Bu rolü belirleyen Allah`tır. Bu bağlamda Müslüman kadını değerlendirecek olursak; hayatta taşımakta olduğu ödevleri bakımından, sosyal bir kişiliğe bürünmesi lazım. Sosyal faaliyetlere katılması, bulunduğu toplumda aktif bir imana sahip olması lazım. Müslüman bir kişiliğe sahip olan bu kadın, gücü nispetinde, toplumda, hanımlar arasında görev almalıdır. Toplum üzerindeki etkisi, İslam’ın yüce ahlaki esaslarına uygun olmalıdır. O, taşıdığı İslami ahlak ile diğer kadınlardan farklı olduğunu ispatlamalıdır. Bunun için de, öncelikli olarak kendini hazırlayacak zengin bir ilme, kıvrak bir zekâya, tecrübelere sahip olmalıdır.
Müslüman kadın için toplum inşasındaki en büyük rol; anneliktir. Çocuklarına karşı yüklenmiş olduğu sorumluluğu, topluma karşı duyduğu ilgi ve sorumluluğun kendi payına düşen önemli bir parçası olduğunun bilincinde olmalıdır. Ve Annelik vasfı onun Allah`a olan kulluk görevinin önüne hiç bir zaman geçmemelidir. Çünkü; her görevin önüne muhakkak kulluk görevi geçmektedir.. Müslüman şahsiyetli kadın, ev kadını ve anne olarak, dünyanın dışında değildir. Her şeyden önce o; Allah’ın kulu ve İslam dininin davetçisidir.
Toplumun eğitiminde aktif rol alması gereken Müslüman kadın, öncelik sırasını iyi belirleyerek ve topluma kazandıracağı fertleri eğitmeyle işe başlamalıdır. Yani anneliğini, birey ve toplum açısından en ideal şekilde göstererek, bu kutsal görevi basit ve sıradan bir iş olarak görmemelidir. Nesil üzerinde oynanan oyunlara karşı gözü açık olmalıdır.
Yetiştireceğimiz çocuk, yarın toplumun bir ferdi olacaktır. Ve topluma kazandırılacak hayırlı fertler sayesinde, toplumun refahı sağlanmış olacaktır. Yani kadın, çocuğunu eğitirken toplumu da eğitmiş olacaktır. Böylece kadın sadece çocuğunu değil, toplumu da yetiştirmiş olacaktır. Nihayetinde; ``beşik sallayan eller, dünyayı sallayacaktır.`` Bu nedenle, bilinçli bir çaba gerektiren, bilgiye ve beceriye dayanan, toplumsal bakış açılı bir olgudur annelik.
Müslüman kadın, işe; evinden, çocuklarından başlayarak, topluma yön vermek istiyorsa, kendi gibi, topluma yön veren Müslüman hanımların hayatlarını okumalı ve kendine düşen görevin bilincinde olmalıdır. Evvela Sahabe hanımları, Nesibe Hatunları, yazar bacıları ve daha nicelerini okuyup, tanımalıdır. Örnek anne, örnek davetçi ve örnek eş olan kadınların özelliklerini bünyesinde barındırmalıdır.
Kendi yeteneklerini geliştirmeye başlamalıyız. Yok mudur hiç yeteneğimiz? Elbette vardır.. Kimimiz sarsılmayan imanıyla, kimimiz yorulmak bilmeyen azmiyle bu yolda en mükemmel hayırlı kadın rolüne bürünebiliriz. Birer Hatice, birer Asiye, birer Meryem, birer Zeynep olabiliriz. Becerilerimizi ön plana vurma zamanı geldi. Ufak çapta da olsa, bir başlangıç yapmalıyız. Boş işlere sırt çevirip ``Müslüman kadın`` rolünü üstlenmeliyiz.. Yeni başlangıçlar yapmalıyız. ``Her bitiş, yeni bir durumun başlangıcıdır``
Kadın demek, üretkenlik demekse; üretirken tüketen bir varlık olmamaya azami derecede özen göstermeliyiz. Kaygan zeminler o kadar çoğalmış ki; kaymadan, düşmeden ayakta dimdik durmaya çalışarak, istenilen hedefe ulaşmaya çalışmalıyız. Çünkü bu bilinç ile, ulaşılması hedeflenen her amaç, bize çok şey kazandıracaktır..
Hayatımıza artık yön vermeliyiz. Gece demeden, gündüz demeden çalışmalıyız.. Kendimize ulaşılacak bir standart belirleyip, bu uğurda kendimizi yormalıyız. Bu standart için, aradan geçmesi gereken zaman sürecini hesaplayıp, asla hedefimizden şaşmamalıyız.. Derken yıllar, günler, aylar su gibi akıp gitse de; unutmamalıyız ki, bu yolda atılan hiç bir adım karşılıksız kalmayacaktır!
Kur’an’dan örnekler sıralıyor Rabbimiz. Kur’an, İmran ailesinden bahsediyor , üç kuşakta adanmışlık örneğini anlatıyor bize. İmran gibi bir babanın, Hanne gibi bir eşi, Hanne gibi bir annenin, Meryem gibi bir kızı, Meryem gibi bir kadının Hz İsa gibi bir evladını haber veriyor bize Kur’an. Teslim olmuş bir aile, teslim olmuş bir anne, teslim olmuş bir evlat görüyoruz..
İşte Müslüman kadın, Müslüman anne ve bu annenin yetiştirdiği Müslüman evlat. Kur’anın bize rol olarak gösterdiği modelleri çok iyi anlayıp, bizlere verilen mesajı hayatımızın her alanına yaymalıyız.
Bu bilinçle donandığımız takdirde, sevindirici sonucu göreceğiz! ``Nihayet oldu!” işte tam da bizden beklenilen/istenilen yerdeyiz…
Müslüman şahsiyete bürünmüş, bir kadın!
Müslüman şahsiyete bürünmüş, bir davetçi!
Müslüman şahsiyete bürünmüş, bir eş!
Müslüman şahsiyete bürünmüş, bir anne!
Hiç bir şey için, geç kalmış değiliz.
Velhasıl; O temiz ve apaçık İslam çerçevesinde hareket ederek, ayakları net olarak yere basacak ve toplumun problemlerini kendi problemi bilecek; duyarlı kadınlar, anneler, eşlerden olmamız duasıyla; emanet edilmesi gereken en “Emin”e emanet olunuz.
(Şehide Meryem Koca) (tessep.org)
Kadın ve Paha Biçilmez Kutsal Rolü
Allah (cc), kadınla erkeği farklı yapıda yaratmış ve onları farklı duygularla zenginleştirmiştir.
24.04.2012 13:01:00 / İslam
Bu duygular neticesinde, kadına farklı sorumluluk alanları belirlemiştir. Bunların başı; evrensel davetin simgesi olan, Annelik vazifesidir. Bu vazife Kur’an’la tescillenmiş olup, sürekli ve geniş bir davet alanını temsil etmiştir. Demek oluyor ki, insan nesli üzerindeki bu ciddi rol, kadına ayrıca bir değer verip, onu en olmazsa olmaz bir görev ile görevlendirmiştir.