok. Değişen bu defa bize zulüm edenlerin bizlerden olmalarıdır. Bizim kabul etmediğimiz mücadele ettiğimiz anlayışlara karşı bu defa direnç gösteremememiz ve mücadele edemememizdir. Allah sonumuzu hayır etsin ama bu gidişatın iyiye gitmediğini görüyoruz." dedi. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)