HABER MERKEZİ

28 Şubat davası mağduriyetlerinin giderilmesini beklerken yargıda skandal bir karara daha imza atıldı. Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, FETÖ tarafından kurulan kumpas davasında HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcılarından Sait Şahin, M. Bahattin Temel, HÜDA PAR'ın 26'ncı Dönem İstanbul milletvekili adaylarından Fikret Gültekin'in cezalarını  onaylayarak skandal bir karara imza attı. Gerek ulusal, yerel medyada gerekse de sosyal medyada yaşananlara tepkiler çığ gibiyken bu konuda hükümetin sessizliği de şaşırtıyor.

İŞTE HUKUKSUZ KARARI VEREN HÂKİM VE SAVCI

HÜDA PAR`a ceza isteyen kolluk görevlilerinin neredeyse tamamı FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle meslekten çıkarılmış, bazıları halen tutuklu olarak yargılanmaya devam ediyor. İddianameyi hazırlayan savcı Hakan Karaali (sicil:34191) ve cezalandırılmalarını talep eden duruşma savcısı İsmail Tandoğan (sicil:39622) 15 Temmuz darbe girişiminden saatler sonra 16 Temmuz günü ilk etapta açığa alınan savcıların arasında olması bu şahısların kimlikleri ve niyetleri hakkında yeterince bilgi vermekte. Adı geçen bu iki savcı ile beraber örgüt yöneticisi oldukları gerekçesiyle ceza veren mahkemenin başkanı Hadi Çağdır (sicil:37378), üyeler Mustafa Başer (Sicil:40054) ve Mesut Özcan (Sicil:40180) da HSYK`nın 24 Ağustos 2016 tarih ve 426 sayılı kararıyla meslekten çıkarılmışlar. Meslekten atılmalarının gerekçesi; terör örgütüyle üyelik, irtibat ve iltisak. Yargıtay bu şebekenin oluşturduğu dosya üzerinden HÜDA PAR`a ceza yağdırdı. 

ZULÜM 21 YILDIR SÜRÜYOR

Hem 28 Şubat mağdurlarına ses olmak hem de HÜDA PAR`a yönelik son Yargıtay kararını protesto için Çağlayan Adliyesinde basın açıklaması düzenlendi. Üzerinden 21 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, 28 Şubat Darbesi'nin özellikle cezaevlerinde tutulan Müslüman siyasi mahpuslar ve aileleri için bütün ağırlığıyla devam ettiği vurgulanan basın açıklaması öncesinde konuşan STK temsilcileri, 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi için uğraşırken, bu süre içerisinde yeni mağduriyetlerin yaşandığını ifade ettiler.

"YARGI KOPYALA YAPIŞTIR MANTIĞIYLA HAREKET EDİYOR"

"Yaklaşık 1 yıldır her ayın 28`inde burada toplanarak 28 Şubat sürecinde kumpaslarla cezaevine atılan ve hala cezaevlerinde olan mahkûmların tahliyesi için basın açıklamaları yapıyoruz," diyen Mustazaflar Cemiyeti İstanbul Şube Başkanı Mehmet Eşin, "Her basın açıklamasında ‘Bu son olsun` diye çağrıda bulunduk. Ne yazık ki şu ana kadar istediğimiz sonucu alamadık. Bu bir kenara var olan mağduriyet ve cezalara yenileri eklendi. 15 gün önce 2011 yılında FETÖ`nün tescillenmiş hâkim ve savcıları tarafından tutuklanan ve ardından serbest bırakılarak tutuksuz yargılanan Sait Şahin, Mehmet Bahattin Temel ve Fikret Gültekin hakkında verilen ceza onandı. Bu kararı dönemin FETÖ yargısı verdi ve Yargıtay da kopyala yapıştır tekniğiyle cezayı olduğu gibi onadı." dedi.

