Bingöl'de onlarca STK'nın bir araya gelerek oluşturduğu, "İslami Kardeşlik ve Dayanışma Platformu'nun öncülüğünde, Danıştay'ın " Öğrenci Andı" kararı, yapılan kitlesel basın açıklamasıyla protesto edildi.
Merkez Genç Caddesi Saat Kulesi önünde düzenlenen basın açıklamasını platform adına Yusuf Boğatekin okudu.
Boğatekin, Danıştay 8'inci Dairesinin 2013'te MEB yönetmeliğinde yapılan değişikliğe dair Türk Eğitim Sen'in açtığı iptal davasında kararını açıkladığını ve okullarda ant okutulmasına son veren düzenlemenin iptaline hükmettiğini hatırlattı.
Boğatekin, "Danıştay 8'inci Dairesinin kararında '1933 yılından beri devam eden' ant uygulamasının 'devletin anayasal niteliğiyle uyumlu ve Türk devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak genç nesillerin yetiştirilmesi hedefine uygun' olduğu vurgulanırken, 'idarenin istikrar kazanmış bu uygulamaya son vermesinin haklı bir sebebinin bulunmadığı' belirtilmekte." dedi.
Kararın, Kemalist bürokratik oligarşinin son dönemde gelişen ortamdan da cesaret bularak varlığını yeniden hissettirme çabası olduğuna dikkat çeken Boğatekin, "Danıştay söz konusu kararıyla Kemalist resmi ideolojinin muhafızlığı rolünü üstlenmiş bürokratik mekanizmanın sistem üzerinde vesayet anlayışından vazgeçmediğini, vazgeçmeyeceğini, fırsat bulduğunda eski işleyişi hortlatmaktan geri durmayacağını göstermiştir." diye konuştu.
"Okullarda çocuklara, gençlere dayatılan ant inancımızla çelişen cahili-tağuti bir zulümdür"
Boğatekin, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Danıştay aldığı kararla bu ülkede yaşayan insanların resmi ideolojiye boyun eğmek ve itaatle mükellef olduğunu; hukuk ve özgürlük alanının bu çerçeveyle sınırlandırılması, daraltılması gerektiğini haykırmaktadır. Bu tutum açık bir dayatma ve inancımıza, onurumuza doğrudan bir saldırıdır. Okullarda çocuklara, gençlere dayatılan ant inancımızla çelişen cahili-tağuti bir zulümdür! Dolaysız, net bir ırkçılık içermektedir. Kişi tapınmasına, putlaştırmasına yönelik mesajıyla tam bir sapkın dini ritüel mahiyeti taşımaktadır."
Mevcut iktidarın, bu kararın son tahlilde ülke çapında estirilen milliyetçi-şoven havanın bir tezahürü olduğunu ve bu kirli, bulanık atmosferin bundan sonra da bu tür dayatmaları, yetki aşımlarını, vesayetçi tutumları cesaretlendireceğini de görmesi gerektiğini vurgulayan Boğatekin, "Ülkede ve bölgede yaşanan birtakım kritik gelişmelere bağlı olarak politik bir tercih olarak güçlendirilen milliyetçi atmosferin sadece bu ülke insanının zihnini bulandırmakla, toplumsal yapıyı kirletmekle kalmadığı, vesayet odaklarına da güç ve cüret bahşettiği anlaşılmak zorundadır." dedi.
"Her sabah çocuklarımıza zorla okutulacak olan Türkçülüğe ve Kemalizm'e biat törenini asla kabul etmeyeceğiz"
Boğatekin, açıklamasını şöyle tamamladı: "Kemalist dayatmaların en bariz örneği olan andımız saçmalığını kabullenmek ve sessiz kalmak mümkün değildir. Bizler, her sabah çocuklarımıza zorla okutulacak olan Türkçülüğe ve Kemalizm'e biat törenini asla kabul etmeyeceğiz. Bu uygulamanın ne bilimle ne ahlakla ne de vatanseverlikle alakası yoktur. Faşist ülkelerde örneklerine rastlanan bu tür uygulamalar ilkel kutsayıcı anlayışın günümüz tezahürleridir. Sözüm ona bilimi, aklı ve özgür düşünceyi dillerine dolayan Kemalistlerin bu gibi uygulamalardan vazgeçmek istememeleri ironik olmakla beraber düşündürücüdür. Çünkü resmi ideoloji Kemalizm'in işaretlerinin görülmediği, konuşulmadığı ve unutulduğu gerçeği bu güruhun en büyük korkusu olmaya başlamıştır. Bundan dolayıdır ki kendilerine tekrardan alanlar açarak var olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu var olma çabalarını ideolojik dayatmalarla bizlerin çocukları üzerinde uygulamalarına asla rıza göstermeyeceğiz. Çünkü bu ülkede Kemalizm'e ve Türkçülüğe inanmayan milyonlarca insan vardır. Bizler dinde bile zorlamanın olmadığına inanan bir dine mensup insanlar olarak bu ilkelliğin zorla nesillerimiz üzerinden uygulanmasına karşı çıkıyoruz ve her zaman karşı çıkacağız." (Nihat Kanat-İLKHA)