Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihad-ul Ulema) tarafından düzenlenen ve Türkiye, İran, Irak ve Suriye'den alimlerin katıldığı 3'üncü Âlimler Buluşmasının ikinci günü birinci oturumla sona erdi.
Moderatörlüğünü Fesih Memiş'in yaptığı ikinci günün birinci oturumu "Medreselerin Üstlendiği Rol ve Sorunları" başlığı altında yapıldı.
Oturumda son olarak Âlimler ve Medreseler Birliği Üyesi Hüseyin Sudan, "Kürdistan medreselerinde ilmi programlar ve boşlukları: Değerlendirme, düzeltme ve programlar arası yakınlaştırma." konulu konuşma yaptı.
Sudan, konuşmasında beşeri ilimlerin medrese eğitimine dâhil edilmesi gerektiğini söyleyen Sudan, medreselerle ilgili önemli tavsiyelerde bulundu.
Kürdistan bölgesindeki medreselerin bölge halkının inancında çok etkili olduğunu söyleyen Sudan, "Halkın dindarlığını sağlayan çok önemli kurumdur medreseler. Bu medreseler eğitim ve öğretimi üstlenmiştir. Gerek erkeklere gerek bayanlara; ama bununla beraber ekstradan toplumda ortaya çıkan sıkıntılarla kavgalarla da ilgilenmiş, bunların da barışması için elinden geleni yapmıştır. Yani bizim medreselerimiz birer İslami hukukun geçerli olduğu mahkeme mesabesindeydi, olayları çözüyorlardı. Yine medreseler Allah'ın zikredildiği yerlerdi; tekkeydi, dergâhtı, nefislerin temizlendiği, maneviyatı güçlendiren yerlerdi. Hatta bu medreselerde eğitim veren hocalar, örneğin insanlara imamlık yapan, nasihat veren biriydi. Yine medreselerdeki sevdalar hüküm veren bir hâkimdi, bir yargıçtı. Aradaki düşmanlıkları, sıkıntıları çözen bir kişiydi. Aynı zamanda bir mürşitti, yönlendiriciydi. O yüzden âlimler de Peygamberlerin varisleri olarak insanları temizliyor, yönlendiriyorlardı." dedi.
Günümüz medreselerin toplumdaki etkisini yitirecek bir hale geldiğine dikkat çeken Sudan, "Bugün medreselerimize gelecek olursak; medreselerimiz maalesef neredeyse toplumdaki etkisini yitirecek bir hale gelmiş bulunmaktadır. Örneğin medreselerimiz şu an modern topluma, gelişmelere ayak uyduramaz bir hale gelmiş; teknolojiye ayak uyduramıyoruz, bilimlere ilim uyduramıyoruz maalesef. Öyle bir hale geldik ki yeni çıkan inançlara, ideolojilere cevap veremez bir hale geldik. Şu an İslam ümmetinin aklına bir savaş açılmış durumda. Medreselerin bir kez daha toplumu yönlendiren, topluma yön veren hale gelmesi için ne yapmalıyız? Öncelikle yaşanan sıkıntılara çözüm için bizim medreseleri yeniden değerlendirmemiz lazım. Medreselerimizi yeniden ihya etmek istiyorsak var olan sıkıntılarımızı bilip onların çözümüne çalışmamız gerekiyor." diye konuştu.
"Medreselerin en önemli özelliğinden bir tanesi, edebi öğretmesidir"
Konuşmasında medreselerin önemli özelliklerinden bahseden Sudan, "Kürdistan bölgesindeki medreselerin en önemli özelliklerinden bir tanesi, kendi öğrencilerine öncelikle edebi öğretmesidir. Medreselerde öğrencilerin hocayla ilişkisini dikkatle incelediğimizde göreceğiz ki günümüz eğitimi medreselerle kıyaslanamayacak kadar geridir. Günümüzde şahıs okuluna gider, dersini alır, çıkar gider ve okulundaki hocasıyla ders ilişkisi biter. Ama medresede ise böyle değildir. Medresede hoca ile öğrenci arasındaki ilişki aslında bir baba ile çocuk ilişkisidir. Hoca öğrencinin aslında bir ruhu, manevi babasıdır. Öğrenciler hocaların karşısına çıktığı zaman edeple giderler, dersi edeple dinlerler, diz üstü otururlar, soru sorarken edeple sorarlar ve yürürken hocalarının önüne geçmezler, bu medreselerin güzel taraflarından bir tanesidir." ifadelerini kullandı.
