Erkan Yavuz-Muhsin Şenol/DOĞRUHABER

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, MHP`nin af tasarısı ile ilgili konuştu. Adalet Bakanı Gül, ‘İhtiyaçlar ve zaruretler çerçevesinde toplumda hassasiyeti rencide etmeyecek ceza adaletini de sağlama anlamında çalışmalarımız var` dedi. Adalet Bakanı Gül`ün sözlerini gazetemize değerlendiren HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Hüseyin Yılmaz, “İstediğiniz kadar düzenleme yapın sorunun temeli adaletsizlik üreten hukuk sistemindedir” diyerek Hukuk Sisteminin ve suçluların ıslah edilmesi gerektiğini belirtti.

ADALET BAKANI GÜL: TEKNİK BİR ÇALIŞMA YAPIYORUZ

MHP'nin TBMM'ye sunduğu af teklifine ilişkin AK Parti Hükümeti'nin hem ceza adaletini sağlamak hem de infaz sistemiyle ilgili ihtiyaç olması durumunda denetimli serbestlik ve benzer uygulamalarla ilgili düzenlemeler yaptığını hatırlatan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, “Elbette bu düzenlemeler hep bir zaruretten kaynaklanmıştır. Bu tekliften bağımsız olarak ihtiyaçlar ve zaruretler çerçevesinde toplumda hassasiyeti rencide etmeyecek ceza adaletini de sağlama anlamında çalışmalarımız var. Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatlarıyla uygulamacılarla, akademisyenlerle bir teknik çalışma yapıyoruz” dedi.

“SORUNUN TEMELİ ADALETSİZLİK ÜRETEN HUKUK SİSTEMİNDEDİR”

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül`ün sözlerini değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, “Zaten şuanda MHP`nin hazırladığı bir taslak var. 5 yıllık bir ceza indirimi öngörülüyor. Bu teklif de adli suçluları kapsıyor. Bunların birçoğu uyuşturucu suçlusu olmak üzere binlerce mahkumun cezasını indirilmesi amaçlanıyor. Ama siyasi suçlar dediğimiz devlete karşı işlenmiş suçlarla ilgili bir madde yok. Şunda AK Parti`nin hazırladığı taslak ile ilgi bir bilgimiz yok. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı`nın ‘devlet kendine karşı işlenmiş suçları affedebilir ama şahıslara karşı işlenmiş suçları devlet affedemez` diye görüşleri var. Hukuk sisteminin kendisi zaten adaletsizlik üzerine bina edilmiş bir sistem. Adli suçlar ile ilgili cezalar az olduğu için ve bu suçlara yönelik ceza indirimleri çok olduğu için birçoğu zaten tutuklanmıyor. Terörle Mücadele Kanunu çıkarıldı 1991 yılında. Bundan sonra adli suçlular ile siyasi suçluların hem ceza sistemi hem de infaz sistemi farklılaştı. Aynı suçları işleyen biri eğer siyasi amaçla işlemişse cezası yarı oranında artırılıyor. Adli olarak işlenmişse bu TCK`daki cezayı alıyor. Adaletsizlik işte burada başlıyor. İnfaz ise 4/3`e çıkarıldı. Buda başka bir adaletsizlik olarak çıkıyor karşımıza. İstediğiniz kadar düzenleme yapın sorunun temeli adaletsizlik üreten hukuk sistemindedir” dedi.

“CEZALARIN BİR CAYDIRICILIĞI YOK”

Yasaların toplumun gerçekliğine uygun olmadığına dikkatleri çeken Yılmaz, “Toplumda suç olmayan bazı hususlar yasalarda suç olarak kabul edilmiş. Yüz kızartıcı suçlar dediğimiz bazı suçlarda verilen infazlarda çok rahat davranılıyor. Cezaevine gir çık yapıyorlar adeta. Siz hırsızı, dolandırıcıyı, rüşvetçiyi, gaspçıyı lehe yönelik bir düzenlemede bunları faydalandırırsanız tabi ne olacak bu işleri işleyenler artacaktır. ‘3-5 yıl yatar çıkarım` diye düşünüyor. Çünkü cezaların bir caydırıcılığı yok. Sistem halkla barışık olmadığı için halka karşı kendini güvence altına almak için cezaları ve infazları devlete karşı olduğu zaman artırıyor.” Şeklinde konuştu.

