Sivas, Hizbullah, Hizb-ut Tahrir, Vasat, İBDA-C ve Umut davaları gibi Müslümanların hedef alındığı kumpas davalarında, hapis kararlarını veren kişilerin FETÖ'cü hâkim ve savcılar olduğu ortaya çıktı. Mütedeyyin kişilere yönelik hukuksuz yargı kararlarına imza atan o hâkim ve savcılardan 86'sının FETÖ ile bağlantısı tespit edilirken, bunlardan 72'si cezaevinde 14'ü ise firari durumda.
Kendileri gibi düşünmeyen herkesi hedef alan FETÖ, en büyük kumpaslarını özellikle 28 Şubat'ın o karanlık döneminde camide Kur'an-ı Kerim dersi veren mütedeyyin kişilere yönelik yaptı.
28 Şubat döneminde Müslümanların hedef alındığı kumpas davalarında hapis kararlarını verenlerin FETÖ'cü hâkim ve savcıların şu anda cezaevinde olduğuna dikkat çeken Adana Sivil inisiyatif Meclisi (ASİM) Başkanı Mahmut Eraslan, bu hâkim ve savcıların ceza verdiği, bundan dolayı cezaevinde halen haksız yere tutuklu bulunan kişilerin yeniden yargılanarak serbest bırakılması gerektiğini söyledi.
"Adalet herkes için olmalıdır"
Adaletin herkes için olması gerektiğini vurgulayan Eraslan, "Evet, Türkiye'de 'Adalet mülkün temelidir' deniliyor. Tabi ki burada adalet herkes için adalet, hak herkes için hukuk herkes için geçerlidir. Burada biz yaşımız gereği askeri darbeyle ve 28 Şubat balans ayarını gördük. Bu süreçlerde baktığımızda sağ ve sol ya da muhafazakâr kim gelirse burada görünen o ki bedeli daha çok dindar kesimler ödüyor ve yapılan darbelerin ayarları sonucunda aslında yapılan bütün operasyonların Müslümanlara yapıldığı görülüyor. Ancak biz Ergenekon ve benzeri yapılara baktığımızda yine kurtulmuş oluyorlar." dedi.
"Yanlı, sınırlı ve kısmen de ideolojik bir af isteniyor"
Gündemdeki "Ceza indirimi tasarısı" ya da "Af tasarısı"nda 28 Şubat ve FETÖ yargısı mağduru ile Sivas Davası gibi davaların mağdurlarının yer almadığına işaret eden Eraslan, "Şimdi 'af kimi kapsıyor?' diye bir soru sormamız lazım. Adalet herkese lazım olan adalettir. Örneğin ben o tasarıdaki açıklamalara baktığımda özellikle siyasetçilerin açıklamalarına baktığımızda 28 Şubat mağdurları, Madımak olayları yine Kur'an çalışması yapan 25-30 yıldır cezaevinde olan kişiler ile alakalı hiçbir adımın atıldığını ya da onların ifade edildiğine şahit olmuyoruz. Dolayısıyla da burada yanlı, sınırlı bir af isteniyor. Kısmen de ideolojik olarak görüyorum. Dolayısıyla bunun tartışılması, konuşulması lazım." ifadelerini kullandı.
28 Şubat darbe sürecinde getirilen Kur'an öğrenimine 12 yaş sınırının ardından Türkiye genelinde camide Kur'an-ı Kerim dersi veren kişilere yönelik operasyonlar düzenlendiğini ve bu süreçte birçok kişinin tutuklandığını hatırlatan Eraslan, şunları söyledi:
"Çünkü bu ülkede Ecevit döneminde Kur'an okuyor diye insanlar biliyorsunuz yaş sınırı getirildi. Daha sonra bu süreçte Kur'an çalışması yapanlara yönelik operasyonlar yapılıyordu. Şimdi baktığımızda bu ülkede hırsızlık yapan, soygun yapan ihaleye fesat karıştıranlar, uyuşturucu mafyası ve benzeri suçlar. Peki, cezaevinden kim çıkacak? Yani toplumu ifsat eden kişiler tekrar bu toplumun içerisine karışacak. Yine ne olacak? Olaylarda patlama yaşanacak. Dolayısıyla da bu af eğer ciddi anlamda konuşuluyorsa topyekûn konuşulması ve ideolojik olmaması lazım. Özellikle de Müslümanları konuşmak lazım. Yani bunlar neden cezaevinde yatıyor? Şu an cezaevinde bulunan kanser hastası bir kişi için af istenmişti, gazetelerde sıkça gördük. Ama af çıkmadı. Sebep neydi? Dini faaliyetlerdi."
Eraslan, Müslümanların hedef alındığı kumpas davalarında hapis kararlarını verenlerin FETÖ'cü hâkim ve savcıların şu anda cezaevinde olduğuna dikkat çekerek, bu hâkim ve savcıların ceza verdiği, bundan dolayı cezaevinde halen haksız yere tutuklu bulunan kişilerin yeniden yargılanması gerektiğini söyledi.
