Birlik ve Akademik Düşünce Derneği tarafından Diyarbakır ve ilçelerinde 845 kişiyle birebir görüşmeler yapılarak, 60 günlük saha çalışması neticesinde vatandaşların fikir, söylem ve talepleri ekseninde rapor hazırlandı.
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde basın mensuplarıyla toplantı düzenleyen Birlik ve Akademik Düşünce Derneği Genel Başkanı Muhammed Beybur, konuyla alakalı açıklamalarda bulundu.
Saha çalışmasının objektif ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirildiğini belirten Beybur, rapor hazırlanırken vatandaşların fikir ve düşüncelerinin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarılmasına ve yansıtılmasına özen gösterildiğini söyledi.
Beybur, "Birlik ve Akademik Düşünce kuruluşu olarak bu çalışmanın amacı, Diyarbakır ve ilçelerinde yıllardan beri yaşanan terör belasının bölgedeki durumu ve kalıntıları, İslam ümmetinin ve mazlum halkların durumu, Türkiye Cumhuriyeti'nin aydınlık yarınlara ulaşması için bölgede yaşanan gerçekleri görmesi anlamında vatandaş, esnaf ve kamu görevlilerinin duygu, düşünce ve beklentilerini gerçek anlamda ortaya çıkarıp gelecekleri ile ilgili kaygılarını yazılı bir şekilde raporlayıp dile getirmekti. Bu raporlamadan sonra vatandaşların söylem ve beklentileri ekseninde Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti yetkililerinin, bölgenin hassasiyetlerine karşı dikkatlerini çekmek amaçlı hazırlanan bir rapordur." dedi.
Dernek tarafından farklı gün ve saatlerdeki saha çalışmalarının ardından hazırlanan raporda, 24 Haziran seçimlerinden sonra Erdoğan'ın, AK Parti'nin oylarının neden düştüğü konusunda iyi analiz yapması gerektiği bildirildi.
Hiçbir siyasi parti ve siyasetçinin, "Halk bizi anlamıyor." deme hakkına sahip olmadığının kaydedildiği raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Zira seçimler, halkla olan ilişkilerde önemli ölçüde belirleyicidir. 'Düne kadar referandumda ve geçmiş seçimlerde yüzde 45-50 oranında oy alınan bazı ilçelerde ne değişti de AK Parti'nin oyları yüzde 15-21 seviyelerine kadar geriledi?' sorusunun yanıtı, AK Parti Genel Merkezinin yetkili kurulları tarafından ivedi bir şekilde tüm detayları ile birlikte irdelenmesi gereken en önemli konu başlığı olmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 24 Haziran seçim sonuçlarını analiz ederken bu konuda gereken en sert yaptırımları uygulayarak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağı kanaati, Diyarbakır'da AK Parti'ye ve Erdoğan'a gönül veren seçmenlerin dile getirdikleri başlıca talepleridir."
"Kayyum belediyeleri bugüne kadar elle tutulur çalışma yapmamıştır"
Kayyum atanan belediyelerin çalışmalarının sahaya yansımalarına değinilen raporda, "Kayyum belediyeleri; kadınlar, gençler ve çocuklar ile alakalı, eğitim, ahlak, bilinçlendirme ve düşünme anlamında bugüne kadar elle tutulur herhangi bir çalışma yapmamıştır. 2017 yılında atanan kayyumlar, atandıkları günden bugüne kadar çalışmalarını kahir eksenli, çevre düzenlemesi, kaldırım yapım işleri ile birlikte park ve bahçe işleri ile sınırlandırmış olup, yakın çalışma ekiplerinde ise topluma faydalı projeler üreten kişiler istihdam etmediklerinden dolayı bölgede terör örgütünün baskın etkisiyle toplum üzerindeki devlete karşı oluşturulan önyargıyı da hafızalardan silemedikleri gibi, seçimlerde oy anlamında sandıklara yansıtmak için kayyumlar yeterli zamanı bulamamışlardır. Bazı kayyumlar da 'Ben devletin atadığı belediye başkanıyım, AK Parti'nin değilim.' zihniyeti taşıyarak ve 'Nasıl olsa geçiciyim.' diyerek, hizmet anlamında ellerini hiçbir şeye sürmeyerek, kendi yandaşlarının çıkar ve menfaatleri için çalışmalar yaparak, ne oldukları ve kime hizmet ettikleri belli olmayan, şer güçlerle birlikte hareket edip, devletin kendilerine hizmet için bahşettiği koltuklara, zaman içerisinde yapmış oldukları yanlış işler neticesinde ihanet etmişlerdir." şeklinde belirtildi.
