Kütüphaneler gelişmiş ülkelerde halk tarafından yoğun olarak kullanılan yerler olarak göze çarpıyor. Özellikle halk kütüphamelerinde hergün yüzbinlerce insan istifade ediyor. Türkiye’de kütüphanelerin durumu pek iç açıcı olmasada eğitim seviyesi ve kalitesi arttıkça halkın kütüphaneleri kullanma oranı her geçengün artıyor.
KÜTÜPHANE NEDİR?
Kütüphane, belli bir sisteme göre düzenlenen kitap ve benzeri materyallerin toplandığı, saklandığı, okuyucu ve araştırmacıların istifadesine sunulduğu yer. Farsçada ev manasına gelen hane ile Arapçada kitaplar manasına gelen kütüb kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen kitaplar evi isim tamlamasındaki tamlama i`sinin düşmesi ve kelimelerin yer değiştirerek birleşmesinden meydana gelmiş, Kütüphane şeklinde söylenen birleşik bir isimdir. Günümüzde yeni bilimsel materyallerin çeşitlenip çoğalması neticesinde ortaya çıkan, süreli yayın, grafik, sesli ve görüntülü yayınların meydana getirdiği koleksiyonlardan meydana gelen kütüphaneler de bulunmaktadır.
Bir fikir gayretinin sonucu olarak yazılmış eserleri korumak, toplamak, organize etmek, onları insanların faydalanmasına hazır hale getirmek için kurulmuş olan kütüphaneler, yapılmış ve yapılacak olan bilimsel araştırmaları, zamanımızda ve gelecekteki araştırıcıların yararına en ucuz en çabuk ve kolay şekilde sunulmasını sağlar. Kütüphaneler eğitim ve öğretime de yardımcı olurlar.
İlkokuldan üniversite bitinceye kadar çeşitli okullarda okuyan öğrenciler,öğretmenler,bilimsel ve teknik gelişmeleri takip eden kimseler de kütüphanelerden faydalanmaktadır.
TÜRKİYE’DE KÜTÜPHANELERİN TARİHÇESİ
Osmanlılar döneminde ilk kütüphane Osman Bey zamanında İznik`te, ikincisi ise Edirne`de Lala Şahin Paşa tarafından kuruldu. Yıldırım Bayezid Han zamanında Bursa`da Eyne Subaşı Medresesinin üst katında bir kütüphane ile Eyne Subaşının Balıkesir`de yaptırdığı medresede bir kütüphane kuruldu. Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul`u fethettikten sonra çeşitli imar faaliyetleri arasında önemli kütüphaneler yaptırdı. Ayasofya yakınında yaptırdığı ilk medresenin yanında halka açık bir kütüphane kurdurdu. Fatih Camii Külliyesi içinde yaptırdığı kütüphane, Zeyrek Camii Kütüphanesi, Eyüp Sultan Camii yanındaki kütüphaneler bu kütüphanelerin en meşhurlarıdır. Daha sonraki padişahlar tarafından İstanbul`un yanında Amasya, Edirne, Bursa, Manisa,Trabzon ve başka şehirlerde de kütüphaneler kuruldu. Topkapı Sarayı bünyesinde kurulan [Saray Kütüphanesi], Ayasofya, Süleymaniye, Şehzadebaşı ve Bayezid kütüphaneleri zenginleştirilerek zamanımıza kadar gelmişlerdir. Cumhuriyet döneminde 1924`te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu`yla vakıf kütüphanelerindeki koleksiyonlar, 1927`de çıkan kanunla tekke ve zaviyelerde bulunan eserler Maarif Vekaletine (Milli Eğitim Bakanlığına) bağlı kütüphanelere devredildi. Maarif Vekaletine bağlı olarak faaliyet gösteren Kütüphaneler Müdürlüğü 1960`da genel müdürlük oldu. Kültür Bakanlığının kurulmasından sonra bu bakanlığa bağlandı. Günümüzde devlete bağlı ve özel olarak faaliyet gösteren 812 kütüphane bulunmaktadır. Bu kütüphanelerdeki kitap sayısı 10 milyonun üzerindedir. Çeşitli il ve ilçelerdeki yazma eserler, halk ve çocuk kütüphaneleri Kültür Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğüne bağlıdır.
