Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ) İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Gündoğar, Adıyaman'ın tarihi Keleş Konağında "21'inci Yüzyılda Kelam" semineri ile katılımcılara kelam ilmi hakkında bilgiler verdi.
Müslümanların, Allah'ı tanıyabilmeleri için kelam ilmi ile haşir neşir olmaları gerektiğini belirten Gündoğar, Asr-ı Saadet döneminde de sahabelerin Hazreti Muhammed'e kelam ekseninde sorular sorduğunu hatırlattı.
Kur'an-ı Kerim okuyan insanın, insanlar ile olan ilişkisinde nasıl davranacağını Kur'an okumayanlara göre daha iyi bildiğini dile getiren Gündoğar, "Kur'an-ı Kerim okunduğunda Allah-u Teâlâ kendisini isim ve sıfatları ile tanıtıyor, peygamberi tanıtıyor. Peygamberin sınırını çiziyor. Peygamberin sınırını çizdiği zaman Allah'ın veli kullarının da sınırını çizmiş oluyor. İnsanlarında sınırı çizilmiş oluyor. Kur'an-ı Kerim okuyan insan, bir insana ne kadar değer verileceğini bilir ama okumasa bilmez. Kur'an-ı Kerim okuyan insan, bir insanın kapasitesini bilir." dedi.
Kur'an-ı Kerim'in çok iyi anlaşılması ve okunması gerektiğini söyleyen Gündoğar, "Müslümanlar, birbirlerini tekfir etme hastalığından vazgeçerek birlik olmaları gerekir. İman, kalben tasdiktir; dil ile ikrardır. Amel yapmayan günahkârdır. Gerçek anlamda bir Müminden hepimizin istediği şey iman-ı tam, amel-i tam, ahlak-ı tamdır. Bu bir idealdir ama bu ideal olmuyor. Namaz kılmayan, oruç tutmayan, faiz yiyen var. Bu kişi günahkârdır; kâfir değildir. Eğer kâfir olarak yorumlarsak bayağı işimiz var demektir. O zaman birbirimizi dışlamış, ötekileştirmiş oluruz. Biz elimizdeki Müslümanları da böyle dışlar, ötekilersek ne olur? Sadece kendimizi zayıf duruma düşürmüş oluruz. Ama bu demek değildir ki imandan taviz verelim. Hayır. Tebliğimizi, amelimizi yapalım. Örnek olalım, güzel Müslüman olalım ve buna devam edelim." ifadelerini kullandı.
Ateizm ve deizmin gibi ideolojilerin eskiden beri var olduğunu söyleyen Gündoğar, 'Müslüman ülkelerde bu akımların yer bulmasının sebebi olarak dini yaşamı yaşamak istemeyenler nefeslerine hoş geldiği için bu akımlara kapılıyor. Dini yaşamı yaşamak işlerine gelmiyor. Dini yaşamı yaşamak nefislerine ağır geliyor. Dini hayatı benimsemiyor. Ateizme veya deizme sahip çıkıyor. Bunu kendi hayat felsefeleri olarak hem yaşıyorlar hem de yaymaya çalışıyorlar." diye belirtti.
Gündoğar, "Oysaki ezanların okunduğu bir ülkede günümüze kadar tek harfi dahi değişmeyen bir ilahi kitabın olduğu bir ortamda ve büyük oranda sahih sünnetin geldiği bir ortamda, kalıpta bunu görmezlikten gelmek sadece 'muannitlikle' izah edilebilir. Başka bir izah tarzı söz konusu değildir. Eski dönemlerde de ateist inancını taşıyan insanlar var. Eski ulema onlara reddiyeler yazmış. Osmanlı döneminde de yazılmış, geçen asırda da yazılmış. Bu dönem de de yazılması gerekir." diye konuştu. (Cemil Özdaş - İLKHA)