İşte bir ayrılık! Anadan, babadan, yardan, dünyadan…! Bir gün evden çıkıyorsun ne düşüncelerle… Arkadaşlarınla vakit öldürmek için daha doğrusu vakit katili olmak için desem yerinde olur. “Hani eğlenecektiniz kendinize göre bir planınız vardı.” Çıktın dışarıya gideceğin yere doğru yol alıyorsun. Bu gün içinde bir coşku var, heyecanlısın. Coşuyor için anlatılmayacak biçimde yani şöyle demek yerinde olur; “içine oturmuş bir sözde bir sevgi, huzur. Ama nasıl bir sevgi, huzur. Allah’ın içinde olmadığı bir sevgi, kabir, ahret ve hesabın içinde olmadığı bir sevgi.” Kısacası mutluluktan(!) uçacak gibisin. Ama ne uçuş, dünya kucak açmış ve sende saflığınla o kucağa doğru koşuyorsun. İstersen biraz geriye dönelim; Varmak istediğin yere vardın ki… Her ne olmuşsa gözlerini yerde açtın, baş ucunda insanlar ve sanki üzerine dünyayı yüklemişler ki öyle bir ağırlık var üzerinde, insanlar koşuşturuyor başına ve bir ses geliyor kulağına dünyada bu ses çok anlatıldı sana ama kulak asmamıştın. İşte o ses hakikat olan ayrılığa yani ölüme çağıran ses… Ayrılığın vakti yaklaştı artık. Yapmak istediklerin geldi gözlerinin önüne; arkadaşlarınla vakit öldürecektin, ha birde yapacağın şeyler vardı “ okuyup kendine parlak bir gelecek çizecektin, birde kız arkadaşın(!) vardı kendine mutlu bir yuva kuracaktın(!)” her neyse yapacağın çok iş vardı… Ama artık çok geç bu düşünceler için… Artık sekerat anındasın, Azrail karşında idi, daha dönüş yok, çok gençtin değil mi..? İşte bak ezan okunuyor “ALLAH’U EKBER” bu sesi hatırlıyorsun değil mi? Hani insanları namaza davet eden bir çağrı… Arkadaşların, o sofi arkadaşların seni davet ettiği zaman Namaz’a, sen kendince “daha gencim, daha erken gençliğimi yaşayayım, zaten yaşlandığım zaman başlayacağım” diyordun. (Ölümün ne zaman geleceğini biliyor muydun bu sözü söylerken(!))Ama artık geç kaldın. Hakikat perdeleri açıldı ve ruh bedenden çıkıyor… zorlukla… Çok çaresizsin ama fayda etmez. Çünkü bu gelen ölüm! Hani annen, baban, deden, nenen konuşurlardı ölümden, kabirden, ahretten, hesaptan… ama kulak asmazdın ki bu hakikatlere çünkü sen kendine uzak görüyordun bunları..! İşte o uzak gördüğün hakikat yakalayıverdi seni can damarından… O konuşulup anlatılanlar geçiyordu gözünün önünden, keşkeler ve pişmanlıklar içindesin ama bu pişmanlığın ayrılık gelip çatmadan olsaydı keşke… Çünkü artık fayda vermez pişmanlıkların, keşkelerin… Şeytanın süslü gösterdiği o dünya güzelliklerine(!) aldanışın alıkoydu seni tüm bunlardan, düşünmekten..! Ama artık her şey için çok geç. Ne yazık ki… dönüş olmayacak geriye… İşte erteleyipte ertelenenlerden oldun..! Çünkü Allah’ın “Her nefs, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve Bize döndürüleceksiniz.(Enbiya : 35)” ayet-i kerime’si vuku bulmuştu. Bu saatten sonra yapacak bir şey yok artık. Dünyada iken yapmalıydın bunları… Ve bu bir son değil, bir uyanıştır ebedi olan ahiret yurduna… Daha karşılacağın hakikatler var. Kabir, ismini duyduğun Münker-Nekir, sual, ahiret, hesap… ve birçok hakikat…
İşte ey dünyaya aldanıp ölümü, kabiri, ahireti, hesabı kendine uzak görüp bu hakikatlerden bihaber yaşayan gafil Nefs!!! Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya dört elle sarılıp, ölümü kendine yakıştırmayan Nefs!!! Uyan ve kendine gel… Ölüm her an senide yakalayıvermeden. Ve çokça bağışlayan, tevbeleri kabul eden ve çokça tevbe edenleri seven, kullarına merhametli olan, şefkati bol olan O güzel Rabbine tevbe ederek yönel… Çünkü ölüm bir gün senide kucaklayacak… Sende bu kervanın içindesin..!
Ömer Mılık / Hatay (İskenderun) - Yaş: 17
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfadan az olsun. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.