Eğitim ve öğretimin bölünmez bir parçası olan kütüphaneler özel mahiyette yapılan bina ve bölümlerde kurulmuştur. Genellikle ortada uzun bir koridorun, yanlarda okuma odalarının ve kitapların muhafaza edildiği odaların yer aldığı kütüphanelerde dinlenme ve diğer ihtiyaçların karşılandığı özel bölümler yer almıştır. Kitaplar her ilim dalına veya belli konulara göre tasnif edilmiş ve fihristleri düzenlenmiştir. Bu fihristler (kataloglar) kütüphanedeki kitaplardan kolayca istifade edebilmek için hazırlanmıştır.
Kütüphanelerde Genellikle şu personele görev verilmiştir;
Hazin (hafız-ı kütüb)
Kütüphanenin ilmi ve idari işlerini yürüten, yüksek ilmi kariyere sahip vazifelidir.
Mütercimler
Diğer dillerde yazılan kitapları kendi dillerine tercüme eden kimselerdir.
Müstensihler
Yeni çıkan bir kitaptan başka nüshalar yazmakla vazifelendirilmiş yazısı güzel, kusursuz ve titiz kimselerdir.
Mücellidler
Kütüphanelerde bulunan ciltsiz veya ciltleri yıpranmış kitapları ciltlemekle vazifeli kimselerdir.
Münaviller
Kütüphanelerde kitap bulma tekniğini bilmeyen okuyuculara, kitapların raflardaki yerini göstermek veya kitapları dolaplardan alıp, okuyuculara getirmekle vazifeli kimselerdir.
Bu vazifelilerden başka kütüphanelerin temizliği, döşemesi ve bazı hizmetlerini yürüten başka vazifeliler de vardır.
Kütüphaneler hizmet şekillerine göre; milli kütüphaneler, umumi veya halk kütüphaneleri, çocuk kütüphaneleri, okul kütüphaneleri, üniversite kütüphaneleri, özel kütüphaneler, şehir kütüphaneleri ve gezici kütüphaneler diye kısımlara ayrılabilir. Bunlar dışında yazma eser koleksiyonlarına sahip kütüphaneler de vardır. Türkçe, Farsça ve Arapça el yazmalarının en zengin koleksiyonları Türkiye`de özellikle İstanbul`daki kütüphanelerde bulunmaktadır. 150.000 yazma kitabı, mikrofilm atölyeleri ve modern tesisleriyle Süleymaniye Kütüphanesi bütün yazma eser kütüphanelerinin önde gelenidir. Ayrıca cami ve diğer yerlerdeki yazma kitaplar da Süleymaniye Kütüphanesinde toplanmıştır. Bayezid Devlet Kütüphanesi, Millet Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, atıf Efendi Kütüphanesi, Hacı Selim Ağa, Köprülü ve Ragıb Paşa kütüphaneleri de yazma eser bakımından zengin kütüphanelerimizdir.
Yüzyıllar boyunca yazılan ve bugün basılan milyonlarca kitap kütüphanelerimizi doldurmaktadır. Ancak Osmanlılar ve daha önceki devirlerde yazılmış olan kitapları okuyacak ve anlayacak pek az kimse kaldığı ve günümüzdeki teknolojik gelişmeler neticesinde ortaya çıkan sesli ve görüntülü yayınlara fazla rağbet gösterildiği için kütüphanelerden faydalanan kimseler azalmıştır.
Kütüphaneler içinde barındırdıkları bilgilerle beraber mimari yapılarıylada dikkat çekiyorlar. İşte dünyadan kütüphane manzaraları.