“CEZAEVLERİNİN DOLULUK ORANI ARTTIĞI ZAMAN BU DÜZENLEMELER YAPILIYOR”

Yaşanan adaletsizliklerle ilgili çözüm önerilerinde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz şöyle devam etti: Öncelikle infaz eşitliği yapılması lazım. TCK`daki ceza neyse siyasiler için de o uygulanmalı. Burada eşitliğin sağlanması lazım. İkinci husus ise Sayın Adalet Bakanı Abdülhamit Gül`ün açıklamasında geçen ihtiyaçlar kelimesiyle ilgili. Bakan Bey ‘ihtiyaç olduğu zaman kimi düzenlemeler yapılıyor` diyor. Bu ihtiyaçlar insani ihtiyaçlar olmuyor genelde ancak cezaevlerinin doluluk oranı arttığı zaman bu düzenlemeler yapılıyor. Yoksa bunlar cezaevinde ıslah oldu da bırakayım değil.”

“ADİL BİR SİSTEMDE CEZAEVLERİNE VE ON YILLARCA SÜREN CEZALARA İHTİYAÇ OLMAZ”

Cezaevlerinde ıslah imkânının olmadığını belirten Yılmaz, “Cezaevine sıradan bir hırsız olarak giren bir kişi profesyonel bir hırsız olarak çıkıyor. Aynı şekilde uyuşturucu suçları da böyle. Cezaevleri suçlu üretiyor. Ceza ve adalet mekanizmasının bu noktadan yeniden gözden geçirilmesi lazım. Hukuk sisteminin toplumun örf, ahlak ve inanç yapısına uygun bir ceza kanunu meydana getirilmesi lazım. Ancak o zaman adalet sağlanabilir. Öncelikle sistemin rehabilite edilerek toplumun yapısına uygun hale getirilmesi lazım. Yoksa şimdi içeride kime sorarsanız ‘ben suçsuz yere burada tutuluyorum` diyecektir. Ama bizim bunu ‘evet hakkettim ceza mı çekiyorum` diyebilmelerini sağlamamız gerekiyor. İnfaz yasasının da ıslaha yönelik olması lazım. Bu noktada bizim tekliflerimiz var. Bazı İslam ülkelerinde de bu uygulanıyor. Örneğin Kur`an-ı Kerim`i hıfzedenlere yönelik belli bir indirimin yapılması gibi. Cezaevi yapımını müjde gibi sunmak yerine cezaevi şartlarını ıslaha yönelik düzenlemeliyiz. Adil bir sistemde cezaevlerine ve on yıllarca süren cezalara ihtiyaç olmaz” ifadelerini kullandı.

“ŞAHSA KARŞI İŞLENMİŞ BÜTÜN SUÇLARDA UZLAŞMAYA GİTMELİ”

Uzlaşı sisteminin getirilmesinden yana olduklarını dile getiren Av. Hüseyin Yılmaz, “Bazı suçlarda uzlaşma şartı var. Eğer uzlaşı sağlanamazsa yargıya gidiliyor. Ama bize göre şahsa karşı işlenmiş bütün suçlarda -adam öldürme dahil- uzlaşmaya gitmeli. Böyle olduğu zaman husumetlere son verilecek. 3-5 yıl yattığı zaman çıktıktan sonra kan davası başlıyor. Birbirlerinden intikam alıyorlar. Uzlaşma da önerilerimiz arasındadır. Siyasi suçlarda ise sistemi eleştirmek suç sayılıyor. Bu da sürekli ‘suçlu` üretiyor. Dolayısıyla sistem kendini bu evhamlardan arındırarak toplumla barışık hale getirilmeli. Ağır cezalarla kendini topluma karşı korumaya uğraşıyor. Yapılması gerekenlerden biri de budur” dedi.

“DİNDAR BİR NESİL YETİŞTİRMEK İSTEYENLER 20 YILDIR CEZAEVİNDE”

Şuan cezaevlerinde 20 yılın üzerinde yatan kişilerin olduğunu belirten Yılmaz, sözlerini şöyle noktaladı: “Bugün baktığımız zaman hükümetin dindar nesil söylemi var. Ama cezaevlerine baktığımız zaman yüzlerce mahkum bu doğrultuda çalıştığı için 20 küsur yıldır cezaevinde. Bunun böyle bilinmesi lazım. Siyasi mahkumlara yönelik ceza indirimi ve af dahil düzenlemeler yapılması lazım. Nihayetinde devlet kendi hatasını kabul edip bir düzenleme yapması lazım. Adli suçluların ise bireysel bazda ıslah olmalarına yönelik düzenlemeler yapılmalı. Gerektiğinde dosyaları yeniden açılarak ıslah olduğu kanaatleri oluştuğunda serbest bırakılabilsin.”