"Arap öğrenciler geçmişlerinden kopuk bir şekilde ilim öğreniyorlar"
Konuşmasının devamında Sudan, şunları söyledi: "Medreseler genelde yatılıdır. Bu medreselerin en güzel özelliklerinden biridir, medreseleri okullardan ayıran durumdur. Çünkü medresenin yatılı olması hoca ile öğrenci arasındaki ilişkiyi sağlamlaştırmakta, en iyi hale getirmektedir. Çünkü hoca sadece ders verip evine dönmemekte, ders verdikten sonra da devamlı olarak öğrencilerle ilgilenmekte, onlarla vakit geçirmektedir. Bu da öğrencinin daima gözetim altında olmasını, eğitiminin kontrol edilmesini sağlamaktadır. Medreselerde bir diğer özel özellik, ders alındıktan sonra öğrenciler kendi aralarında o dersi tekrar etmesidir. Öğrenciler hoca olmadan ders verebilme yetisini kazanıyorlar. Bu da şu anda bütün fakültelerde verilen eğitim metodudur. Medresenin bir diğer güzelliği de, metinlerin ezberleniyor olmasıdır. Medreselerimizde kişi okuduğu bütün metinlerini ezberlemekte; ama günümüz modern okullarına geldiğimiz zaman ise bunlar genelde kitapları ezberlemezler. O yüzden dersler çok fazla sağlamlaşmaz. Ama medreselere geldiğimizde ise medreselerde öğrenciler günlük bütün derslerini ezberler ve ezberlerini de durmadan tekrarlar. Çünkü ezber çok önemli bir meseledir. Ezber var olan bilginin unutulmamasını sağlamaktadır. Medreselerde bütün dersler ezberlendiği için çok uzun zamana rağmen unutulmamaktadır. Medreselerde mütalaa düzeni vardır. Öğrenci bir gün önceden alacağı dersi kendi başına çalışıyor. Öğrenci bu şekilde hocasının anlatacağı konuya hâkim oluyor. Bu da önemli bir özelliktir. Medreselerde öğrenciler zor ibareleri çözmeye alıştırılır. Öğrencinin bu şekilde zekâsı keskinleşiyor ve basit bir şekilde zor kitapları çözebiliyor. Arap ülkelerine gittiğimizde maalesef okutulan kitaplar günümüz kitapları olunca bunlar basit kitaplar oluyor ve Arap öğrenciler geçmişlerinden kopuk bir şekilde ilim öğreniyorlar."
