Tarihi Selçuklu dönemine dayanan Naht sanatı, ağaca şekil verilerek yapılan günümüzde unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarındandır.
Naht, hattatlık ve tezyinat sanatının biraya gelerek oluşturduğu ağaç oyma sanatı olarak tanımlanan sanata verilen isimdir. Selçuklu ve Osmanlı döneminde cami mimarisinde süsleme sanatı olarak kullanan Naht; minber, kapı, pencereler ve rahleler de daha sıklıkla kullanılmıştır.
Adıyaman'da açılan 2'nci "Yöresele Ürünler ve El Sanatları" fuarında Naht sanatını yaşatmaya çalıştığını söyleyen Mehmet Dede, fuara katılma amacının temelinde Naht sanatını tanıtma olduğunu dile getirdi.
"Naht tanınan bir sanat değil maalesef"
Naht sanatının tanınan günümüzde pek tanınmadığını belirten Dede, "Unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında mesela bir minyatür. Bir Ebru sanatı kadar biliniyor. Bizde bu sanatı yaşatabilmek adına burada bir stant açtık. Gerek Adıyaman'a gerekse dışarıdan gelen vatandaşlara bu sanatı tanıtarak yaşatmaya çalışıyoruz." dedi.
"Naht tarihi bir sanattır"
Naht'ın tarihinin çok eskilere dayandığını dile getiren Dede, "Tarihe baktığımız zaman bu sanatın Selçuklulardan bu yana var olagelen bir sanat olduğunu görüyoruz ve karşımıza çıkıyor. Selçuklu döneminde özellikle cami mimarisinde, rahlelerde ve minberde karşımıza çıkıyor. Osmanlı dönemindeki yapılarda ise bir daha çok taş malzeme kullanıldığı için pencere ve kapılarda, rahlelerde biz bu sanatı görüyoruz. Osmanlı sultanlarından Oğlan Sultan ikinci Abdülhamid'in kendi atölyesinde Naht sanatı üzerine çalıştığını biliyoruz." ifadelerini kullandı.
"Vav ve elif bu sanatta insanı temsil eder"
Naht sanatında kullanılan Kur'an harflerinin birer anlam taşıdığını dile getiren Dede, özellikle elif ve vav harflerinin hattat ustaları tarafından insanın doğuşu ve ölümünü temsil ettiği konusunda fikir beyan ettiklerini söyledi. Dede daha sonra şöyle devam etti:
"Bu sanatta elif ve vav daha çok talep ediliyor. Çünkü o insanı secde ederken ki halini ve anne karnındaki cenin olduğu döneme hatırlatıyor. Hattatlarımız insanı Vav harfine benzettiği için daha çok onu çizmişlerdir. 'İnsanlar vav şeklinde doğar elif şeklinde ölür.' diyor. Onun için vav ile elifin bu anlamda farklı bir manası vardır. Bundan dolayı vatandaş daha çok bu harfleri tercih ediyor. Elif ise hayatta yaşanılan tüm sıkıntılara rağmen dimdik durmayı temsil ettiğinden dolayıdır."
"Ortaya konulan eserlere rağbet yok"
Ortaya koymuş olduğu eserleri için alıcı bulma sıkıntısı çektiğini söyleyen Dede, "Üzgünüm maalesef bu sanatta icra ettiğimiz ürünlere talep bulamıyoruz. Halkımız bu sanatı bilmiyor, bu sanat yok olmaya yüz tutmuş çok fazla talep edilmiyor. Fabrikasyon işine döndüğü için daha çok hazır şeyler talep ediliyor. El emeğinin fazla bir değeri kalmamış maalesef ama biz bunu yaşatmaya çalışıyoruz. Ben 4 yıldır bu işi ile meşgulüm ve bu sanatı yaşatma adına Halk Eğitim Merkezlerinde ve Gençlik Merkezlerinde onlara ders veriyor sanatı yaşatmaya çalışıyorum." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş-İLKHA)