Edirne'de 10 Kasım törenleri sırasında polis tarafından gözaltına alınarak ve ardından sevk edildiği adli makamlarca "Hakaret" suçlamasıyla tutuklanan üniversite öğrencisi Emine Şahin'e (21), Mardinlilerden büyük destek geldi.
Hukukçulardan siyasilere, kanaat önderlerinden sivil toplum kuruşları ile vatandaşlara kadar toplumun her kesiminden destek verdiği Şahin'in derhal serbest bırakılması çağrısında bulunurken, skandal olarak nitelendirilen kararı kınandı.
İLKHA'ya konuşan Türkiye Hukukçular Derneği Mardin Temsilcisi Muhlis Alkan, tutuklamayı gerektirecek herhangi bir unsurun bulunmamasına rağmen tutuklanmasının adalete aykırı olduğunu belirtirken, HÜDA PAR Kızıltepe İlçe Başkanı Abdullah Kavan ise İslami camialar başta olmak üzere vicdan sahibi herkesin tepkisini dile getirmesi gerektiğini söyledi.
Kanaat önderi Şeyh Abdurrahman Kahraman da kararın kendilerini rahatsız ederek üzdüğünü dile getirirken, Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter de kararı kınadığını açıkladı. Vatandaşlar ise "Emine bacımızın yanındayız, derhal serbest bırakılmasını istiyoruz." dediler.
"Kararın verilme şekli hukuka uygun değil"
Emine Şahin'in davasında mahkemenin verdiği kararın adalete ve hakkaniyete aykırı olduğunu vurgulayan Türkiye Hukukçular Derneği Mardin Temsilcisi Muhlis Alkan, sözlerine şöyle devam etti:
"Edirne'de öğrenci olan Emine Şahin, 10 Kasım'da saat 09.00 sıralarında sirenin çaldığı esnada hareket etmesi sebebiyle polisler tarafından durdurulup 'Atatürk anıtına hakaretten' dolayı tutanak tutulup gözaltına alınıp ve akabinde tutuklanmasıyla sonuçlanan bir olay. Tabi kararın verilme şekli doğru değil, hukuka uygun değil, açıkçası skandal bir karardır. Kararın gerekçesine baktık, zaten bu suçun kapsamı 1 ile 3 yıl arasında bir ceza, tutuklanmaya uygun bir karar değil, ceza miktarı açısından da uygun değil. Ama işin esasına bakıldığı zaman olayın oluş şekli dikkate alındığı zaman aslında bu olayın suç olmadığı da çok bariz. Çünkü kendisinin ifadesine baktığımız kadarıyla söz konusu olay sırasında 'Bu bir kıyamdır, bir tek Allah'ın katında kıyamda durabilirim. Allah'ın kanunları var.' şeklinde bir ifade belirtilmiş ama bu tutanaklara farklı yansıtılmıştır. Müslüman bir kadının bir insanın bu şekilde ifade belirtmesi düşünce özgürlüğü kapsamındadır, inanç özgürlüğü kapsamındadır. Atatürk'ün anısına veya Atatürk'ün şahsına yapılan bir hakaret değildir. Bu konuyla ilgili olarak Hukukçular Derneği Başkanımız ve yönetim kurulumuzla Edirne'ye gittik. Başsavcıyla görüştük. İtirazları yaptık umarın bugün yarın tahliye olur."
"Vicdan sahibi herkesin tepkisini dile getirmesi gerekir"
HÜDA PAR Kızıltepe İlçe Başkanı Abdullah Kavan ise kararın düşündürücü olduğunu dile getirerek, kumpasa dikkat çekti.
Kavan, "Türkiye'nin yakın tarihine baktığımız zaman bu tür olaylar üzerinden ya da olmayan hadiseler üzerinden dindarları mahkûm etmeye çalışan, toplum içerisinde farklı bir algı oluşturmaya çalışan bir kesim söz konusudur. Bu yeniden canlandığını ve yeniden hortladığını görüyoruz. Daha önce bu andımız meselesinde bir girişimde bulunduğunu ve Emine Şahin bacımızın olayı 10 Kasım'da Edirne'de basına yansıyan yönüyle değil, esas duruşta durmadığı için bir tartışma sonucu cereyan edilmiştir. Tartışma esnasında söylenen bazı sözler nedeniyle apar topar gözaltına alınıp tutuklanıyor. Bu olay özellikle medyada çok gündemleştiren bir kesim var. Dindar insanlar hakkında bir algı oluşturmaya çalışılıyor. Yargı başta olmak üzere devletin bu yanlıştan hemen dönmesi ve kızı mağdur etmemesi gerekir. Emine Şahin bacımıza yapılan saldırı ve linç girişimi sadece Emine Şahin'e değildir. 28 Şubat zihniyetiyle bütün Müslümanlara yapılan bir saldırı söz konusudur ve bu bilinçli yapılan bir şeydir. Bütün İslami camialar, dindarlar ve vicdan sahibi herkesin bu kumpasların farkında olması ve tepkisini dile getirmesi gerekir." dedi.
