Bir dizi programlar için Bingöl'e gelen Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Zeki Sayar, camiler Allah inancının, Tevhid'in sembolleri olduğunu vurgulayarak, "Camiler;  bu toplumun kalbidir,  bizim kimlik belgelerimizdir, inancımızın, imanımızın pekiştiği yerlerdir. Birliğimizin beraberliğimizin, kardeşliğimizin hakiki manada eşitliğin sergilendiği yerlerdir." dedi.

1989 yılından itibaren toplumun gündemine camileri taşımak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı 'Camiler ve Din Görevlileri Haftası' diye Ekim ayının ilk haftasını ihya ettiğini söyleyen Sayar, hakikaten camiler toplumun kalbi mesafesinde olduğunu söyledi.

"Üç mescit için sefere çıkılır"

Yeryüzünde ilk mabet bilindiği üzere Kabe olduğunu ifade eden Sayar, "ikincisi Mescid-i Aksa, üçüncüsü de Mescid-i Nebevi'dir.  Hazreti Peygamber bu üç mescide dikkat çekmiştir.  Bu üç mescit için sefere çıkmaya değer buyurmuştur. Bugün maalesef üzgünüz bu mescitlerden özellikle Mescid-i Aksa Müslümanların hür ve bağımsız olarak ibadet yapamadıkları bir durumdadır.  Cenabı Haktan niyazımız en yakın zamanda Mescid-i Aksa'nın yeniden Müslümanların rahat bir şekilde ibadet edecekleri hürriyetine kavuşmasıdır." dedi.

"Bizim medeniyetimizin merkezinde cami vardır"

"Bizim medeniyetimizin merkezinde cami vardır." diyen Sayar şunları söyledi:

 "Hazreti peygamber Mekke'den Medine'ye hicret edince henüz Medine'ye varmadan önce Kuran-ı Kerim'de temeli takva üzere atıldığı ifade edilen Kuba Mescidini inşa etmiş ve ondan sonra Mescid-i Nebevi'nin inşaatına başlamıştır. Şu bir hakikat ki Hazreti Peygamber Medine'yi Münevvere'ye varınca kendisine barınacak bir ev yapmadan önce evvela, Mescit inşa etmiştir. Hazreti Peygamber mescidinin inşasında bizzat çalışmış, omuzlarında Kerpiç taşımış, bu mescit fiziki yapısı itibariyle doğaldı ama hakikaten Hazreti Peygamber ashabını mescitte yetiştirmiştir. Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekir, Hazreti Ali ve sair dünyanın bir benzerini göremediği bu çok boyutlu insanlar,  Hazreti Peygamberin mescidinden mezun olmuşlardır."

"Toplumun kalbi mescitlerdir"

İslam'da mescitlerin fonksiyonlarına değinen Sayar, "Adeta insanın en önemli merkezi kalbidir, toplumun kalbi da mescitler. Eğer insanın kalbi kendisine hayat veren manevi ve maddi Dünyası için hayat veren temiz kanı toplayan ve bütün vücudun en hücrelerine kadar pompalayan yapıya sahiptir. Bunun gibi camilerde beş vakit toplumdaki insanları toplar onları adeta manevi bakımdan yeniden İhya ederek, onların gönül dünyasını yeniden inşa ederek, kötü alışkanlıklarından onları uzaklaştırarak Allah'ın huzurunda olduklarını hatırlatarak yeniden toplumun içine salar.  Böylece huzurlu bir toplum oluşur." diye konuştu. 