"Birçok kişinin, FETÖ'ye yönelik operasyonlar konusunda korunduğu düşünülmekte"
Raporda, Diyarbakır'da geçmiş yıllardan bugüne kadar gelen bürokratik oligarşinin, AK Parti hükümetleri döneminde daha yaygın ve çekilmez bir duruma ulaştığına vurgu yapılarak, "Diyarbakır'a atanan bürokratların çoğu, FETÖ ile bağlantılı olan, bunların emrinden çıkmayan ve bu örgütten aldıkları talimatlarla bu kurumları yıllarca idare eden kişilerden oluşmuştur. Yıllar önce geçmiş hükümetler döneminde, gerekse de AK Parti hükümetleri döneminde FETÖ'ye mensup bürokratların, sürgün anlamında başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu'nun çeşitli illerine gönderildiği ve bölgeyi kaşıdıkları, tüm kesimler tarafından bilinmektedir. Diyarbakır halkı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ ile olan mücadelesine sonuna kadar güvenmekte ve desteklemektedir ancak Diyarbakır'da bu örgüte karşı yürütülen operasyonları, Diyarbakır halkı yeterli ve inandırıcı bulmamakla birlikte, operasyonlara şer güçler tarafından müdahale edildiğini ve bu işin Diyarbakır'da sulandırılarak, birçok kişinin bu konuda korunduğu düşünülmektedir." ifadelerine yer verildi.
"İdarecilerin bir kısmı halktan bihaber"
Kentte bürokratik oligarşinin en çok yaşandığı kurumların başında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğünün geldiğinin belirtildiği raporda, "Bu kurumların çalışanlarının fazla olması ve işlevsel anlamda geniş halk kitlelerine hitap etmesi münasebetiyle sürekli suiistimallere açık olup, bu kurumların daha sıkı bir denetim altında tutulması elzemdir. Tüm kurumlarda hata ve kısmi de olsa suiistimaller yaşanabilir ancak eğitim ve sağlık konusunda bunun olması ve yaşanması, asla kabul edilir bir durum olmadığı gibi, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı da aşikârdır. Tüm kurumlarda görev yapan idarecilerin bir kısmının, halktan bihaber, kendi menfaatleri doğrultusunda yıllarca bu koltukları işgal eden, halkın dertlerine derman olmayan, çözüm üretmeyen, ulaşılmaz olan ve bu bölgeye proje anlamında katkısı bulunmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu bürokratların bir kısmının geçmişte terör örgütleriyle isimlerinin anıldığı, bu yapılarla birlikte hareket ettikleri, adlarının birçok şaibelere karıştığı, bu nedenlerden dolayı da bu kişilerin güvenlik soruşturmalarının tekrardan geçmişe dönük detaylı bir şekilde yapılması, devlet için elzem olup, halkın başlıca talebidir. Bu makamları işgal eden kişilerin haklarında basına yansıyan olumsuz haberler, yapmış oldukları yanlı ve yanlış işlemler, Diyarbakır halkı tarafından birebir takip edilip bilinmekle birlikte bu olumsuzlukların seçmenler arasında dillendirilip sürekli olarak konuşulması da sahada AK Parti hükümetini eleştirir hale getirmiştir." denildi. (Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)