Çin'deki Uygur kamplarından kurtulmayı başaranlardan biri olan 29 yaşındaki Mihrigül Tursun yaşadıklarını Washington'da gazetecilere anlattı.
Çin'in yüzbinlerce Müslüman azınlığın farklı kamplarda tuttuğunu, buralarda insanların fiziki ve psikolojik işkencelere maruz kaldığını anlatan Tursun, kendisinin de dört gün boyunca uyumadan sorgulandığını, saçının kazındığını ve kişisel mahremiyetini ve beden dokunulmazlığını hiçe sayan tıbbi muayenelerden geçirildiğini aktardı. Üç kez tutuklanarak bu tip kamplara götürüldüğünü söyleyen Tursun, "Bu şekilde işkence çekmektense ölmeyi tercih ederdim. O nedenle beni öldürmeleri için yalvardım" dedi.
Tuvalette bile izlemişler!
Tüm dünyada tepkiyle karşılanan Çin'in ısrarla yalanladığı kamplar ilk defa görüntülendi. İtalya merkezli bir insan hakları dergisinde yayınlanan görüntülerde, Çin'in 'yasalara uygun' dediği kampların tuvaletlerdi bile kör nokta bırakmayarak izlediği ortaya çıktı. Dev kompleksin içinde yer alan binanın dış cephe duvarlarında Çince olarak Çin Komünist Partisi propogandaları dikkati çekerken, kamp tam bir hapishaneyi andırıyor. Her yer demir parmaklıklarla kaplı ve her geçişte şifreli kapılar kullanılıyor.
Toplamda iki milyon etnik ve dini azınlığın bu tür kamplarda tutulduğu, zorla çalıştırıldığı ve kimlik bilincinden vazgeçmesi için baskı yapıldığı düşünülüyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere dünyadaki pek çok ülke Çin'e bu tip uygulamaları sonlandırması için çağrıda bulunuyor ancak Çin yönetimi iddiaları tamamen reddediyor.
Bölgeden gelen raporlar kamp dışında olan 10 milyon Türki Müslümanın da yoğun denetim ve gözlem altında tutulduğunu ve kişisel özgürlüklerin büyük ölçüde kısıtlandığını kaydediyor.
Mihrigül Tursun
Çocuğunu kaybetti, işkence gördü, ABD'ye iltica etti
AP'nin haberine göre, Çin'de doğup büyüyen Tursun, İngilizce dil eğitimi için önce Mısır'a yerleşmiş. Burada evlenen Tursun'un üç çocuğu olmuş. Ancak 2015'te ailesini görmek için Çin'e döndüğünde hemen gözaltına alınmış ve çocuklarından ayrılmış. Bu sırada üç çocuğundan biri hayatını kaybetmiş ve diğer ikisinde de sağlık problemleri oluşmuş.
Üç ay sonra serbest bırakılan Tursun, iki çocuğunu ameliyat ettirebilmiş ancak 2017'de yeniden gözaltına alınmış. Serbest bırakılmasından birkaç ay sonra yeniden alınan Tursun bu kez küçük ve boğucu bir hücrede 60 kadınla birlikte üç ay kalmış.
Hücrede yer olmadığı için sıra ile uyumak zorunda kaldıklarını, güvenlik kamerası önünde tuvaletlerini yaptıklarını ve Çin Komünist Partisi'ni öven şarkılar söylemek zorunda bırakıldıklarını anlatan Tursun, kendisinin ve hücre arkadaşlarının ne olduklarını bilmedikleri ilaçlar almaya zorlandıklarını söylüyor.
Bazen bir odaya götürüldüğünü başına kask takılarak elleri kolları bağlı şekilde elektrik verildiğini anlatan Tursun, "Vücudum şiddetle titrerken acıyı damarlarımda hissediyordum. Ağzımdan beyaz köpük geliyordu, gerisini hatırlamıyorum" diyor.
Serbest kalır kalmaz çocukları ile Mısır'a dönen Tursun'a Çin'e dönmesi söylendi ancak Kahire'de ABD Elçiliği ile iletişim kuran Tursun'un, iltica başvurusu kabul edildi ve Eylül 2018'de Virgina eyaletine yerleşti
Kaynak: Yenişafak