"Camiler eğitim merkezleridir"

Camilerde en önemli unsurlardan birisi tabi cemaatle namaz kılmak olduğuna dikkat çeken Sayar, sözlerine şöyle devam etti:  "Hazreti Peygamber cemaatle namaza çok önem vermiştir. Kıyamet günü Allah'ın gölgesinde olacak gruplardan birisinin kalpleri mescitlere bağlı olan insanlar olarak ifade etmiştir.  Hazreti Peygamber rahmet peygamberidir, kimseye beddua ettiği çok nadirdir. Ama cemaati özürsüz olarak terk edenler hakkında çok azarlayıcı ifadelerde bulunmuştur. Camilerin diğer bir fonksiyonu, eğitim merkezleridir. Hazreti Peygamber Mescid-i Nebevi'yi yapınca hemen yanında Ashab-ı Suffa'nın barınacağı bir yer inşa etmiştir. İnsanları ta Diyarbakır'a kadar dünyanın dört bir tarafına İslam'ı tebliğ edenler burada yetişmişlerdir. Camiler birlik ve beraberliğin kardeşliğin hakiki manada gerçek eşitliğinin yaşandığı kutsal mekânlardır. Düşününüz,  camide insanlar saf tutarken onun rengine, sosyal statüsünü, mevkisine, bakılmaz.  Camide Bütün Müslümanlar eşittir. Camiler sevginin, kardeşliğin, dayanışmanın gerçekleştiği yerlerdir. Yüce Allah insanı değerlendirirken onun maddi statüsüne, rengine, kavmiyetine bakmaz, onun Allah ile olan ilişkisine bakar."

"Camiler Allah inancının, Tevhid'in sembolleridir"

Sayar, camiler toplumun tapu senetleri olduğunu vurgulayarak "Arkamızda görüldüğü gibi bir yerde camiler, minareler varsa oraların İslam yurdu olduğunun belgesidir.  Camiler aynı zamanda Allah inancının Tevhid'in sembolleridir.  Hatırlayınız günde 5 defa Allahuekber, Allahuekber,  Eşhedü enla ilahe illallah ifadeleri aynı zamanda Allah'ın vahdaniyetine, Allah'ın birliğine delalet eden önemli çağrılardır.  Camiler adeta bizim kimlik belgelerimizdir. Camileri anlamlısı kılan önemli unsurlardan birisi de hakikaten onların içinde bulunan oraları ihya eden din görevlileridir.  Camilerin imarını Kuran-ı Kerim övmekte, camilerin imarı ile iman arasındaki ilişki kurmaktadır. Camilerin imarını, maddi ve manevi olarak düşünebiliriz. Hazreti Peygamberin dönemindeki caminin işlevselliğini yerine getiren din görevlileridir.  Hakikaten Hazreti peygamberden itibaren günümüze kadar peygamberlerin varisleri olan Alimler, camilerde ümmete hizmet etmişlerdir. Din hizmeti çok önemli bir hizmettir, her şeyden önce samimiyeti gerektiren bir hizmettir. Gerek din görevlisi kardeşlerimiz ve bütün Müslümanlar yaptıklarını Allah rızası için yapmalıdırlar. Allah'ın onları görmesi, Allah'ın değerlendirmesi kâfidir.  İnsanların alkışı,  insanların örgüsüne dayanarak yapılan ibadetlerin Allah katında hiçbir değeri yoktur." dedi.

"Camiler, bu toplumun kalbi kimlik belgeleri inancımızın pekiştiği yerlerdir"

Son olarak Sayar, konuşmasını şöyle tamamladı: "Sonuç olarak hakikaten camiler;  bu toplumun kalbidir,  bizim kimlik belgelerimizdir, inancımızın, imanımızın pekiştiği yerlerdir, birliğimizin beraberliğimizin, kardeşliğimizin hakiki manada eşitliğin sergilendiği yerlerdir. Ezan da bizim kimliğimizdir.  Şairin dediği gibi "Bu Ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, ebedi bizim yurdumuzun üstünde inlemeli." Bizim ülkede de aşağı yukarı 20 yıl Ezan orijinal ifadeleriyle okunmamış, büyüklerimiz anlatırlar; sonra orijinal ifadeleriyle ezan okunmaya başlayınca bu Anadolu halkı, Müslüman milletimiz, Anadolu insanı çocuklar gibi sokaklarda ağlamıştır.  Dolayısıyla Allah camilerimizi, ezanımızı,  kardeşliğimizi birlik beraberliğimizi, Anadolu topraklarında kıyamete kadar payidar eylesin." (Nihat Kanat-İLKHA)