"Bu karar hepimizin vicdanını kanatmıştır"
Üniversite öğrencisi Emine Şahin'in söylediği sözlerin suç unsuru teşkil etmediğini söyleyen bölgenin kanaat önderlerinden Şeyh Abdurrahman Kahraman ise şunları söyledi:
"Orada kızın söylediği söz 'Kıyam Allah'a (Celle Celaluhu) yapılır.' doğrudur. Eğer insanlar ilahlaştırıyorsa bu yasalarımızda da yasaktır. Allah'ın dışında hiçbir İlah olmadığını bizim yasalarımızda açık ve net söylüyor. Eğer kıza bu suç isnat ediliyorsa bu ifade özgürlüğüne hakarettir. İfade özgürlüğünün daha açık ve net hale getirilmesi ve anlaşılması yönünde meclisimizin çalışma yapması lazımdır. Dinde zorlama olmadığı gibi düşünce ve fikirde de zorlamanın olmaması lazımdır. Kızın söylediği sözlerin altında bir şey arıyorlarsa bu bahanedir. Çünkü orada hiçbir şahıs hedef alınmamış ve ya hakaret edilmemiştir. Kıyam sadece Allah'a yapılır sözü vardır ve kız tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir. Hepimizin vicdanını kanatmıştır, hepimizi rahatsız etmiştir. Eğer ifade özgürlüğü ile ilgili parlamentoda bir çalışma yapılmasa bunun gibi daha çok kişi mağdur olacaktır. Başta Cumhurbaşkanımız ve Sosyal Hizmetler Aile Bakanımız bu konuya el atmaları lazım ve buna sahip çıkmaları lazım. Bir an önce bu kızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Maalesef acı bir gerçek var. Allah'a hakaret ifade özgürlüğü içerisinde yer alıyor ama şahıslara hakaret olmamakla birlikte bir gerçeği dile getirmek, insanları ilahlaştırmamak konusunda söylenen bir söylem ifade özgürlüğü kapsamında sayılmıyor. Bunun da düzeltilmesi lazımdır."
"Adalet Bakanlığı müfettiş görevlendirsin"
Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter, Edirne'de 10 Kasım töreni esnasında Emine Şahin ile polisler arasında geçen diyalogun kamuoyuna farklı yansıdığına dikkat çekerek, "Bir hanım kardeşimizin polisle diyalogu sanki Atatürk için yapılan törene bir hakaretmiş gibi ulusal ve görsel basında farklı bir şekilde yansıtıldı. Oysa öğrendiğimiz kadarıyla diyalogun orada bulunan bir iki polisle arasında geçmiş. Bu şekilde toplumu kutuplaştırmak amacıyla Atatürk'ün isminin arkasına sığınmak doğru değildir. Bunu bu şekilde kullananlar, tek amaçlarının Atatürk'ü kullanmaktır ve toplumu kutuplaştırıp ayrıştırmaktır. Edirne'de yaşanan olayla ilgili basına baktığımızda kafa bulandırıcı ve vicdanı rahatsız edici bir durum ortaya çıkıyor. Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı olarak; Adalet Bakanımıza çağrıda bulunuyorum: Bu konuyla ilgili müfettiş görevlendirilsin. Bu işin gerçeği ortaya çıksın. Birilerinin canı istedi diye böyle insanları mağdur ederek bu kızcağızın okuma hayatı, geleceği şu an da sıkıntı altına girecek. Sabıkalı, gösterilecek bu zulümdür, haksızlıktır. Bu şekilde uygulamaları doğru ve vicdani bulmuyoruz. O zaman birileri diyecek ki; sen buna küfrettin, buna hakaret ettin bu ifadeyle böyle olmaz. Bir kere kızın ifadesinde 'tören alanına yaklaşmadım yoldan geçiyordum' diyor. Polis ile suçlanan kızcağız arasında geçen bir diyalogu törene karşı gibi gösterilmesi bu tamamen bilinçlidir. Bu hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmayan bir şeydir, kınıyoruz."
"Bacımızın yanındayız, bir an önce serbest bırakılsın"
Edirne'de yaşanan olayın ifade özgürlüğü sonucunda cereyan ettiğini ama sonrada hukuk skandalının yaşandığını belirten vatandaşlardan Ahmet Örnek, "Orada herhangi bir hakaret söz konusu değildir, ifade özgürlüğüdür. Emine bacımızın yanındayız bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz." dedi.
"Apar topar gözaltına alınıp tutuklanması zulümdür"
Vatandaşlardan Sultan Musa Kurtay ise "Türkiye'de ifade özgürlüğü var. İsteyen Atatürk'ü sever, isteyen Üstad Bediüzzamanı sever. Emine bacımız hakaret ve küfür etmemiştir. Tutuklanması bir skandaldır. Türkiye'de özgürlük varsa herkes konuşur ve herkes inandığı gibi yaşar. Bir öğrenciyi sarf ettiği bir sözden dolayı, yanlış bir uygulamayı dile getirdiği için apar topar gözaltına alınması ve tutuklanması bir zulümdür. Temennimiz bir an önce bırakılmasıdır. Türkiye'de bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını diliyoruz." diye konuştu. (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan - İLKHA)