"MAĞDURİYETE SEBEP OLANLAR DIŞARDA MAĞDURLAR HALA CEZAEVİNDE"

"28 Şubat`ın üzerinden 21 yıldan fazla bir zaman geçti. Son bir yıldır farklı alanlarda 28 Şubat mağdurlarının mağduriyetlerinin giderilmesi için kamuoyu oluşturuyoruz" diyerek konuşmasına başlayan Köklü Değişim Dergisi yetkililerinden Mahmut Kar, yaşanan hukuksuz yargılamalara dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi; "28 Şubat sanıkları ağır cezalar almasına rağmen tahliye edildiler ve özgür bir şekilde yaşamlarına devam ediyorlar ama 28 Şubat mağdurları hala cezaevinde.  28 Şubat`ın uzantısı olan Ergenekon ve Balyoz sanıkları da aklandı. 28 Şubat sürecinden bu yana Mustazaflar, Hizb-ut Tahrir yargılamalarını yapan FETÖ sanıkları ağır cezalarla suçlanarak cezaevine atıldılar ama yargılayıp cezaevine attıkları mağdur Müslümanlar da hala cezaevinde. Bir taraftan AYM Hizb-ut Tahrir yargılamaları hakkında hak ihlali veriyor, diğer taraftan bazı yerel mahkemeler AYM`nin bu kararını dikkate almayarak yeniden yargılama taleplerini reddediyor.  Öte yandan Yargıtay Mustazaflar Cemiyeti yöneticileri, HÜDA PAR yöneticileri ile ilgili paralel yargının verdiği kararları onaylıyor. Artık siyasi irade, hükümet, yargı 28 Şubat ve sonrası ile alakalı bütün Müslümanlara ve insanlara yönelik yargılamalarla alakalı zulmün ismini koyması lazım. Bunun için artık konuşmaya, kamuoyu oluşturmaya gerek yok. Burada bir hukuksuzluk, bir mağduriyet var. Müslümanların artık mağdur olarak kalmaya tahammülü kalmadı. Hükümetin, yargının ve siyasi iradenin bir an önce bu zulmü durdurması gerekiyor."

"28 ŞUBAT DARBESİ MAĞDUR AİLELER İÇİN TÜM AĞIRLIĞIYLA DEVAM EDİYOR"

Basın açıklamasını MAZLUMDER adına Av. Ömer Karataş, "28 Şubat 1997`de teşebbüsün ötesine geçip gerçekleşmiş bir darbe olarak gündemimize oturan 28 Şubat Darbesi halen insan öğütüyor." dedi. Karataş, "Farkında mıyız? Üzerinden 21 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, 28 Şubat Darbesi özellikle cezaevlerinde tutulan Müslüman siyasi mahpuslar ve aileleri için bütün ağırlığıyla devam etmektedir. Farkında mıyız? Beraat etmesi gerekirken aynı torba dosyaya dahil edildikleri için müebbet hapis cezası verilen; en ağır yorumla bile adli nitelikli süreli hapis cezası alması gerekirken siyasi nitelikli müebbet hapis cezası verilen, delil niteliği tartışmalı olup ABD`de deşifre edilmiş dijital kayıtlarla cezalandırılan, avukatsız, işkenceli ve her türlü aşağılık yöntemle onur kırmaya dönük sorgulamalarda imzalatılan sahte ifade tutanaklarına dayanılarak gençlikleri ellerinden alınan, toplumsal zemin oluşturmak adına ev ya da işyerlerine yerleştirilen sahte delillere dayanarak aşağılık iftiralarla suçluymuş gibi medyanın önüne atılan 28 Şubat mahpusları darbenin gerçek mağdurları olarak halen cezaevlerinde tutuluyorlar." şeklinde konuştu.

"ZULÜMLERİN SON BULMASI ÖNCELİKLİ MESELEMİZDİR"

Karataş, yaptığı basın açıklamasında son olarak şunları kaydetti; "Farkında mıyız? Unutulmamalıdır, farkında olmazsak ve farkında olmamıza rağmen duyarsız kalırsak Allah karşısında verecek hesabımız olmayacaktır. 28 Şubat`ın brifingli yargısının kararlarıyla hapsedilen mazlumların tahliyesi, 28 Şubat`ın tahkim ettiği zemine basarak büyüyen paralel yargının kararlarıyla hapsedilen hemen her çevreden mazlumun tahliyesi, brifingli ve paralel yargı zemininde oluşan önyargılarla oluşturulan içtihatlarla halen devam eden yargı zulümlerinin son bulması öncelikli meselemizdir. MAZLUMDER olarak 28 Şubat Siyasi Yargı Kararları İptal Edilsin! 28 Şubat Mahpusları Derhal Serbest Bırakılsın! Talebimizi bir kez daha vurgularız."