Mersin'de Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) tarafından düzenlenen "Medya ve Algı Yönetimi" paneline katılan Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, medyanın dünyanın aynası olması gerektiğini ifade etti.
Medya üzerinden yapılan algı operasyonlarının en tehlikeli savaşlardan biri olduğunu vurgulayan Değirmenci, emperyalizm ve onun kontrolündeki terör örgütlerinin medyayı çıkarları doğrultusunda silah olarak kullandıklarını ifade etti.
"Batı medyası Paris'te yakılan isyan ateşini yok sayıyor"
Batı'nın medyayı ayna olarak değil, aksine gerçekleri perdelemek için kullandığına dikkat çeken Değirmenci, "Fransa'da yüksek vergiler ve zorlaşan yaşam şartlarını protesto eden sarı yeleklilere karşı kullanılan orantısız gücü görüyorsunuz. Fakat batı medyası olaylar karşısında üç maymunu oynuyor. Söz konusu medya hem polisin şiddet eylemlerini yok sayıyor hem de haklarını aramak için sokağa çıkanların taleplerine yer vermiyor. Ancak konu Türkiye olduğunda anında psikolojik harekete geçiyorlar. Örnek Gezi olayları... Gezi olaylarında 24 saat canlı yayın yapan Batı medyası Paris'te yakılan isyan ateşini görmezden geliyor" dedi.
"Dikkat! Algı operasyonu"
Küresel şebekelerin kontrolünde olan medya organlarının algılarla oynayarak, toplumun masum insanlardan nefret etmesini, zalimleri ise sevmesini dayattığını belirten Değirmenci, "En basit örneği Suriyeli mülteciler. Irkçılığı besleyen yalan haberlerle bir takım çevreler düğmeye basıyor. Yalan haber dakikada sosyal medya üzerinden milyonlara ulaşıyor. Evlerinden yurtlarından ayrılmak zorunda kalan kardeşlerimize karşı bir anda ön yargılar oluşuyor, mazlum kimlikleri yok sayılarak ötekileştiriliyorlar. Aynı çevreler bakıyorsunuz; Mısır'da darbeci Sisi'nin, Suriye'de katliamcı Esad'ın yanın da duruyor. Hatta Suudi veliaht Prensi Selman'ın, Zayed ailesinin propagandasını yapmaktan geri durmuyorlar." şeklinde konuştu.
"Topyekûn mücadele çağrısı"
Yalan haber ve internet ortamındaki yanlış bilgiyle mücadele noktasında üst düzey adımlar atılması gerektiğini de vurgulayan Değirmenci, gazeteci, aktivist, akademisyen, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve sosyal medya uzmanlarından oluşturulacak bir platformla yeni bir strateji belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Bilgi akışı ve yanlış bilgilendirmenin olağanüstü boyutlara ulaştığı bir dönemde herkesin sorumluluk alması, seferberlik başlatılması gerektiğine dikkat çeken Değirmenci, "Medya organları, yalan haberden uzak durmalı; ırkçı, mezhepçi, kışkırtıcı, kin ve nefret içeren bir dil yerine sağduyuyu öne çıkaran, birleştirici bir dil kullanmalıdır. İçeriği boşaltılmış, gerçekten uzaklaştırılmış, dezenformasyona uğramış bilgiler medya aracılığıyla kitlelere ulaştırılmamalıdır. Öte yandan bir bilgiyi ve fotoğrafı teyit ettiremiyorsak, doğrulatamıyorsak sosyal medyada paylaşmaktan uzak durmalıyız." dedi. (İLKHA)