Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde ikamet eden Ali Bozkurt (70), yolda yürürken geçirdiği kalp krizi sonucu Ergani Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Buradan Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen hasta, geçirdiği ameliyatın ardından yoğun bakım ünitesine alındı.

Yoğun bakımdayken hastane karyolasından düştüğü belirtilen Bozkurt, dün hayatını kaybetti. Otopsi işlemlerinin ardından yaşlı adam, Yenişehir ilçesine bağlı Kurdik köyünde yakınları ve sevenleri tarafından defnedildi.

Babasının ölümünde ciddi ihmallerin olduğunu belirten Erol Bozkurt, savcılığın olayla ilgili başlattığı soruşturmanın sürdüğünü söyledi.

Bozkurt, "Babam Ergani'de adliye önünde yürürken kalp krizi geçirdi. Ergani Devlet Hastanesine kaldırıldıktan sonra Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Burada babama anjiyo yapıp ve stent takıyorlar. 'Ameliyatı iyi geçti ve durumu güzeldir.' diyorlar. Babamla konuştuğumda iyiydi ve bilinci açıktı. İlk gün bakımı yapıldıktan sonra ikinci gün nöbet değişimi yapan ekip, babamı alıyor. Normalde saat 12.00'da yemek için çağırıyorlar. İlk gün babamın yemeğini ben yedirdim. İkinci vardiya çalışanları öğle yemeğine beni çağırmadılar. Ben kapıda bekliyordum ve buna anlam veremedim. Sonra halam merak etti ve içeri girdi. Kapıdan baktık, babam yerde kanlar içindeydi ve başına toplanmışlardı. Babam ranzadan yere düşmüş. Ağabeyim onlara ne olduğunu sormuş. Onlar, 'Kolundaki serumunu başına takmış, başı kanıyor.' demişler." ifadelerini kullandı.

"Eğer çekim yaparsanız hastanıza bakmam"

İçeri girdiğinde babasına müdahale etmeye çalışıldığını ve akan kanın durmadığını dile getiren Bozkurt, şunları söyledi:

"O sırada çekim yapıyordum. Biri bana seslenerek, 'Eğer çekim yaparsanız hastanıza bakmayız.' dedi. Anjiyo yapılan hastalara kanı sıvılaştırıcı ilaç veriyorlar, bu yüzden kanı durmuyor. Sonra ünite doktoru geliyor ve babama müdahale edip, dikiş atıyor. Ben, 'Babama nasıl böyle olur?' diye sordum. Ünite doktoru, 'Ufak bir kazadır, ne abartıyorsunuz. Biz, hastanın düşmanı mıyız?' diye cevap verdi. Tabi hâlâ babamın kanı durmuyor. Sonra tomografiye gönderiyorlar. O sırada ben de arkadan çekim yapıyorum. Çekim yapmamı engelliyorlar. Çekimler de elimde mevcut."

"Bu hastaneden sonuna kadar davacıyım"

Hastane yönetiminden davacı olacağını anlatan Bozkurt, "Babamın normalde yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşmişti. Olayı örtbas etmek için götürüp fişe bağladılar. 'Biz müdahale ediyoruz, durumu kritiktir.' diyorlardı. Hâlbuki babamın beyin ölümü gözümün önünde kardiyoloji bölümünde gerçekleşti. Babamı yoğun bakım ünitesinde birkaç defa görmüştüm, şişmişti. Babamda can yoktu ve öldüğü belliydi. Bizden gizliyorlardı. Sonra üçüncü gün, 'Beyin ölümü gerçekleşmiş.' dediler. Hemşirelerin ihmali yüzünden benim babam şu anda hayatta değil. Savcı incelemede bulundu ve otopsi yaptılar. Bu hastaneden sonuna kadar davacıyım. Benim canım yandı, başkalarının yanmasın. Acımız büyüktür. Babamızı kaybettik, evimizin direği yıkıldı. Böylesi bir acıya nasıl dayanacağız?" dedi. (Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)