Uyuşturucu kullanımı her geçen gün artıyor. Uyuşturucu kullanımının ilkokul seviyesine kadar inmesi ise gelecek adına endişe verici olarak değerlendiriliyor. Uyuşturucuyla yapılan mücadelede ciddi anlamda caydırıcı yasaların olmadığını dile getiren uzmanlar ise topyekûn mücadelenin önemine dikkat çekiyor.
Son zamanlarda Bitlis'te de uyuşturucu kullanımında artış yaşandığına dikkat çeken Akademi Düşünce Derneği Başkanı Serdar Durer, geleceğin teminatı olan gençlerin bu bataklığa terk edilmemesi gerektiğini belirtti.
Durer, "Bitlis, tarihin şafağında doğmuş, birçok medeniyete beşiklik etmiş kadim bir kenttir. Bu kentte başta madde bağımlılığı olmak üzere, son süreçte çeşitli alışkanlıkların hat safhaya çıktığını hep beraber üzüntüyle görmekteyiz. Bu sıkıntıların minimize edilmesi içinde düşünce akademisi olarak bir gayret içerisindeyiz." dedi.
"Metruk evler Bitlis'in kanayan yarsı durumuna gelmiştir"
Daha önce bu ve buna benzer viran ve metruk yerlerin yıkılmasıyla ilgili çalışmalarının olduğunu söyleyen Durer, şunları söyledi: "TOKİ mevkiinde AFAD konutları vardı. Bunların yıkılmasıyla ilgili çabalarımız oldu. Nihayetinde kısa bir süre sonra o mevkiide bulunan AFAD konutları olmak üzere çeşitli yerlerde bulunan bu ve buna benzer viran, metruk ve atıl durumda bulunan yerlerin yıkılmasıyla ilgili ciddi manada bir çalışma başlatıldı. Bitlis'in birçok mahalle ve sokağında bulunan bu metruk ve atıl durumdaki evler, maalesef Bitlis'in kanayan yarsı durumuna gelmiştir. İnanıyorum ki önümüzdeki günlerde bir seferberlik ilan edilerek, bu ve benzer yerlerle ilgili daha ciddi bir çözüm üretilir."
"Uyuşturucuyla mücadelede yasalar caydırıcı değil"
Uyuşturucuyla mücadelede yasaların caydırıcı olmadığının altını çizen Durer, daha ciddi ve caydırıcı yasaların oluşturması gerektiğini söyledi.
Durer, "Farklı kesimdeki arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmalarda şu ortak kanaate varıyoruz: Aynı konuyla ilgili adli makamların önüne çıkarılan, aynı kişilerin farklı cezai müeyyidelerle karşılaştıkları, bu müeyyidelerin herkese farklı uygulandığı yönünde iddialar var. Biri içiciymiş, biri satıcıymış, biri bilmem kaç gram taşırsa ceza alacakmış da o gramdan az taşıyan pasif bir durumda değerlendiriliyormuş! Oysa olaya mantıken bakmak lazım. Belli bir gramın altında taşıyanlar pasif içicidir, satıcı değildir diye bir durum olmamalı. O kişi belki azar azar satıyor. Buradaki müeyyidelerin biraz daha caydırıcı olması gerektiğiyle ilgili herkeste ortak bir kanaat oluşmuş durumda." diye konuştu.
"Tescilli yapılar mutlak surette rehabilitte edilmeli"
Bitlis'te bulunan tescili evlerin restorasyonuyla ilgili ciddi adımların atılması gerektiğini dile getiren Durer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer siz bu kadar eserin olduğu bir kente, olayları sadece bu ve benzer metruk yapılarla sınırlandırırsanız bu da olmaz. Vakıf ve kültür eserlerinin de rehabilitasyonuyla ilgili çalışmalar hızlandırılmalı. Bu yapıların yıkılmasıyla ilgili bir talepte de bulunamıyoruz. Talepte bulunsak da reddedilir. Tescilli yapılar mutlak surette rehabilitte edilmeli. Bununla ilgili çalışmalar yapılmalı. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzden ve Kültür Bakanlığımızdan istirham ediyoruz. Tüm içtenliğimizle buradan sesleniyoruz. Bu kentte siz de sahip çıkın." (Şükrü Tontaş-İLKHA)