Mardinli Şeyhmus Bağış'ın (49) yaşam hikâyesi yürek burktu. Irak'a yük taşıyan araçlarda şoförlük yaparken 2002 yılında pasaport süresini uzatmak için gerekli olan T.C. kimlik numarasını öğrenmek amacıyla nüfus müdürlüğüne giden Bağış, nüfus kayıtlarına göre 1998'de öldüğünü öğrendi.

Ölmediğini ispatlamak için hukuk mücadelesi başlatan Bağış, verdiği mücadele 2012 yılında sonuç vererek davayı kazandı. 10 yıl içerisinde birçok olumsuzluk yaşayan Bağış, pasaport ve ehliyetine el konulduğu için ailesinin geçimini sağladığı TIR şoförlüğünü yapamaz hale geldi.

Sağlık hizmetlerinden de yararlanamayan Bağış, bu süreçte yeşil kart çıkaramadığı için hasta olan eşi Tenzile Bağış'ın tedavisini yaptıramadığı için vefat ettiğini anlattı.

"Nüfusta 14 yıl ölü gösterildim"

1998 yılında nüfus müdürünün hatasından dolayı kendisinin ölü gösterildiğini öne süren Bağış, İLKHA muhabirlerine, ölü sayıldığı yıllardaki mağduriyetinin giderilmesini istedi.

Bağış, "5 Mayıs 1998 yılında beni ölü göstermişler, aynı yılın 30 Kasım'ında ise bana ehliyet ve pasaport veriyorlar ve 2002 yılına kadar uluslararası şoförlük yapmışım. Ölüyken şoförlük yaptım. 2002 yılında pasaport süresini uzatmaya giderken, ölü kişinin kimliğini kullandığıma dair 2 polis tarafından tutuklandım. Sorduğumda ise 'ölü kişinin kimliğini kullandığına dair ihbar aldık' dediler. Onları zar zor ikna ettim beni bıraktılar. Nüfus müdürünün yanına gittim böyle bir hatanın yapıldığını ve telafi edilmesini talep ettim. Nüfus müdürü ise 'git mahkeme aç' dedi. Bende mahkemeye başvurdum. Mahkemeye başvurduktan sonra nüfus müdürü bana geçici kimlik verdi. 'İşte bunu senin kimliğin' dedi, bende 'tamam' dedim. Bir hafta sonra ehliyet ve pasaportumu almaya giderken yol aramasında 'asker kaçağı' diye tutuklandım. Askerlik şubesine gittik, onlara durumu anlattım. Askerlik belgelerimi onlara gösterdim, sonra beni bıraktılar. O günden beri çaba verdim." dedi.

"Eşimi ve 2 çocuğumu kaybettim"

Ölü sayıldığı için hukuk mücadelesi başlattığını ve 4 çocuğunun eğitimden geri kaldıklarını dile getiren Bağış, hiçbir şekilde sağlık hizmetlerinden yararlanamadığını söyledi.   

Bağış, "Bu süreçte bir oğlum hastalandı, yeşil kart çıkartmaya gittim ama 'ölü kişinin yeşil kartı çıkarılamaz' dediler. Oğlum tedavi edilmediği için vefat etti. Hemen ardından bir oğlum daha doğar doğmaz vefat etti. Bunlarla uğraşırken eşim ağır bir hastalığa yakalandı. Valiliğe, kaymakamlığa başvurdum. 'Eşim rahatsız, zor durumda, bana yeşil kart verin, eşimi tedavi ettireyim' dedim ama onlarda 'yok dediler, ölüye yeşil kart veremeyiz.' dediler. Biz çabalarken 2010 yılında eşim de vefat etti." diye konuştu.

"Evim çöktü, çocuklarım eğitim ve sağlık hizmeti alamadı, eşim ile çocuklarım vefat etti"

Yaşadığı mağduriyetlerin hâlâ devam ettiğini ileri süren Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mahkemede açtığım davayı 2012'de kazandım, kimliğimi bana verdiler ama ehliyet ile pasaportumu bana vermediler. Bana bir telefon geldi, 'git ehliyet ve pasaportunu al' diye. Gittim bana 4 numara değişik bir T.C numarası verdiler. Onları da daha alamadım. 20 yıldır sadece 2 sefer işe girdim. Bir sefer hizmetli olarak Milli Eğitim Müdürlüğüne şimdi de Büyükşehir Belediyesine geçtim. Evim çöktü, çocuklarım eğitiminden oldu, eşim vefat etti. Bunların hepsini dile getirdim, ne kadar kamu kuruluşu varsa hepsine başvurdum, bir türlü bürokratları aşamadım. 14 yıl ölü olarak gösterildim. Ev hapsi gibi yaşadım. Çocuklarımı yetiştirmek için bir evimi sattım, arabamı sattım. Sonra bu eve geldim, bu ev iki sefer çöküyor. Bir gün çocuklarımın üzerine çökerse ne olacak? Herkese anlattım ama maalesef bir fayda göremedim."

"Yaşadığım mağduriyet giderilsin"

Yaşadığı mağduriyetin giderilmesini isteyen Bağış, "Eskiden şoförlük yaparak çocuklarımı okutuyordum, ailemi geçindiriyordum, sağlık sorunu olduğunda mücadele ediyordum çünkü sorumun yoktu.  Ama bu sorun olduktan sonra ne bir sosyal destek aldık ne bir iş desteği ne de çocuklarımı okutabildim. Hayat benim için bitti. Beni bu hale getirmeye kimin ne hakkı var? Evimin durumu ortadadır. Mahkeme mağduriyetime karar vermiş mağduriyetim nerede? Ortada bir şey yok. Olan olmuş artık 20 yılı geri getiremeyiz ama bana destek olun. Evimizin hali ortada bize destek çıksınlar. Mağduriyetimi telafi edin. İŞKUR üzerinden işe girmişim bu devamlı olsun. En azından bu saatten sonra çocuklarıma bakayım. Bende bir iş sahibi olmak istiyorum. Bende sabah işime gidip akşam eve gelip çocuklarıma ekmek getireyim." (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan - İLKHA)