Batı'nın ekonomik yaptırımlarına ilişkin bir açıklama yapan Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHIM) yaptığı açıklamada, 70 yıldır sürdürülen kansız savaş olan "Yaptırım silahı" ile Ortadoğu'daki halkları sindirmek ve sahip oldukları doğal zenginlikleri ele geçirmek istendiğine dikkat çekildi.

1951 yılında petrolünü millileştirmek için adım atan İran, o tarihten bu yana ambargo silsileleri ile mücadele verdiği, alınan yeni yaptırımlarla emperyalist güçlerin etnik ve mezhepsel çatışmalar çıkararak, Ortadoğu'nun kaynaklarını kendine akıtma planlarına yeni silah olarak "ekonomik müdahaleleri" eklediğinin kanıtlandığı ifade edildi.

"Batı uyguladığı yaptırımlarla gözdağı vermektedir"

Örneklerini; Japonya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde gördüğümüz gibi, Batılı emperyalistler, sömürgeciliğini gizlemek için çeşitli silahlara" başvurulduğu belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Japon toplumuna Hiroşima ve Nagazaki'de "bilimsel bir deney" söylemiyle vahşi eylemlerde bulunan, Afrika toplumlarını bölgenin kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle çatıştıran ve Ortadoğu toplumlarına sözde "baharı" yaşatarak bölgeye piyonlarını diken ve kaynaklarını sömüren Batı, İran üzerinde kuracağı hegemonyayı Trump'ın gözde silahı olan ekonomik yaptırımlar ile sağlamayı hedeflemekte ve diğer ülkelere gözdağı vermektedir. Stratejik önemi ve zengin doğal kaynakları ile Batı için önem arz eden İran'ın maruz kaldığı bu yaptırımlarla ülke ekonomisi çökertilerek, kendi sınırları içerisine hapsedilip, iç sorunlarıyla meşgul olması amaçlanmaktadır. Bu yöntemle Batı, hem İran'dan ihtiyaç duyduğu kaynakları ucuz bir şekilde temin edebilecek hem stratejik planlarını daha risksiz gerçekleştirebilecek hem de bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarını korumayı sürdürebilecektir. Silah kullanmadan, bomba atmadan, kan akıtmadan ve kimsenin tepkisini çekmeden iş bitirmeye yarayan yaptırımların faturası, bölgeye ve İran toplumuna kesilmektedir. Ekonomik darboğaz ile İran toplumunun yavaş, sessiz ve kansız bir sefalete sürüklenmesi ve toplumsal bir çatışma ortamı oluşturularak siyasi kriz çıkarılması hedeflenmektedir. Bu basit planın örneklerini daha önce Türkiye'de gördük ve yaşamaya devam ediyoruz."

"Türkiye ve İran yapılan yaptırımlar karşısında birleşmeli"

ABD'nin kendi çıkarları için başka ülkeleri kaosa sürüklediği belirtilen açıklamanın devamında,

"Dünya barışını tesis etme(!), diktatörleri bertaraf etme(!), saldırgan bir devleti terbiye etme(!), halkı zalim yöneticilerden koruma(!)" gibi bahanelerin arkasında, ABD'nin ve müttefiklerinin yalnızca kendi toplumlarını önemsediği gerçeği bulunmaktadır. ABD ve Batı dünyası, bu çıkarları doğrultusunda ülkeleri kaosa sürükleyerek işgal, iç savaş, ekonomik yaptırım gibi araçlarla milyonlarca insanı göçe zorlamakta ve mülteci konumuna düşürmektedir. Bu hukuk ve insanlık dışı yaklaşımının yanında Batı toplumları, uyduruk gerekçelerle masum toplumlardan zorla alınan zenginliklere de sessiz kalmaktadır. Sadece kendi toplumlarının refahı için çalışan emperyalist güçler karşısındaki bu sessizlik bozulmalı ve "ucu bize dokunmasın yeter" zihniyeti ile olanlar izlenmemelidir. Dünya toplumları, bu yaptırımların karşısında durmalı ve ezberlenmiş bu planların bilincinde olduklarını ifade etmelidir. Türkiye olarak, İran'a dayatılan bu yaptırımlar karşısında İran toplumu ile dayanışma içinde olmalıyız." denildi. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)