Diyarbakır'da düzenlenen ve daha sürecek olan "Gençlik Festivali"ndeki görüntülere tepki gösteren HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Osman Aktaş, her metre karesi şehidlerin kanıyla sulanmış bir memlekette yapılan bu festivalin, gelecek nesli ifsad etmenin kapısını aralayan bir organizasyon olduğuna dikkat çekti.
Ziraat Bankası, Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, bazı bakanlıklar ile Okçular Vakfının destekleriyle yapılan ve 21 Ekim'e kadar devam edecek olan festivalde, akşam saatlerine kadar Batı hayranlığı ve Batı müziği eşliğinde bir organizasyon yapılmasını eleştiren Aktaş, Batı taklitçiliğini esas alan görüntülerin sergilenmesinin vahim bir durum olduğunu söyledi.
Diyarbakır'ın uzun yıllardır kültüründe var olan, develerle taşınan ve kılıçlarla kesilen bir "Karpuz Festivali"nin bu yıl ekonomik kriz nedeniyle iptal edildiğini ama "Gençlik Festivali"nin iptal edilmediğini hatırlatan Aktaş, bu festival için yapılan ve halkın cebinden karşılanacak olan masraf miktarının kamuoyunca merak edildiğini ifade etti.
Her metre karesi şehidlerin kanıyla sulanmış bir memlekette yapılan bu festivalin kabul edilemez olduğunu söyleyen Aktaş, "Hakikaten bizi çok üzen, manidar bir vaka olarak görüyoruz. Malumunuz Diyarbakır Peygamberler ve Sahabeler şehridir. Bunun yanında her metre karesinde şühedanın kanı bulunan bir memlekettir. Hakikaten maneviyatı yüksek olan bir memlekettir. Emperyalist güçler ve yerli işbirlikçileri yıllarca bu toplumun İslami hassasiyetini yok edebilmek için çaba sarf etmiştir. Bu kadar süreç içerisinde bu toplum elhamdülillah İslami hassasiyetini, kültürünü, örf ve âdetini kaybetmemek için yıllarca direnmiş ve direnmektedir." dedi.
"Bu gençlik festivalinin Diyarbakır kültürüyle hiçbir alakası yok"
Bu festivalin 'dindar nesil' söylemiyle alakasının olmadığını söyleyen Aktaş, "Sayın Cumhurbaşkanı'nın sürekli Türkiye toplumunda dindar bir neslin, Müslüman bir neslin yetiştirilmesi için her seferinde dile getirdiği söylemler bizi de çok umutlandırmıştır. Gelinen aşamada bugün Diyarbakır Belediyesinin, Ziraat Bankasının, Okçular Vakfı'nın ve Valiliğin desteklediği, 'gençlik festivali' ismi altında inanç ve değerlerimizle bağdaşmayan bir organizasyon yapılmaktadır. Bu festivalin yöre kültürüyle hiçbir alakası olmadığı gibi özellikle bölge insanının inancına, tarihine, örf ve adetlerine ters düşen hareketler ve söylemler ortadadır. Yöre kültürünü yansıtmaktan uzak sanatçı profilleri, gencecik çocuklarımızın okullardan alınıp kızlı erkekli gruplar halinde iç içe bırakılması, gencecik kızlarımızın su altında teşhire yönlendirilmesi, kalabalığın arka tarafında içki şişeleriyle, o çılgınca hareketlerle tamamen kendilerini bir Hristiyan gibi, batı emperyalizmin kendilerine aşılamış olduğu örf, adet ve kültüre binaen onları taklit etmeleri vahim bir durumdur. İnanç ve ahlaka uymayan bu festivali 'kültür festivali' ya da 'gençlik festivali' olarak adlandırıyorsanız, bu doğru olmayan bir isimlendirmedir ve gelecek nesillerimiz için endişe verici bir durumdur." ifadelerini kullandı.
"Bizler dindar bir neslin yetişmesi için çaba sarf ederken Hristiyanlık kültürünün gencecik neslimize dayatılması ciddi bir sorundur!"
Bir Rahip'in Müslümanları nasıl Hristiyanlaştırdıklarına dair anekdot paylaşan Aktaş, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bakın 1935 yılında Kudüs'te Rahip Samuel Zwemer adında bir rahip çok ilginç ve manidar sözler söylemiştir. Diyor ki, 'Müslümanları vaftiz etmek için boş yere çabalayıp durmayalım. Başka yollar, başka çareler deneyelim. İslam memleketlerinde girişeceğimiz faaliyetlerde onlara, Hristiyan adetlerini, bayramlarını, kültürünü ve ahlakını aşılayalım. Bir Müslüman'ın doğumundan ölümüne kadar kimliğinde Müslüman yazabilir. Fakat bir Hristiyan gibi yaşayarak cami önünde teneşire yatmalıdır. Kiliseye gelmesine gerek yok, varsın camiye gitsin. Ama bir Müslüman'ı hayatı boyunca bir Hristiyan gibi yaşatmalıyız.' Şimdi ortaya çıkan tezatta budur. Biz İslami ve dindar bir neslin oluşması için çaba sarf ederken, söylemler geliştirirken, toplumu buna teşvik ederken başka bir yönden gençliğimizi Hristiyan kültürü ve batıcılığın çıkmaz sokaklarına mahkûm ediyoruz. Bunun adına da 'gençlik festivali' diyoruz. Bunu devlet-hükümet ve yerel yönetimler eliyle yapılması bizi çok üzmüştür. Birilerinin buna dur demesi lazımdır. Halkımız Müslümandır ve bu tür faaliyetleri istememektedir."
"Ekonomik krizden dolayı 'Karpuz Festivali' iptal edildi ama 'Gençlik Festivali' iptal edilmedi"
Bu festivalin hiçbir şekilde gençlere ve Diyarbakır'a zerre miskal kadar faydasının olmadığını sözlerine ekleyen Aktaş, "Diyarbakır'ın uzun yıllardır kültüründe var olan, develerle taşınan, kılıçlarla kesilen bir 'karpuz festivali' vardır. Bu her yıl yapılmış ama ne hikmetse bu yıl belediye, ekonomik krizden dolayı bu festivali iptal etti. Gelin görün bugün Diyarbakır'ın merkez Kayapınar ilçesinde yapılan bu gençlik festivaline, acaba ne kadar para harcandı? Kamuoyu bu sorunun cevabını merak ediyor. Valilik bu konuda bir açıklama yapmalıdır. Türkiye'nin ekonomik krizle boğuştuğu bu zamanda bu tezatlığın izahı yoktur." diye konuştu.
Son olarak Diyarbakır'da bulunan STK'ların da bu tür festivalin iptal edilmesi için ellerinden geleni yapmaları gerektiğini söyleyen Aktaş, benzer festivallere karşı gelinmediği müddetçe gelecek nesillere kötü bir miras bırakılacağının altını çizdi. (Ramazan Casuk-İLKHA)