"FETÖ ile bağlantılı kişilerin vermiş olduğu kararlar yok sayılmalıdır"
FETÖ'cü hâkim ve savcıların baktığı tüm davaların yok sayılması gerektiğini söyleyen Eraslan, "Din adı altında 40 yıldır bu ülkede 'FETÖ' denilen terör örgütü her türlü faaliyetlerini gerçekleştirdi. Bundan hiç haberleri yok muydu? Bu insanları mahkûm eden savcıların bu olaylardan haberleri yok muydu? Bağlantıları var. Peki, ne oldu? Şu an bir kısmı da cezaevinde? Peki, o zaman şu soru devreye girer. Bu insanları mahkûm eden hâkim ve savcılar bugün suçlu bulundu ve cezaevinde. O zaman bu davaların tekrardan görülmesi gerekiyor. Çünkü kendileri suçlu, ideolojik davranıyor. Kendileri yanlı yani terör örgütü FETÖ ile bağlantılı kişilerin vermiş olduğu bu kararların 'artık hükümsüzdür' denilerek bertaraf edilmesi, yeniden yargılanması, aftan ziyade bu insanların haklarının iade edilmesi ve bugüne kadar cezaevinde suçsuz yere yatanlara bunun da bedelini devlet maddi olarak da ödemelidir."
"Eğer 'adalet mülkün temeli' diyorsak adaleti herkese dağıtmamız lazım"
Çıkarılacak bir "Ceza indirimi tasarısı" ya da "Af tasarısı"nda ideolojik davranılmaması gerektiğini dile getiren Eraslan, "Bugün bu affı isteyenler, cezaevinde bulunan ailelerden kaçının evlerine gidip de bir araştırma yaptırdılar. Yani ne için yaptırıldığı araştırılıp veya soruldu mu? Hayır. Bu insanların neden cezaevinde yattığını bilmiyorlar mı? Gazete okumuyorlar mı? Birçok köşe yazısında da biz görüyoruz. Bunu savunan vicdan sahibi insanlar var. Burada ideolojik davranılırsa yani her seferinde bir ideolojik düşünceye sahip birinin verdiği şeyle birileri çıkarsa bu ülkeye yazık olur. Sonuçta eğer adalet mülkün temeli diyorsak adaleti herkese dağıtmamız lazım. Böyle yanlı bir şey olmaz ve kaldı ki bugün bu affı isteyenler de biz de 'Müslüman'ız' diyor değil mi? O halde insan inancından dolayı mahkûm edilebilir mi? Bu ülkede Yahudilere, Hıristiyanlara farklı düşünceden insanlara bir engel var mı? Yok ve bununla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Herkesi inancını rahat bir şekilde yaşıyor. Ayasofya'ya bakın bir kanun ile kendi ülkemizde bir camimiz müze olarak duruyor. Burada herkes kanuna saygılı davranıyor." diye konuştu.
"Bu insanlara ceza verenler FETÖ ile iş birliği yaptığından dolayı cezaevinde"
Eraslan, "O halde bu ülkede sırf inancından dolayı cezaevinde ömrünü tüketen insanları bu durumu kabul edilebilir durum mudur? Değildir. Dolayısıyla 'tekrar ne yapılmalıdır?' diye soracak olsak revize edilmelidir. Eğer af paket gelecekse gerçekten sınırlandırılmalıdır. Yani bu toplumun ve kamuoyunun beklediği şekilde bir karşılık bulmalı diye düşünüyorum. 28 Şubat mağdurları birçok isim var, zaman zaman son dönemlerde görüyoruz Şahımerdan Sarı hoca, yine Madımak olayları var. Yani bu insanlar niye yatıyor, sebep ne ve bunları kim mahkûm etti, bunları hangi suçtan dolayı mahkûm ettiler? Onları mahkûm edenlerin gerekçeleri neydi? Bu insanlara ceza verenlerin bir kısmı şu an FETÖ terör örgütü ile işbirliği yaptığından dolayı cezaevinde. O zaman bu karar doğru olur mu? Olmaz." diye belirtti.
"Bu anlamda basına önemli görev düşüyor"
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları ile ailelerinin mağduriyetinin tam anlamıyla duyurulmadığını ve bu anlamda basının görevini tam olarak yapmadığını belirten Eraslan, "25-30 yıl olmuş ve bu insanlar cezaevinde. Ömrümün yarısı gitmiş, feryat figan ediyor çok sınırlı gazetelerde ya da medyada çıkan bu feryada karşılık gidip bir görüşme yapılmamış. 'Derdiniz nedir?' diye sorulmamış. Şimdi kamuoyunda konuşulan hırsızlar, gaspçılar, uyuşturucu mafyası, fuhuş mafyası var. Bunlar üzerinden de bu toplum tekrar çıktıklarında devlet tekrar suç örgütleriyle boğuşmaya başlayacak. Ama diğer tarafta biz bunları konuşurken halen suçsuz yere cezaevinde yatan insanlar var. Bu yüzden de bunun bir an evvel revize edilmesinde fayda var." diye konuştu. (İbrahim Koçyiğit, Cemil Özdaş-İLKHA)