"Hocalarımız kendine bir alan seçmeli ve o alanda ihtisas yapmalıdır"
Medreselerde bazı olumsuzlukların da olduğunu ve bu olumsuzlukları düzeltme yoluna gidilmesi gerektiğini vurgulayan Sudan, "Bizler bunları bilip düzeltme yoluna gitmeliyiz. Ki, gerçekten âlim denebilecek bayan ve erkek şahıslar yetiştirebilelim. En önemli eksikliklerimizden bir tanesi, Said-i Nursi'nin de değindiği gibi maalesef medreselerde alet ilimleri asıl ilimlerden daha çok okunuyor, onlarla daha çok meşgul olunuyor. Bu maalesef kapatılması gereken eksikliklerimizden bir tanesidir. Yine Bediüzzman şöyle söylüyor, biz daha çok lafızlarla uğraşıyoruz, manayı unutabiliyoruz bazen medreselerde. Meyvenin özünü alacağımıza bazen kabuğuyla uğraşabiliyoruz. Bu da yine medreselerdeki sıkıntılardan bir tanesidir. Sonuç olarak şu oluyor, ayet ilimlerini öğreniyoruz, ama bu ayetleri kullanmıyoruz. Bir diğer sıkıntı ise, biz öğrencilerimize ders verip onları yetiştiriyoruz; ama medrese sonrası ile ilgili ilgilenmiyoruz. Çıkan öğrenciyi bazen kaybedebiliyoruz. Bunun sebebi de şudur, maalesef medreselerimizde bütün ilimlerde ihtisas etmiş âlimler olmalıyken eksiklikten dolayı medrese bitiren kimseler çıktıkları zaman ihtisas edecek hocaları bulamıyorlar, devam edemiyorlar ve bu şekilde dağılabiliyorlar. O yüzden bir an önce her hoca kendine bir alan seçmeli ve o alanda ihtisas yapmalıdır." açıklamasında bulundu.
"Medreselerimizde ilmi bir üretim gerçekleşmeli"
Medreselerin kesinlikle araştırma ve yazma teknikleri üzerine bir ders vermesi gerektiğini belirten Sudan, şöyle devam etti: "Bir diğer sıkıntımız da, öğrencilerimizi yönlendiremiyor, önlerine bazı hedefleri koyamıyoruz. Öğrenciler medreselerden çıktıkları zaman kayboluyorlar. Yani onlar için hiçbir hedef bırakılmamış. Medreselerde araştırma ve yazım tekniklerinin azlığı da bir diğer sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu eksikliğimizden dolayı medreselerimiz hiçbir şey üretemiyor. Ne medreselerimizden yazılmış bir kitap çıkıyor ne âlimlerimizin yazdığı bir makale yayınlanıyor ne bir tez yayınlanıyor. Maalesef öğrencilerimize araştırma metotlarını öğretmiyoruz. Medreselerimizin kesinlikle araştırma ve yazma teknikleri üzerine bir ders vermesi lazım. Hatta icaze almak isteyen öğrenci, icaze almak için bir tez hazırlamalı, bir risale, kitap hazırlamalı. Ki bu şekilde medreselerimizde ilmi bir üretim gerçekleşsin."
"Eğer beşeri ilim ve bilimleri vermezsek, medreselerle halk arasındaki ipler kopacak"
Medreselerin beşeri ilimlerde geri kaldığını aktaran Sudan "Coğrafya, psikoloji, sosyoloji ve benzeri ilimler maalesef bizde yok. Kimya, fizik, biyoloji dersi maalesef medreselerimizde verilmiyor. Hâlbuki eski âlimlere baktığımız zaman onların tıpta, astronomide ve birçok ilimde mahir olduklarını, işin uzmanı olduklarını biliyoruz. Üstad Said-i Nursi Medresettüzzehra projesinde beşeri ilimleri vermeyi planlıyormuş. Eğer bizler beşeri ilimleri de bilimleri de vermezsek, aramızdaki medreselerle halk arasındaki bağlar kopacak, bağlantıyı sağlayamayacağız. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de bizi farklı ilimleri öğrenmeye yönlendiriyor. Beşeri ilimleri de eğitime dâhil etmemiz lazım. Çünkü medreselerimizi halkla muhataplıktan çıkaran ve halka hitap edememesine sebep en büyük mesele bu bilimlerin ihmal edilmiş olmasıdır. Bu eğitimleri almadıkları zaman ki bir diğer olumsuz tarafı da şudur, mezun olan öğrencilerimiz maalesef devlet okullarında başarılı olamıyorlar, istenen kültüre, seviyeye bile ulaşamıyorlar. Bu kültür olmayınca da maalesef irşad görevlerini yerine getiremiyorlar." şeklinde konuştu. (M. Fatih Akgül, Mehmet Çelik, Fırat Arslan- İLKHA)